AŞK'A DAİR… Selâmünaleyküm aşka!.. Bu sunuşa başka bir giriş de yakışmazdı. "Şu Aşk Meselesi"ni, dağarcığımda ne varsa, yazıya döküp def'aten hallettiğimi sanıyordum. Ancaaak… II. Dünya Savaşı yıllarında + Hamdullah Suphi (Tanrıöver) + Gagavuzlar üzerine, Büyükelçi Zeki Kuneralp'in (nâm-I diğer, "Sadece Diplomat") hatıratından temel alan bir derleme hazırlarken, yeniden "aşk"a tosladım. Eyvah, hatunu kaybettik diye telaşlanmayın, sakın. Şöyle oldu: Zeki Kuneralp'in ciltler dolusu not defterleri vardı. Ben onlara "cevahir defteri" diyordum. Kariyeri boyunca ve emekliliğinde hiç durmadan -ve de, çeşitli batı dillerinde- okuduğu için, önemli bulduğu her şeyi not etmişti. Hem de, bir hariciyeci titizliği ile. Ben de, ona özenip, nacizane, kendi cevahir defterlerimi oluşturdum; zaman içinde hayli tombullaştılar. İşte, Romanya bahsi için cevahir defterlerimi tararken, aşk üstüne çok alıntı kaydettiğimi farkettim. Ve oturdum, hiçbir tasnife girmeden, ilk sayfadan her birini cımbızla ayıklar gibi seçip artarda sıraladım. "Aşk" üstüne söylenenleri toplamaya kalksak, milyonlarca sayfa değil, insan ömrü yetmez. Size sunduğum, benim seçtiklerim. Eminim, her kişinin birer "aşk vecizesi" vardır. Tüm insanların ortak "tatlı belası" değil mi? Onsuz olmaz… Onunla da olmaz (mı?)… Bence, hiçbir coğrafyada, hiçbir insan nesli, bu çıkmazı aşamayacak. Aslında, aşılmasa da olur. Güzel olan her şey, esrarını korumalı. Zaten, böylesine karmaşık bir meselede, herkesin yaklaşımı, deneyi, yorumu öylesine farklı ki, insanı alıp engin denizlere götürüyor. Benim defterlerdeki vecizeleri -hiç yorumsuz- alt alta koyunca, böylesi bir tablo çıktı ortaya. "Aşk'a gönül vermem / Aşk'a inanmam" diyenlerden değilseniz eğer, sizleri sevda labirentlerinde bir gezintiye davet ediyorum. Çekinerek de olsa, bir de ufak temennim var: "Tatlı bela"nız başınızdan hiç eksik olmasın. "AŞK, sevdiğim şehirler gibidir." (YAŞAR'ın "Deli Divane" şarkısından…) "AŞK yarası farklıdır… Fena yaralar insanı.Olta ucundaki balığa dönersin.Çırpınmak kâr etmez…"(…) "Sevdin madem, tam seveceksinSonuna kadar seveceksin…Ölümüne seveceksin…Gelse de seveceksin…Gelmese de…" ("AY, ışığında saklıdır" adlı TV dizisinden.) "Sen kimseyi sevemezsinSevmeyeceksin…Rüzgârların önünde kuru bir yaprak gibiSürüklenecek…Sürükleneceksin… Şefkat nedir, aşk nedir?Ömrünce bunu bilmeyeceksin…Rüzgârların önündeKuru bir yaprak gibi…Sürüklenecek…Sürükleneceksin." (Türk Musıkisi dendi mi, akan sular durur. NOKTA!) Bizi, bizden daha iyi anlatan, ifşa eden ruhumuzun en derinlerine giden bir başka vasıta biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. Böyle bir güzellik olamaz. Tabii, doğru icra edildiğinde… Böylesi bir estetik değeri, hissiyat yükü, hem beste, hem güftesiyle, ancak bizim sahip olduğumuz kültür terkibi yaratabilirdi. Bu şarkının tüm mısralarını ben bir sevdiğime söylemiştim. Sevmediğini iddia etmedim, ama şefkatini -ki vardı- göstermeyi bilemedi. Ve, kuru bir yaprak gibi, yıllarca, sürüklendi.) "Sevda denilen şey, deli gönülden gönüle akıştır. İzi hiç silinmeyen ilk yakıcı bakıştır." (Türk musıkisi) "Sevip sevip ayrılmasıah