Güncelleme Tarihi:
Alerjik astım giderek artıyor. Hava kirliliği, trafiğe çıkan yeni araçlarla artan egzoz dumanı, ofis ortamlarındaki klimalar, yer döşemelerinde kullanılan halılar, bilgisayar tozları, fast food ağırlıklı beslenme şekilleri ise bu durumun en önemli nedenlerinden.
Astım alerjik bünyeli kişilerde birçok faktörle tetiklenmekle birlikte; altta yatan reflü sorunu krizleri artırıyor ve uzun süreli öksürüklere neden oluyor. Uzmanlar, astımlı bir hastada reflü varsa astım şikayetlerini kontrol altına almanın zor olduğunu ve mutlaka reflü tedavisi gerektiğinin altını çiziyor.
Memorial Şişli Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Soysal, geçmeyen öksürüğün mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak "Astım hastalarında reflü sıklığı; yüzde 35 ila yüzde 90’dır. Astımlılarda ortalama yüzde 82 oranında reflü şikayeti vardır. Reflü, inatçı öksürüklere de neden olur. Kronik olarak öksüren hastaların yüzde 10 ila yüzde 40’ını, reflü hastalar oluşturuyor. Reflü, sessizce seyredebilir ve hastada bir şikayete yol açmayabilir. Bu durumda, geçmeyen öksürük dikkate alınmalı ve astımlı hastada reflü varlığı araştırılmadır." diyor.
Reflü, yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen kapak mekanizmasının bozulması nedeniyle, mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. Mide asidi yukarı çıktığında, alerjik astımı olan kişilerde özellikle gece yatarken bronşlarda kasılmaya, astım krizlerine ve kronik öksürüklere neden olabilir.
Reflünüz varsa astım krizi geçirebilirsiniz!
Öksürük, nefes darlığı, gece uykudan uyandıran bronş kasılmaları alerjik astım hastalarında görülen en önemli semptomlar. Bu hastalarda astım tedavisine rağmen şikayetlerde bir düzelme olmuyorsa, hastanın öksürüğü dirençli bir şekilde sürüyorsa, gece yattığında nefes darlığı nöbetleri devam ediyorsa, bunun altında yatan bir reflü sorunu akla gelmeli. Çünkü alerjik astım tedavisi uygulansa bile hastanın tedavi edilmemiş bir reflü sorunu varsa, yemek borusuna kaçan mide asidi sürekli olarak bronşları uyaracak ve bu uyarı sonucunda da alerjik astım krizi kontrol edilemez hale gelecektir. Tedaviye dirençli astım vakalarında mutlaka reflü olasılığı göz önüne alınmalı ve gerekirse bir endoskopiyle reflü sorunu olup olmadığı tespit edilmeli.
Sessiz reflüye dikkat
Reflünün bazen hastada herhangi bir şikayete yol açmadığını belirten Soysal, "Hasta herhangi bir sorun yaşamaz ancak astım krizleri de sessiz reflü nedeniyle kontrol altına alınamayabilir. Bu durumda en önemli bulgu, öksürük. Uzun süreli (1 aydan fazla süren) öksürüklerde mutlaka altta yatan reflü ihtimalinin değerlendirilmesi gerekir. Reflü tedavisi yapıldıktan sonra astım krizleri kontrol altına alınabilir." diyor.
Astımlıların yüzde 82’sinde reflü sorunu var
Astım ve reflü, kısır döngü içerisinde olan iki hastalık. Reflü, mevsimsel beslenme alışkanlıkları ile tetiklenebilen ve ortaya çıktığında da alerjik bünyeli kişilerde alerjik astım krizlerine yol açıyor. Özellikle bahar aylarında, çiğ sebze ve meyve tüketiminin artması nedeniyle reflü şikayetleri artıyor, reflü de hastada astım krizlerini tetikliyor.
Özellikle bahar aylarında polenlerin etkisi ile artan alerji şikayetleri, reflü sorunu nedeniyle kontrol edilemez duruma gelebiliyor. Astımlılarda reflü sorunlarının sıklığı; yüzde 35 ila yüzde 90. Astım hastalarının ortalama yüzde 82’sinde reflü saptanmıştır. Kronik olarak öksüren hastaların yüzde 10 ila yüzde 40’ı reflü hastalarından oluşuyor.
Bazı hastalar, hiçbir dönemde alerjik şikayetleri olmadığı halde havaların soğuması ile alerjik astım krizleri geçirebiliyor. Soğuktan etkilenen hastalar havalar ısındığında bu şikayetlerinden kurtulabilir. Bu durum, “soğuk alerjisi”dir. Soğuk, bronşların kasılmasına ve astım krizlerine neden olur. Bu nedenle soğuk havalarda burun ve ağız korunmalı, bir atkı ya da bir şalla soğuk havanın özellikle ağızdan girmesi engellenmelidir. Soğuk hava direkt ağızdan girdiğinde direkt olarak bronşlara inmekte ve kasılmalara neden olmaktadır. Soğuk, solunum yollarının direncini de kırdığı için enfeksiyonlara zemin hazırlar. Havalar soğumaya başladığında alerjik kişilerin hem astım krizleri tetiklenir hem de enfeksiyonlara meyilleri artar.
Alerjik astımı olanlar günde 3 litre ılık su içmeli
Alerjik bünyeli kişiler, günlük yeterli sıvı alımına dikkat etmelidir. Günde 2.5-3 litre su içmeleri gerekir. ancak su kesinlikle soğuk olmamalı, oda sıcaklığında ya da ılık olarak tüketilmelidir. Bu sayede hem bronşların kuruması, hem de su soğuk etkisi yaratmayacağı için kasılması engellenecektir. Astım hastalarının kendilerini hava değişimlerinden korumaları da çok önemlidir. Çok sıcak bir ortamdan çıktıktan sonra direkt soğuk bir ortama girdiğinde bronşlar daha hızlı bir şekilde kasılmaktadır. Bu nedenle sıcaktan soğuk ortama çıkıldığında, ağız ve burun korunmalıdır. Plazalarda çalışanlar bu risk ile karşı karşıya olduğu için merkezi ısıtma sistemi olan ortamlarda çalışanların özellikle dikkatli olması gerekir.