Aşkın Nur Yengi: Savaş istemiyorsanız dans edin

Güncelleme Tarihi:

Aşkın Nur Yengi: Savaş istemiyorsanız dans edin
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2016 12:29

Aşkın Nur Yengi, dedikodulardan, kavgalardan uzak kalmayı başaran nadir sanatçılardan. Romantik Türk müziğinin en başarılı temsilcilerinden Aşkın Nur Yengi'yi hafta sonu Berlin'de yakaladık. Berlin Türk Alman Kadınlar Birliği (BETAK) derneğinin Türkiye'de tecavüz ve şiddet mağduru genç kızlara yardım amaçlı balosuna gelmişti. 

Haberin Devamı

BETAK yetkililerinin “Böyle bir gecede sahne alır mısınız?” teklifine, hiç düşünmeden “Seve seve gelirim”

Aşkın Nur Yengi: Savaş istemiyorsanız dans edin

dediğini anlattı Aşkın Nur Yengi. Balo, Aygün kardeşlere ait otelde yapıldı. Yengi ile Berlin izlenimlerini konuşurken, onun bir tango tutkunu olduğunu da öğrendim. Tangoyu öyle bir güzel tarif etti ki...

“Ben Berlin’e iki yıl önce bir dans festivaline gelmiştim. Çok uzun senedir tango ve Latin dansları yaparım. Hem de üst seviyede. Savaşlar olmasın diyorsanız, herkesin dans etmesi lazım. Ve herkes dans edebilir. Dansta tüm konsantrasyonu ayağına, bedenine, ruhuna veriyorsun. En çok da tangoyu severim. Tangoda kadın erkeği takip etmek zorunda ve erkek hakim olsa da, aslında kadın çevirir her şeyi. Gerçek günlük hayatta olduğu gibi. Şovu kadın yapıyor. İlgi odağı kadın. Erkek sadece manipüle ediyor. Tangonun anavatanı Arjantin’e henüz gidemedim ama ünlü Tango Passion grubunun başdansçıları ile dans ettim. Türkiye’de dansa ilgi maalesef az. Tango yapan sadece bin çift var. Dansın Türkiye’de yayılması lazım.”

BERLİN MUHTEŞEM

Konserden birkaç gün önce Berlin’e gelen Aşkın Nur Yengi’ye Berlin izlenimlerini, nereleri gezip gördüğünü sordum...
İşte verdiği yanıt:
“İkinci Dünya Savaşı’nda zarar gören ve savaşın ne kadar acımasız olduğunu hatırlatmak için olduğu gibi bırakılan Yıkık Kilise (Gedaechtniskirche), Doğu’yla Batı Berlin zamanında sınır kapısı olan Checkpoint Charlie, Berlin Duvarı’nın kalıntıları, Amerikan ve Rus ajanların değiş tokuş yapıldığı Glienicker Köprüsü gibi tarihi yerleri gezdim. Tarihi dokuyu çok iyi korumuşlar. Çok büyük acıların yaşandığını, çok iyi hissediyor ziyaretçi. Berlin’de beni en çok etkileyen ise bir Türk kenti gibi olması. Her yerde Türk işyerleri var. Taksiciler Türk. Bir kere dil sorunun yok. Çok hoşuma gitti. Yabancılık hissetmedim. İstanbul’da sanki Nişantaşı’ndan kalkıp başka bir semte gelmiş gibi oldum. İstanbul’u eskiden çok seviyordum. Benim için her şeydi İstanbul. Ama son 10 yılda fikrim değişti. Bunun tek suçlusu trafik. Stüdyoya zamanında yetişebilmek için üç saat önceden yola çıkıyorum.” 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!