Güncelleme Tarihi:
Hele bir de aşk kapıyı çaldığında, ister erkek, ister kadın, ister ünlü, ister ünsüz, kim olursa olsun yemeyi içmeyi unutuyor. Dr. Kuşhan'la Diyet dergisi, aşk heyecanı ve acısının ünlülerin yeme düzenini nasıl değiştirdiğini araştırdı. Duygusal dalgalanmaların yeme isteğini etkilediği sık sık yazılıp çizilir. Birçok kişi aşırı kilolarının sorumlusu olarak yaşadığı sıkıntılı duygu durumunu gösterirken, aynı duygu durumundaki kimi insanlar ağzına su bile koyamaz. Ünlülerin çoğu da aşık olduklarında yemeden içmeden kesiliyor. Üzüntülü anlarında iştahları kapanıp, sıkıldıklarında abur cubura saldırma isteğiyle yanıp tutuşuyorlar. Onları benzerlerinden ayıran tek ve en önemli özellik, yeme dürtülerini frenleme yeteneğine sahip olmaları ve aşırıya kaçtıklarında hareketli yaşamları ve yaptıkları sporla durumu telafi etmeleri. İşte ünlülerin kalpleri ile mideleri arasındaki ilişki...
Kötü ruh halindeysem yiyemem. Üzgün olduğumda sigara ve kahveye dadanırım. Enerjim düşer, yemek yapmak da, yemek de içimden gelmez. O enerjiyi kendimde bulamam. Yani ruhsal durumumla beslenmem arasında doğru bir orantı var. Eğer stresliysem çikolata ve benzeri yiyeceklere saldırırım. Tam bir çikolata bağımlısı olurum ya da tatlılara ağırlık veririm. Mutlu olduğumda hem güzel yemek yaparım hem de yerim. Normalde yemeyeceğim yiyecekleri bile mutluyken yerim. Aşk kapıyı çaldığında ise iştahım kapanır.
Şahnaz Çakıralp: Hava değişiminden etkilenirim
Duygusal durumumdan çok havadaki değişimler iştahımı etkiler. Mesela bir seyahat dönüşü iştahım aşırı artar. Bir de tüm kadınlarda olduğu gibi regl dönemlerinde tatlı yemek isterim. Yeme düzenimi daha çok setler etkiliyor. Set olduğunda sabah 6.00’da kalkıp kahvaltımı yapıyorum. Set yoksa uyanmam öğlen saatlerini buluyor. Aşık olduğumda, üzüldüğümde iştahımda herhangi bir değişim olmuyor. Ben bunu kendimle çok barışık olmama bağlıyorum. Bu durum beni diğer insanlara karşı hoşgörülü kılıyor. Bu yüzden de duygusal dalgalanmalar yaşamıyorum. Ama çikolatayı her zaman çok seviyorum. Yani her türlü duygu durumunda çikolata yiyebilirim. Biraz da yeme konusunda kendimi disipline etmemin bunda payı var.
İşim, yemek düzenim ve özel hayatımda son derecede disiplinli ve düzenliyimdir. Abur cuburu ağzıma koymam. Üzüntülü de olsam, mutlu da olsam yeme alışkanlığımı değiştirmemeye çalışırım. Yalnızca sıkıldığımda kocaman bir kap patates cipsini bir seferde bitirebilirim. Dayanamadığım tek abur cubur patates cipsidir. Üzgün olduğumda ise durum değişir. Büyük bir üzüntü yaşıyorsam hiçbir şey yiyemem.