küçük hanımım, zor geliyor." (Nurettin Çamlıdağ'ın çok güzel okuduğu bir türküden.) "Gönül anlamazemir dinlemez…" ("Gönül ferman dinlemez"in modern versiyonu olmalı. Eh, ne de olsa, 2000'lere girdik. Nacizane kanaatim "ferman"ın daha uygun olduğu yönünde.) "Dünyaya seni bulmaya geldim.Bu dünyaya senin olmaya geldim.Bu dünyaya aşkı bulmaya geldim. ("Çayımın Şekeri", AYNA) "Üşürüm titrerim sensiz KejeGünlerim bitmezGözyaşlarım dinmezHasretim elinden yandım KejeEller anlamaz, sen gibi saramaz.Oy can Keje, hey can KejeAyrılık ölümden beter Keje." ("KEJE", TÜRKÜ'nün seslendirdiği bir türkü.) "Çok güzelsin.Kımıldama… Hiç kımıldama…" "FORT SAGANNE", (Saganne Kalesi) filminin sonuna doğru, Gerard Depardieu, savaşa, yani ölüme gitmeden az önce, zorlu kadın Louise Tissot'ya söylüyor. Louise'i Catherine Deneuve canlandırıyordu. Nefes kesiciydi. Bağımsız bir feminist karakteriyle, geçen yüzyılın başında, çölden başka bir şey bilmeyen subayı canlandıran Gerard Depardieu, onun aşkını taşıyamamıştı. Subay, sonunda, komutanın kendi halinde kızıyla evlenir. "Çok güzelsin…" öncesindeki konuşma, savaşa hemşire olarak katılan Louise Tissot ile subay arasında şöyle: Evlendi mi?Evet. Söylemedi mi?Hayır…Seviyor musun?Evet…Benden çok mu?Hayır. (İnsanın soluksuz kaldığı anlardan biri…) "Zemheride kalmış sanki bütün ümitler.Bir ümitsiz yola girmiş, ziyan olmuşum.Çiçeklerim solmuş gitmiş, viran olmuşum." (Gene bir pop şarkısından…) "Gelse o şuh mecliseNaz ü tegafül eylese…" (Türk musikisi.) "Geceler…olmaz olası geceler…Geceler…katran karası geceler…Geceler…dört duvar efkâr…" (NİLÜFER'in seslendirdiği bir KAYAHAN şarkısından.) "Yesterday…love was such an easy game to play." (YESTERDAY, Beatles) (Korkarım, günümüz daha da "şıpın işi", beş kuruşluk bir oyun oldu.) "Sevda, sevda…Unut onu.Dinsin gönlünde fırtına…Sevda, sevda…Değmez ağlamaya…" (Nükhet Duru seslendirmşti...) "Önde zeytin ağaçları, arkasında yâr…Sene 1946… Mevsim sonbaharYâr, yâr…Seni… Kara saplı bıçak gibiSineme sapladılar…Değirmen misali döner başım.Sevda değil…Bu bir hışımTel tel çözülüp kalmışım…" (SİTEM, Şiir: Bedri Rahmi Eyüboğlu, Beste: Erol Evgin) "Ben böyle yürek görmedim,Böyle sevgi…" (Sezen Aksu'nun bir şarkısından...) "Her gece uyku diye yattığım sensin… ... Yanarım, yanarımTutuşur yanarım…Kavurur ateşim…Seni de, beni de…Belalım." (BELALIM) (Bu şarkıyı çok güzel bir adamın ardından söylemiştim, ben de. Ama o, bunu asla bilmedi.) "Here and nowYour love is all I need." (Bir şarkıdan…) Love is a gift." (Bir başka şarkıdan…) "Çok yakarmış güneşin solgunuSonbahar vurgunu…" (Ahmet Özhan'ın bir şarkısından.) "Severim gözünde sitem var diye,Sevmeden küsmek olur mu?" (Ahmet Özhan'ın bir başka şarkısından.) "All there is to know… Only… The lovers know." (Vincent Minelli'nin KISMET filminden.) "Hiç ayrılamam derken…Kavuşmak hayal oldu." (Türk musikisi... Bizim yüreğimizin sesi olan Türk musikisi için, "Uyumun uyumudur" denmesi boşuna değil.) "Kont Vronslei: "Keşke bana biraz saygı duysaydın."Anna Karenina: Saygı mı?.. Sevgiden arta kalan boşluğu doldurmak için uydurulmuş bir sözcük." (ANNA KARENİNA, Son sayfa.) "Sevgi, özgürlükten