Güncelleme Tarihi:
* Çocukluğunla başlayalım.
- İstanbul’da doğdum. Dört kardeşin en ufağıyım. Bizi yetiştirmek için her türlü fedakarlığı yapan rahmetli bir baba ve anne... Şişli Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü mezunuyum. Bir dönem tezgahtarlık da yaptım; Tahtakale ve Eminönü’nde çalıştım.
* Babandan aldığın en önemli nasihat nedir?
- İnsanlığı öğretti her şeyden önce. Kötü şartlarda yaşayanlara el uzatmamız, dürüst olmamız yönünde yetiştirdi bizi.
* Taklit yeteneğini ne zaman fark ettin?
- “İner misin, Çıkar mısın?”a katıldım arkadaşlarımın teşviğiyle. 27 yaşındaydım. Bir ailem, iki evladım vardı.
* İlk evlilik neden bitti?
- 22 yaşında evlenmiştim. Yarışmada aldığım birincilikle başka bir hayata geçtim. Ama karşı taraf senin geçişini kabullenemeyebiliyor, yapma diyebiliyor. Evlilikte ben sorun yaratmamıştım, evime gidip geliyordum ve bunu işim olarak görüyordum ama kader işte... İyi de olmuş, aksi halde belki bunalım olur, bu işi yapamazdım.
* Eşini işinle aldatmışsın.
- Engelleniyordum ben, oysa bu işte kafan rahat olmalı; üretmelisin, yazmalısın...
* Ya şimdiki eşin?
- O sonsuz bir destek, en büyük yardımcım. Pek çok sıkıntı yaşadım ama o hep destek oldu.
DEŞİFRE OLUNCA TELEFON ŞAKALARINI BIRAKTIM
* Profesyonellik nasıl oluştu?
- Ben radyoculuğa heveslendim, Kadir Çöpdemir ile tanışıp Radyo Klas’a başladım, yavaş yavaş yükseldim.
* Gazetelere manşet olan şakaların efsanedir. Fedon’u fena işletmiştin mesela...
- Evet. Fedon’u Cüneyt Arkın olarak aramıştım. Fedon o zaman motor kullanıyordu, “Bir film çekiyorum, ben at kullanacağım, 160-180’le giderken attan motora atlayacağım, sen de motordan ata atlar mısın?” dedim. Fedon da “Atlarız ama oramı buramı kırmayayım! Bana öğretir misin?” diye karşılık verdi..
* Neden bıraktın telefon şakalarını?
- Deşifre oldum çünkü.
* Televizyona nasıl geçtin?
- O da Sinan Çetin’e yaptığım bir telefon şakasının sonucudur. Kuşum Aydın gibi aradım onu, “Bacım yanımda Mustafa Topaloğlu var, beraber proje yapacağız” diye... Sonra beni platoya çağırdı. Görüşme sonunda “Bundan bir şeyler çıkar” demiş, çıktı da. Gülse Birsel’le tanıştık ve “Avrupa Yakası” çıktı.
* Televizyon hayatına girip popüler yaptı seni. Sonra ne oldu da çıktı peki hayatından?
- Radyo programım devam ediyordu, “Avrupa Yakası” var, TV8’de de program yapıyordum. Doygunluk hissi uyandırdı bunlar. Ara verdim ama boş da durmadım, burayı yaptım. Kuklalarımla birlikte yeni bir gelecek bekliyor beni.
ATA DEMİRER’İN SAMİMİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM
* Ata Demirer’i “Berlin Kaplanı” filmi sonrası senaryonu çalmakla suçladın. Var mı o konuda bir gelişme?
- Geçti onlar. Sinir bozucu günlerdi ama... Ben tam olayları anlatmaya çalışırken bir de Ferdi Tayfur’un iddiasıyla karman çorman bir hale geldi her şey. Ve geri çekildim.
* Ata, filmi Almanya’da yaşayan bir boksörden yola çıkarak çektiğini söyledi. Senin esinlendiğin biri var mıydı?
- Ben İsmail YK’dan yola çıkmıştım, onun taklidini yapmaya çalışırken olmadı, peruk uymadı, başka bir peruğu kafaya koyunca Das Borak oldu. Televizyonda yapıyorsun bu karakteri ve birileri esinleniyor, o yüzden bir şey diyemezsin. Bu tamamen vicdan muhasebesi. Ata’nın samimi olduğuna inanmıyorum, olsaydı bu süreçte beni arardı ama aramadı.
