Güncelleme Tarihi:
Devin Özgür Çınar: Film, kentte yaşayan kadının çalışma hayatı, ev işleri, stres ve ihanet çevresinde geçen yaşamına yakından bakıyor. Kadınların korkularını, eşleriyle ilişkilerini, onların maddi anlamda erkeklere bağımlı olmasını konu ediniyor.
“Geriye Kalan”ın galası Altın Portakal’ın ilk gününde yapıldı. Siz de ilk kez burada, seyirciyle birlikte izlediniz filmi. Aldığınız tepkiler sizi memnun etti mi?
Devin Özgür Çınar: Ben filmi ilk defa izlediğim ve yanımızda da seyirciler olduğu için heyecanlıydım. Bu yüzden bir kez daha izlemek istiyorum. Ama sonuçta perdede iyi bir film gördüm ve “İyi ki oynamışım” dedim. Seyircilerin tepkileri de güzeldi.
Şebnem Hassanisoughi: “Geriye Kalan” benim ilk filmim, o nedenle çok çok heyecanlıyım. Ben de sonuçtan çok mutlu oldum.
Çekimlere başlarken hayal ettiğiniz gibi bir film mi çıktı ortaya?
Şebnem Hassanisoughi: Aslında senaryoyu okurken de, çekimlere başlarken de bittiğinde nasıl bir film olacağına dair çok fazla fikir yoktu benim kafamda. Ben sadece canlandırdığım Sevda karakterine odaklanmak, onun üzerine bir şeyler düşünmek istedim. İlk kez galada izledim ve gerçekten çok beğendim.
Kadın karaktere odaklanan pek film yok. Sinemadaki bu açığı doldurduğunuzu düşünüyor musunuz?
Devin Özgür Çınar: Ağırlıklı olarak kadın karakterlerin işlendiği filmler tabii ki oldu ama uzun zamandır yapılmıyordu.
Bu yıl festivalde de “kadın filmleri” teması vardı ve jüri de kadınlardan oluşuyordu...
Şebnem Hassanisoughi: Bizim filmimizin konusu ile festivalin temasının “kadın” oluşu tamamen tesadüf oldu. Biz de duyunca şaşırdık ve sevindik.
KARAKTERLER NE TAM İYİ NE DE TAM KÖTÜ
“Geriye Kalan” bir aşk filmi değil ama Sevda ve Zuhal, bir erkeğin etrafındaki iki kadın. Bize biraz onları anlatır mısınız?
Devin Özgür Çınar: Aşk filminden ziyade, kadınların korkuları üzerine bir film. İnsanın kendisini anlatması zordur ama canlandırdığı karakteri anlatması daha da zor... Benim canlandırdığım Zuhal, biraz daha kuyruğu dik tutmaya çalışan, güçlü ama güçsüz yanları da bulunan bir karakter. Hiçbir şeye ihtiyacı yokmuş gibi güçlü duruyor, oysa aslında üflesen yıkılabilecekmiş gibi. Kafası karışık bir kadın. Bu yüzden hayat onun için daha zor. Gelgitleri var, bir şeylerin farkında ama hangi yoldan gideceğini bilmiyor.
Şebnem Hassanisoughi: Sevda, varlığını hissedebilmek istiyor ve bunu etrafındakilerin ona bakışları üzerinden anlıyor. Şefkat ve güvende olma ihtiyacı duyuyor. Daha büyük bir ev onun için sadece ‘daha büyük bir ev’ demek değil, daha mutlu bir aile fotoğrafı...
Cezmi, Sevda’yla evli, aynı zamanda Zuhal’le birlikte. Sevda ne kadar bakımlı, titiz, kontrollü ise Zuhal de bir o kadar rahat, pasaklı. İki karakter için birbirinin zıttı diyebilir miyiz? Ya da bu durum üzerinden erkeklerin aslında ne istediğini çıkarabilir miyiz?
Devin Özgür Çınar: Zuhal, Sevda’nın tam olarak karşısında diyemeyiz, daha arada bir yerde. Bu iki rolde de bir kadının tek bir yönünü değil, pek çok yönünü görüyoruz. Filmdeki tüm karakterler ne tam iyi ne de tam kötü. Hayattaki gibi. Cezmi böyle mükemmel bir eşi varken neden Zuhal’i seçti diye soruyorsan, bunlar çok karmaşık konular. Herkes, içindeki boşluğu bir şekilde kapatmaya, onu mümkün olduğunca hissetmemeye çalışıyor. Küçük heyecanlar onları bir şekilde ayakta tutuyor.
İÇİMDEKİ SEVDA O YORUMA KIRILDI
Rollerinizin sizi en çok etkileyen yanları nelerdi?
Devin Özgür Çınar: Filmin başında Zuhal, arkadaşlarına bir şeyler anlatıyor, arkadaşları da onu eğlenerek dinliyor. O sırada çok parlak görünüyor Zuhal. Hoşlandığı adam geldiğinde ise gayriihtiyari bir adım geride durmaya çalışıyor. Bu tavrını çok sevdim. Kadınlar bunu farkında olmadan yaparlar. Eğer bir adamdan hoşlanmışlarsa, onun yanında çok dominant görünmek istemezler. Hem çok gerçek hem de çok küçük bir detay. Bunu anlarsa kadınlar anlar.
Şebnem Hassanisoughi: Ben Sevda’ya benzeyen kadınları anlamak istiyordum hep. Onların ne şekilde düşündüklerini, hayata nasıl baktıklarını, neyi neden yaptıklarını... Festivalde katıldığımız söyleşide “Sevda, Cezmi’yi sevmiyor, parası için onun yanında” dediler, bunu duyunca ben değil ama içimde bir yerlerde Sevda’nın kırıldığını hissettim. Şimdi Sevda’yı anladığımı düşünüyorum. Hayat adına da, oyunculuk adına da benim için önemli olan buydu.
Seyirciyi en çok güldüren sahne, ‘bal kaymak’ sahnesiydi. Cezmi, masada kendisine bir şeyler anlatan Zuhal’i dinlemek yerine bal kaymak isteyip duruyor...
Devin Özgür Çınar: Bu her kadının başına gelmiştir. O an çok hayati bir şey anlatıyordur, kocası ya da sevgilisinin akıl vermesine, şefkatine, onu rahatlatmasına ihtiyacı vardır. Ama karşı taraf o anda temel ihtiyaçlarıyla ilgilenir, yemek yemek gibi. Cezmi’nin istediği gibi bal kaymak ister...
İNANDIĞIM İŞLERDE OLACAĞIM
“Geriye Kalan”, size En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getirdi. Neler hissediyorsunuz?
Devin Özgür Çınar: Bu filmde oynamak benim için zaten güzel bir hediyeydi. Sonrasında böyle bir ödül alınca çok mutlu oldum. Bundan sonra da inandığım işlerde olmaya devam edeceğim.
ANLAMSIZ SEVİŞME SAHNESİNDE OYNAMAM
Şebnem Hassanisoughi: “Geriye Kalan”daki sevişme sahnesine “Şebnem ile Erkan (Bektaş)” olarak bakmamak gerekiyor. Sevda’nın kocasıyla sevişmesi çok normal, bunun oyuncuyla bir ilgisi yok. Bu filmdeki sevişme sahneleri sadece sevişme sahnesi olsun diye değil, karakterin sevişme eylemi sırasında hayattan ya da karşısındakinden ne istediğini görmek için var. Altında bir anlam taşımayan, sadece filmde olsun diye koyulmuş bir sevişme sahnesinde zaten oynamam.