doğar." (Burt Lancaster, mücevherciyi oynadığı bir filmde böyle söylüyor.) "Aşk ebedidir… İnsanlar ebedi hayata ancak sevgi yoluyla ulaşabilir." (Bu ifadeyi nereden alıntı yaptığımın notunu -nedense düşmemişim.) "Sevgi, sürekli bir mücadeledir. İnsana, kaderine sahip çıkabilmesi için bağışlanmıştır. Ve, gelecek, sevgiye bağlıdır." (Muhteşem bir Polonya filmiydi. Ama, başını kaçırdığım için olacak, ismini kaydetmeyi becerememişim.) "Aşık olanın gururu da yoktur, huzuru da…" (Münir Özkul, bir Türk filminde, Filiz Akın'a söylüyor.) "Bizde sevgi bedava da ondan…" (Sadri Alışık, bir Türk filminde, Mine Koşan'a söylüyor.) "İçimde yılgın rüzgârların ayak sesleri…Sende… Daha, yeni yeni kavak yelleri." (NİLÜFER'in bir şarkısından…) "Sen her şeye karşı çıkacak kadar çok sevmenin ne olduğunu hiç bilmiyorsun." (Bir tiyatro oyunundan.) "Alam yârim yanımaKış yatam, yaz uyanam…" (İbrahim Tatlıses'in "Saza Niye Gelmedin?" şarkısından.) "Aşkın tarifini sorma…Onun kaynağından bir yudum tadanDeli divanedir…Yanan ateştir…Ne mevsimi belli, ne zamanı var.Gönülden gönüle gerilir aşka…" (Kaynağı belirsiz.) "Herhalde, saadet bu olmalı…İnsanın tüm hayatını sevdiği ile geçirmesi." (Hollywood'un unutulmaz filmleri arasında yer alan "Mrs. Miniwer"da, kocasına cilve yapıyor Mrs. Miniwer.) "Ben sana mecburum, bilemezsin…Adını mıh gibi, aklımda tutuyorum.Büyüdükçe büyüyor, büyüyor gözlerin.Ben sana mecburum…Bilemezsin.İçimi seninle ısıtıyorum." (ATTİLA İLHAN) "Seven gönül, yar kıymeti bilendir." (Bir şarkıdan…) "Aşk yoksullara göre değildir oğlum… Vaktimiz yok…" ("NONE BUT THE LONELY" filminde, oğul rolündeki Cary Grant ile annesi rolündeki -efsanevi aktris- Ethel Barrymore dertleşiyor.) "AŞK… Kimi kalbe gıdadırNe yenir, ne yutulurBir demir leblebidirÇiğneyen aşk olsun." (ŞİNASİ) "Aşkta ölçü olur mu?Ölçü olsa, aşk güzel olur mu?" (HEP O ŞARKI filminde, (Zeki Müren-Belgin Doruk) Münir Özkul, Zeki Müren'i sorguluyor.) "Sevgili Tanrıkucaklaşmayı sen mi buldun?Çok güzel bişey." (Brenda isimli bir çocuk.) "Bir dilrübaya düştü gönül, müptelası çok…Aşkın sefası yok değil, amma cefası çok." (Şeyhülislam Yahya'dan.) "Sevgisiz bir hayat, ne kadar başarılı olsa da, yaşanmamış sayılır." (AYTEN GÖKÇER'le yapılan bir röportajdan.) "Aşk… Bir hastalık olarak doğmamıştır... İnsanların sonsuz sahip olma duygusu, onu bir hastalık haline getirmiştir." ("TENDEKİ TUZ" filminden.) "Asya'm…Al yazmalım… Selvi boylum…Bitmemiş türküm." ("SELVİ BOYLUM, AL YAZMALIM"dan) "Meğer… Gülüp geçmişim, aşkın yanından…" (Yeni Türkü'den Derya Köroğlu'nun bir şarkısından) Aşk affedici midir? "Aşk, sizin sıradan durumda affedebileceklerinizden daha fazlasını affetmenizi sağlıyor. Zaten, aşkın ilk dönemlerinde, kişiler, kendilerini silmeye çalışırlar. Ve, biribirlerine kendilerini anlatırken, aslında, biribirlerinin olmaları istedikleri gibi anlatırlar. Yeni bir aşkın içinde, kendinizi yeniden yaratmaya çalışırsınız." Aşk için maksimum ne yapılır? "Bakıyorum, millet aşkı için hep bir yerlere gidiyor. Uzak yola gitmeyi, aşkları için fedakârlık zannediyorlar. Eğer insan, kendine aykırı olan, asla affedemeyeceği şeyleri