Ege Aydan: Üzüldüğümde yemeyi unuturum
Burcum ikizler. Hayatı hızlı yaşayan biriyim. Yemek, benim için sigarayı bırakınca çok önemli olmaya başladı. Sıcacık bir ekmek arası kaşar peyniri bile beni baştan çıkarabilir. Ancak çok üzüntülü anlarımda yemek yemeyi de abur cuburu da unutuyorum. Sigarayı bıraktıktan sonra 10 kilo aldım. Eşim bale sanatçısı ve duruma el koydu. Çünkü kızgınken de, canım sıkıldığında da bir şeyler yiyordum. Şimdi eşim sayesinde light yiyeceklerle tanıştım. Aslında normalde bütün gün boyunca üç öğün üzeri bol beyaz peynirli bir salatayla idare edebilirim.
İki tür insan olduğu söylenir; yemek için yaşayanlar ve yaşamak için yiyenler... Ben yaşamak için yiyenlerdenim. Aslında ruhsal durumla yeme içme arasında bir ilişki olduğuna inanıyorum. Zatem yemek yeme eylemi bile moral düzelten, insanı sosyalleştiren bir ritüel. Ama bana göre değil. Örneğin benimle tanışmak isteyen ya da ilgi duyan bir erkek “Birlikte bir yemek yiyelim” dediğinde sinirlenirim. Konuşup birbirinizi mi tanıyacaksınız, dişlerinizdeki maydanozları mı temizleyeceksiniz! Öbür taraftan kendi duygusal boşluklarını yemek yiyerek dolduranları da çok görüyorum. Benim midem kesinlikle çöplük değil, çok kıymetli. Yemek yeme stilim özeldir. Yemeği bir ritüelle yerim. Meyveye çok düşkünüm; özellikle tropik olanlarına. Ayrıca net yemekten yanayım. Sofrada çok çeşit istemem. Mesela bir öğünde yalnızca bir tabak dolusu makarna yemek ya da doyuncaya kadar yalnızca çorba içmek beni daha fazla mutlu eder.
Aydan Şener: Aşıkken iştahsız olurum
Huzurum yerindeyken daha iştahlı oluyorum. Mutsuz olduğumda yiyemiyorum. Birçok meslektaşımın aksine setlerde kilo alıyorum. Çünkü düzenli besleniyorum. Sabahları erken kalkıp kahvaltımı yapıyorum, sette ısmarlanan yemeklerden ben de yiyorum. Diğer zamanlarda günboyu hiçbir şey yemem ama akşam yemeklerini atlamam. Bunun çok sağlıklı olmadığını biliyorum ama, vücut saatim böyle ayarlanmış durumda. Akşam yemeklerim dört dörtlük olur. Aşık olduğumda iştahım tamamen kapanır. Herhalde hormonlarla ilgili bir durum. O ilk heyecanlı dönemden sonra
Demet Akalın: Kızgınken çikolatalı tatlı krizim tutar
Ben mutluyken yiyenlerdenim. Üzüntülü ve aşık olduğumda ise iştahım fazla olmasa da suşiye dayanamam. Diğer yiyecekler aklıma gelmez. Kızgın olduğumda, çikolata ve çikolatalı tatlılar, pastalar ve pudingler yeme alanıma girerler. Mesela ekler denilen bir çeşit çikolatalı pasta benim kızgın anlarımda favori yiyeceğim. Hiç ama hiç dayanamam. Çikolatalı tatlılar beni yatıştırıyor. Mutluluk hormonlarımın artmasına neden oluyor. Kendimi daha sakin hissediyorum.
Heyecan verici durumlarda yemeye karşı meylim olmuyor. Örneğin bir ödül alınca, bir projeye başlarken ya da aşk kapıyı çalınca... Böylesi durumda yemek aklıma bile gelmez. Bu tür heyecan verici durumlar dışında her durumda yerim. Tatlıya, çikolataya çok düşkünüm. Neyse ki kilo sorunum yok. Canım sıkılınca da, sevinçli durumlarda da yemekten vazgeçmiyorum. Kızgın olduğun anlarda ise bir şey yemek aklıma gelmiyor. “Çok sinirlendim, gidip bir çorba içeyim” demiyorum. Son olarak, her hayal kırıklığının üzerine mutlaka bir bardak su içerim.