CEM YILMAZ TEK AMA YAN SANAYİSİ ÇOK
* Komedyenlik zor mu bu ülkede?
- Çok zor... İnsanlarımız çok alıngan bu ara, ne söylesen şüpheyle yaklaşıyor, alınıyorlar.
* Siyasi taklit ve şakalar neden yapılmıyor sence?
- Çünkü hiç akıl işi değil. Yaparsın ama beğendiremezsin. Birini iyi yaparsın, “Bilerek onu iyi yapıyor, diğerini kötü yapıyor” derler mesela, fanatikler çok fazla çünkü.
* Şimdi birkaç isim soracağım sana ve onlar hakkında birkaç cümle isteyeceğim... Cem Yılmaz?
- Bence numune gönderilmiş. Sahneye çıkan herkes ondan etkilenmiştir. Ondan bir tane var elimizde ama yan sanayisi çok. Keşke ülkemizde yeni yeni komedyenler çıksa ama maalesef bu konuda biraz sıkıntımız var.
* Engin Günaydın?
- Çok iyi bir dost, güzel kalpli, göründüğü gibi bir insan.
* Şahan Gökbakar?
- Piyasada yer yapmış, kalıcı komedyenlerden biri. Güzel de işler yapıyor, yaratıcı.
* Son olarak yeni projeden bahsedelim...
- Benim çılgın projem bu, çocukluğumuzun Muppet Show’unu yapmak istiyorum.
* Projenin adı?
- Siyular... Türkiye’ye gelmiş ve bir daha dönememiş bir kabile bu ... Yakın zamanda program yapmayı düşünüyoruz bunlara.
BEN OYUNCU BİR BABAYIM
* İlk evliliğinden iki, ikinciden de bir çocuğun var. Nasıl bir babasın?
- Oyuncu bir babayım. Doğduğundan beri birtakım mimik ve pandomimlerle eğlendirmeye çalışıyorum Asya’yı. İlk çocuklarım Oğuzhan ve Zeynep de bize katılıyor. Allah’a şükür evimizdeki neşe ve kahkaha hiç bitmiyor. Enerjisine ve samimiyetine inanmadığımız hiç kimseyi eve sokmayız. Gittiklerinde tortu bırakıyorlar yoksa!
SEYİRCİ BÜLENT ERSOY'UN KUKLASINDAN BİLE KORKUYOR
* Şovlarında en çok Bülent Ersoy kuklasını kullandığını biliyorum. Bizim fotoğraf çekimlerimizin de baş oyuncusuydu. Kendisiyle karşılaştın mı hiç?
- Evet karşılaştım, “Beni çok güzel taklit ediyorsunuz” dedi. Bülent Ersoy kuklası ile sahneye çıktığım zaman 3-5 saniye kal geliyor izleyiciye, çünkü kukla gerçeğine çok benziyor. İzleyenlerin dilleri tutuluyor, kuklasından bile korkuyorlar. Gelip orasını burasını ellemeye çalışanlar var.
MAHSUN'A ÇOK GÜLÜYORLAR
* En fazla hangi taklidine gülüyorlar?
- Mahsun Kırmızıgül en çok gülünen tipleme.
* Şu anda bir telefon şakası yapacak olsan kime ne yapardın?
- Gezi olaylarında ortalığı bayağı karıştırırdım ama bu dönemin çok şaka kaldırdığını düşünmüyorum. Gündemden birini işletmek lazım, senin varsa dilediğin biri yapalım hemen... Bu işleri artık kaşeyle yapıyorum, her şeyin bir kaşesi var. Meltem Cumbul 1.750 olur son, Hülya Avşar’ı işletme bedeli 3.000 lira. Bir organizasyonda birini işlet dedikleri zaman şu kadar kaşesi var diyorum.
DİSİPLİNLİ BİR KİŞİLİK
Evin en küçük bireyi olarak dünyaya gelmiş, sevgi dolu bir evde büyüdüğünü belirtiyor. Ancak yine de daha çok sevilmek için böyle bir işi tercih etmiş. Yaptığı taklitler, insanları yermek değil güldürmek amaçlı. Güldürmenin ödülü de sevilmek ve takdir görmektir. Makul hırsları ve yetenekleri sayesinde sahne, TV ve radyo gibi pek çok alanda başarılı olan disiplinli bir kişiliğe sahip.