kabul edebiliyorsa, yani kendini ortadan kaldırabiliyorsa, gerçekten âşıktır." (Aşkın Şifreleri" üzerine Kürşat Başar ile bir mülakattan. Milliyet, 16 Haziran 1996) "İnsanın, sevmediği birine, istediği her şeyi vermesi çok kolaydır." (Bir Fransız filminden.) "Derin kaz! Toprak işi de, gönül işi gibidir. Çok emek vermek ister." (Mihail Şolohov'un romanından uyarlanan "Vatanları İçin Savaştılar" filminden.) "Çilemi seveyimHa yerde…Ha gökte…Annem, annem!Beni aşka verAsi gönlüm-bir-aşka boyun eğer." (Sertab Erener'in "Seyr ü Sefer" adlı şarkısından.) "Yine yoksun diye, düşmanım her güne.Dursun dünya, dönmesin sensizYaşatmasın, of, Allah'ım sensiz!"(Kerim Tekin'in "Karbeyaz" şarkısından.) "Bu haince veda niye?Sevmiştim ölesiye… (…) Tuzaktı aşkım bana, yandım kahroldum.Canımın baharında, yok olup bittim yâr. (…) Haykırsam dünyayaAşkmı bir solukta." "Sensiz hayat nedir ki?Boş bir virâne…" (Bir pop şarkısından.) "Sensiz büyür yalnızlık.Seninle başlar yaşam.Gülümsemendir aşk." (Dr. Erdoğan Tanaltay'ın "Gülümsemendir Aşk" şiirinden.) "Savaş da aşk gibidir, yüzyüze gelmek gerekir." (Napoleon Bonaparte böyle buyurmuş.) "aşkımızın ateşiBu büyülü gecede içimdeÖyle sev ki beniÖlürüm elinde." (Harun Kolçak'ın bir şarkısından.) "Bir kumarda, aşk mı, savaş mı daha çok?Hangisinde kaybedenlerin sayısı daha fazla ise, o." (Sevgililer Günü için, Çetin Altan'ın "Şeytanın Gör Dediği" köşesinden.) "Âşığım…Sevda çölünden geçtim.Kerem'im, Ferhat'ım bugün.Kendimden geçtim de, aşkına düştüm." (Kubat'ın bir şarkısından.) "Sevmek… Birçok şeyi göze almaktır." (Derya Köroğlu'nun bir şarkısından.) "En güzel sevgi, en güzel ifade edilen sevgidir." (Cons Jeans) "Bana yoksun… Biliyorum.Usul usul eriyorum.Ne ekmek, ne de su…Sensizlik korkusu…İstemem…Yeter ki… Sen yanımda ol.Yeter." (Bir şarkıdan.) "Gel, yârim ol…Sevdalım ol…Sultanım ol…Fermanım ol…Dertlerimin dermânı ol!" (Çelik'in bir şarkısından.) "The greatest thing you'll never learn,Is, to love and beloved in return." (Ölümsüz Nat "King" Cole'un "Nature Boy" adlı şarkısından.) "Ben aşkı, bir karşı çıkış, yani her şeye karşı çıkma olarak düşünüyorum. Var olan düzene karşı çıkma, kurallara karşı çıkma ve kendinize yeni bir dünya yaratma." (Doç. Dr. Gül Baltaş ile ilgili "Romantizme geri dönüş" başlıklı bir haberden. Hürriyet / 8 Aralık 1997). "Yürek ki,paramparça…" (Pierre Reverdy) "Onlar aşkı yazıyorlar, ama yaşayamıyorlar." (HÜRRİYET, 28 Haziran 2000... Aşk romanlarının ünlü kadın yazarları, Georges Sand, Charlotte, Emily ve Anne Bronte Kardeşler, Jackie Collins, Jane Austen, Margaret Mitchell, Danielle Steel ve nihayet Barbara Cartland'dan mülhem bu derleme yazının yazarı, bu branşın
magazin basınındaki duayeni, çok sevgili Azize Bergin.) The End De… Acaba, "Happy End" mi?.. DoÄŸan Canku'nun mısralarına bakacak olursak, öyle gibi: "Sevgi,Benim anladığımsa,Ebedi, sınırsız hiçliktir.Binbir çeÅŸit renkteÖnce kalplerde yeÅŸerirSaflaÅŸtıkça aÅŸarKâinatın derinlikleriniGeçer daha öteyeVe, özünü buluncaya dekBüyür de, büyürSığmaz yüreklere.(…) Sevgi, EÄŸer anladığımsa,Yaratanın ta kendisidir…" Jülide ERGÃœDER - 4 Aralık 2000, Pazartesi Â
button