Zeynep BİLGEHAN
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2011 00:00
Öğlen, saat 12’yi biraz geçe, mutfakta hummalı bir hazırlık var. Kısa aralıklarla kapı çalınıyor, misafirler geliyor. Herkesin elinde tabak tabak yemekler... Dostlar hasret gideriyor, bir yandan masa hazırlanıyor. Tipik bir hanımlar günü gibi geliyor kulağa, değil mi? Ancak bu günün mönüsünde dolmalar, zeytinyağlılar yerine Sumatra usülü körili etler, satay tavuklar ve tapiyokalar var. Katılımcıları da Endonezyalı, Japon, Taylandlı, Vietnamlı kadınlar
İstanbul Asyalı Hanımlar Grubu’nun 50’dan fazla üyesi var. Üyeler Hindistan’dan Japonya’ya kadar oldukça geniş bir coğrafyayı kapsayan ülkelerden: Endonezya, Çin, Filipinler, Vietnam, Tayland... Bazıları birkaç aylığına, geçici görevle gelen yabancıların eşleri, bazılarıysa Türklerle evli olduğundan yıllardır burada yaşıyor. Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Ortak noktalarıysa, İstanbul’da yaşayan Asyalılar olmaları. Her ay bir gün, bir üyenin evinde buluşuyorlar. Grubun adının İstanbul olduğuna bakmayın, Ankara ve Bursa’dan da toplantılara katılanlar var. Tek şart, kendi ülkelerine ait bir
yemek getirmek!
EV YAPIMI UZAKDOĞU YEMEKLERİBu ayki buluşmanın ev sahibi Endonezyalı Shakila Stevenson’dı. Amerikalı eşinin Dünya Bankası’ndaki görevi nedeniyle yedi aydır Türkiye’de bulunan Stevenson, Endonezya’da profesyonel bir şarkıcı. Buluşma, tüm misafirler geldikten ve egzotik yemekler masaya yerleştirildikten sonra grubun başkanı Kim Çakırkaya’nın konuşmasıyla başlıyor. Geldikleri için herkese teşekkür etmesinden sonra ev yapımı Uzakdoğu yemekleri servise açılıyor; hanımlar bir yandan yemekleri yiyip, bir yandan hasret gideriyor. Hep birlikte origami yapıyor, yeni keşfettikleri dükkanları, gidip-gelen arkadaşlarından son haberleri paylaşıyorlar.
Aralarında ülkeye yeni gelenler de var, 20 yıldır Türkiye’de yaşayanlar da. Grup içinde bir dönem Filipinliler baskınken, şu dönem Endonezyalılar çoğunlukta. Yabancı eşi olanların en büyük sıkıntıları; çalışamamak. Bununla birlikte Türkiye’deki başka deneyimlerini de birbirleriyle paylaşıyorlar. Örneğin Kim Çakırkaya: “Çocuklarımla sokakta yürürken sivil polis tarafından durduruldum. Beni dadıları zannetti ve kaba bir şekilde kimlik sordu!” diye anlatıyor. Endonezya’da ayakkabı tasarımcısı olan Elzsa Palar-Purdy ise: “En şık dükkanlarda bile, bize bakıyorlar. Görünüşümüzden Japon olmadığımızı ve bu nedenle alım gücümüz olmayacağımızı düşünüyorlar. İkinci sınıf insan muamelesi yapıyorlar” diyor.
YEMEKTEN SONRA EĞLENCE
Yemekten sonra sıra eğlenceye geliyor. Bu ayki etkinliğin teması; Sevgililer Günü. Herkes, sırayla kendine ait bir aşk hikayesi anlatıyor. Ev sahibi Stevenson şarkı söylüyor, misafirler dinliyor. Servis, tatlı ve çay ikramıyla son buluyor. Gün sonunda, hanımlar gizli oylamayla en beğendikleri aşk hikayesini seçiyor. Kazanana ödül veriliyor. Hanımlar, bir sonraki ay buluşmak üzere ayrılıyor.
TÜRKİYENİN ‘YENİ’LERİNE YARDIMCI OLUYORUZGrubun Başkanı Kim Çakırkaya. Amerika-Vietnam asıllı Çakırkaya’nın görevi; her ay yapılan buluşmaları koordine etmek: “En uzun süredir Türkiye’de yaşayan ben olduğumdan, yeni başkan seçtiler. Bir Türk’le evliyim ve 1994’ten beri Türkiye’de yaşıyorum. Bir sonraki ayın temasının belirlenmesi, buluşmanın kimin evinde yapılacağı ve insanların buluşmalardan haberdar edilmesi konularıyla ilgileniyorum” diyor.
Çakırkaya, toplantıların özellikle Türkiye’ye yeni gelen Asyalılara destek olma misyonu olduğunu anlatıyor: “İstanbul’un Uluslararası Kadınları Kulübü’nde değişik, resmi gruplar var aslında; Amerikalı, Latin Hanımlar gibi... Ancak bizimki, resmi değil. Yeniler ancak birilerinden duyarak varlığımızı öğreniyor. Herkese açığız. Türkiye’ye yeni gelen Asyalı hanımlara dil, kültür ve günlük yaşamda ihtiyaç duyacakları diğer konularda yardımcı oluyoruz. Üye olmak için sadece dostumuz olmanız yeterli! Hiçbir maddi katkı zorunluluğu yok.”