Aşkı biraz şuursuzca yaşıyorum

“Dinle Sevgili” yaz dizisi olarak başladı ama hâlâ devam ediyor. Bu dizi başarısını sence neye borçlu?  �

- Dizi başarısını öncelikle hikayesine borçlu... Çünkü bizim izleyicimizin sevdiği bir hikaye, aşk hikayesi var. Bu önemli bir unsur. Günlük dizi olmasının da etkisi büyük. Ev hanımlarının akşam işlerini bitirdikten sonra izlediği, “Yalan Rüzgarı”, “Cesur ve Güzel” tadında bir iş.

Günlük dizi temposu çok yorucu olmuyor mu? �

- Çok yorucu. Haftalık olan 95 dakikalık bir dizi toplam beş-altı günde çekiliyor ve bazen o bile zor yetiştiriliyor. Biz onların çektiği sürede yaklaşık 200 küsur dakika çekiyoruz. Nasıl oluyor, bu temponun altından nasıl kalkıyoruz, biz de bilmiyoruz. Ama karşılığında halktan güzel tepkiler alınca, insan yorgunluğunu unutuyor.

Yeni sezonda yayına birçok dizi girdi. Reytingimiz düşecek, izleyici kitlemiz küçülecek gibi bir tereddüt yaşadın mı?

- Böyle düşünceler geçiyordu aklımızdan. Ama yeni sezon dizileri başladıktan sonra da güzel sonuçlar almaya devam ettik. Açıkçası buna ben de şaşırdım. Çünkü çok ciddi reytingleri olan yapımlar yayına girdi. ızleyicimiz bize alışmış demek ki, bırakmadı.

HATALARDAN DERS  ALDIĞIMI SÖYLEYEMEM

Canlandırdığın Hande karakterinin saf bir yanı var. Peki ya sen?

- Benim de herkesi kendim gibi zannetme türünde bir saflığım var. Ve çoğu zaman da bu huyum yüzünden üzülüyorum. Hande aynen böyle bir kız. Ama o bana göre çok daha güçlü... Ben galiba sorunlara ondan çok daha fazla takılıyorum. Çünkü çok duygusalım...

Bu yüzden büyük darbeler aldığın oldu mu?

- Mutlaka insanın hayatında öyle anlar, olaylar oluyor. Ama beni inanılmaz derecede yıkacak bir şey yaşamadım. Ufak tefek şeyler başıma geldi. Ama buna rağmen herkesi kendim gibi zannetmeye devam ediyorum. Yani hatalardan ders aldığımı söyleyemeyeceğim.

CEM’LE OLAN SAHNELER BENİ RAHATSIZ ETMEZ

Dizideki Hande, Mehmet ve Ceren karakterleri arasında bir aşk üçgeni var. Yakın arkadaş olan Hande ve Ceren’in arası Mehmet yüzünden bozuluyor. Senin aşk yüzünden bir arkadaşınla aranın açıldığı oldu mu hiç?

- Hayır, olmadı. Gerçi aşk bir kere girince insanın hayatına, aklına, kalbine; ne yaparsan yap geri çeviremiyorsun. Bence aşk şuursuzluktur. Ben de aşkı biraz şuursuzca yaşıyorum. Ama çok şükür şimdiye kadar hiç arkadaşım ile aşkım arasında kalmadım. Hande gibi bir durumda kalsaydım, yine şuursuz bir şekilde aşkı seçerdim sanırım. Zaten dostum diyebileceğim insan, parmakla sayılabilecek kadar az. Ve onlar da ben aşkı seçtim diye hiçbir zaman bana sırtlarını dönmezler.
Gerçek hayatta başrolleri paylaştığın Cem Kılıç ve Ceyda Tepeliler’in birlikte olduğu söyleniyor. Cem Kılıç ile yakın bir sahnen olduğunda çekiniyor musun?
- Hayır, biz son derece profesyonel bir iş yapıyoruz. Ceyda da Cem de benim çok sevdiğim arkadaşlarım. Ben kayıt dendiği anda ne gerekiyorsa onu yaparım. ışimi yapıyorum sonuçta.

BURAK’A MUTLULUKLAR DİLİYORUM

Uzun süren bir beraberliğin ardından Burak Özçivit’le yolun ayrıldı. Ayrılık acısını ve stresini atlatmak zor muydu?

- Bu konulara çok fazla girmek istemiyorum. Çünkü kendisinin son derece saygı duyduğum, çok güzel giden bir ilişkisi var. Benim de aynı şekilde çok saygı duyarak yaşadığım bir ilişkim var. ıki tarafı da rencide etmemek adına bu konuda konuşmamak en doğrusu... Ama şunu söyleyebilirim ki; hayatta olacakla öleceğin önüne geçilmez. Bir şey yaşanıyor ve bitiyor. ılişkinin yaşanması ne kadar olağansa bitmesi de aynı şekilde olağan. Ayrıca ben öyle “atlatılması gerekecek” derecede yoğun bir şey yaşamadım. ılişkiydi, yaşandı, bitti. Herkes olmak istediği yerde hayatına devam ediyor. Kendisi mutlu olsun, benim tek istediğim şey odur.

KEŞPKE TÜRKAN ŞORAY’A BENZESEYDİM

Bana çok yakışır” dediğin bir rol var mı?

- Öyle bir rol hiç olmadı... Ama imrenerek izlediğim ve keşke böyle kaşım, gözüm, ağzım, burnum, havam olsaydı dediğim bir kadın var: Türkan şoray...