Güncelleme Tarihi:
Erkan Petekkaya: Kendimi izlerken sinirleniyorum
Yeni diziniz “Öyle Bir Geçer Zaman ki” hayırlı olsun öncelikle... Dizinin konusuyla başlayalım isterseniz...
- Dizi, 1967 yılından günümüze uzanıyor ve Akarsu ailesinin öyküsünü anlatıyor. Denizci Ali Akarsu, Caroline adlı Hollandalı bir kadına aşık oluyor ve bu aşk yüzünden ailesi parçalanıyor. Hikaye 1967 yılında geçiyor ama bu bir dönem dizisi değil. Aslolan, o yıllarda yaşayan bir ailenin dramı.
Ali Akarsu’yu siz canlandırıyorsunuz. Nasıl biri Ali, bize biraz ondan bahseder misiniz?
- Ali uzun yol kaptanı. Bu nedenle Amerika’ya, Avrupa’ya ve daha birçok ülkeye gidiyor. Bu 60’lı yıllarda çok önemli bir şey tabii. Dünyada olan biteni gören, yenilikleri fark eden biri Ali, mahallesine döndüğünde yabancılık çekiyor ve evliliğinde de mutsuz. Eşiyle aşkı arasında kalıyor. Dört çocuğu var ama sürekli yurtdışında olduğu için onlarla da pek fazla ilgilenemiyor. Çocukları da bu yüzden babalarından uzaklar ve ona öfkeliler. Oğlu ona bıçak çekme noktasına kadar geliyor, düşünün...
Dizide olaylar Ali’nin 6 yaşındaki oğlu Osman’ın gözünden anlatılacak, değil mi?
- Evet... Olup biten her şey Osman’ın gözünden anlatılıyor. İşin o kısmı hakikaten çok trajik...
1967’DE 3 AY KALIP DÖNMEK İSTERDİM
Rolünüz için özel bir hazırlık yaptınız mı?
- Çok iyi bir ekibimiz var, her türlü bilgiyi getirip önümüze koydular. Bunun dışında rolüme o yıllarda geçen filmleri izleyerek hazırlandım. En az 50 film izlemişimdir. Ama insanın bazı davranışlarının ve duygularının yılı olmaz, ben daha çok onları ön plana çıkarmaya çalıştım.
Eşinizi Ayça Bingöl canlandırıyor. Aranızdaki uyum nasıl?
- Biz birbirimizi ilk kez gördük, “merhaba” dedik ve çekime başladık. Gerçekten karı-koca gibiydik. Biz de şaşırdık, ekip de şaşırdı bu duruma. Çok uyumluyduk.
Peki sevgilinizi canlandıran Wilma Elles ile nasıl aranız? Anlaşabiliyor musunuz?
- O da profesyonel bir oyuncu. Alman asıllı olduğu için, Alman disiplini var tabii. “Elektriğim tuttu, tutmadı” diye bir şey yok onlarda. Wilma çok çalışkan bir kız. Öyle Alman soğukluğu da yok.
Dizinin dört bölümü çekilmiş. Kendinizi izleme fırsatı bulmuşsunuzdur mutlaka. İzlerken neler hissettiniz?
- Diziyi izlerken, sanki oradaki ben değilmişim gibi geliyor. Kendimi izlerken sinirleniyorum. Aslına bakarsanız, bir oyuncu için bu çok keyif verici bir şey...
Peki 1967 yılında yaşamak ister miydiniz?
- Yaşamak demeyeyim de şöyle üç aylığına o yıla gidip sonra dönmek isterdim. “Geleceğe Dönüş” filmi gibi bir gidip gelmek fena olmazdı.
Ayça Bingöl: Senaristin boynuna sarılmak istedim
Sizi “Öyle Bir Geçer Zaman ki”de Ali’nin eşi Cemile rolünde izleyeceğiz. Cemile’yi anlatır mısınız biraz, nasıl bir kadın?
- Cemile, Akarsu ailesindeki dişi kuş. O aileyi parçalanmaktan korumaya çalışan, mücadeleci, dürüst, çocukları için her şeyi yapabilecek, çok fedakâr bir anne. Ailenin yaşadığı dramın üstünü yapıcı ve pozitif tavırlarıyla kapatmaya çalışıyor ve tekrar mutlu bir aile olmak için çabalıyor.
Dizide hikayeyi minik Osman anlatıyor. Bu size ilk bölümleri izlerken neler hissettirdi?
- Çok iç yaralayıcı... 6 yaşındaki bir çocuğun bütün bir ailenin dramını kendince yorumlamasını izlerken gözlerim doluyor. İşin içinde olduğum halde izlediğimde çok etkileniyorum.
ÇEKİMLERDE GÜNEŞ ÇARPTI
Diziden gelen teklifi kabul etmenizdeki faktörler nelerdi?
- Senaryo, son dönemde okuduğum en iyi senaryoydu ve benim canlandıracağım Cemile karakteri de en iyi kadın rolüydü. Senarist Coşkun Irmak’ı tanımıyordum ama senaryoyu okuduktan sonra boynuna sarılmak istedim. Ve tanıştığımızda da bunu gerçekleştirdim. Böyle bir rol her oyuncuya nasip olmuyor. Ben senaryoyu okur okumaz rolüme aşık oldum. Projede soru işareti yaratacak hiçbir şey yoktu. Gönül rahatlığıyla içinde olmayı kabul ettiğim bir dizi oldu. Benim de izlemekten keyif alacağım bir dizi, içinde olmaktan da gurur duyuyorum.
Peki Cemile rolünü başkası oynasaydı izlerken ne düşünürdünüz?
- “Keşke ben oynasaydım” diye düşünürdüm! Birçok sahneyi aramızdaki uyum sayesinde prova bile yapmadan çekiyoruz. Birbirimizi şaşırtıyoruz, bu keyifli bir çalışma biçimi.
Şimdiye kadar yaptığınız çekimlerde sizi zorlayan durumlar oldu mu?
- Sıcaklar yüzünden zor anlar yaşadık. 10 saat pardösü ve eşarpla güneşin altında durunca, güneş çarptı beni. O geceyi mide bulantısıyla geçirdim, buzlarla uyudum, zor atlattım...
Wilma Elles: Diziden teklif geldiğinde yemeden içmeden kesildim
Sizi biraz tanıyarak başlayalım sohbetimize...
- Almanya’da oyunculuk okuyordum, mezun oldum. Şimdi sinema üzerine eğitim alıyorum. Ek ders olarak da İslami Bilimler okuyorum.
İslami Bilimler’i seçmenizin özel bir nedeni var mıydı?
- Koyu bir Katoliğim. Diğer dinler hakkında da fikir edinmek için bu bölümü seçtim.
Ne kadar zamandır oyunculuk yapıyorsunuz?
- 12 yaşında tiyatroya, 14 yaşından sonra da oyunculuk eğitimi almaya başladım. Üç yıl önce ilk kez bir dizide, küçük bir rolde oynadım. Ayrıca iki filmde rol aldım.
CAROLINE ROLÜNE FACEBOOK SAYESİNDE SEÇİLDİM
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin kadrosuna nasıl katıldınız?
- Caroline rolü için birçok ajansa başvurulmuş ama uygun kişi bulunamamış. Bir arkadaşım, haberim olmadan benim Facebook’taki sayfamın linkini dizi ekibine göndermiş, o sayede bana ulaştılar ve “Öyle Bir Geçer Zaman ki”den bahsettiler. Çok heyecanlandım. Bunun doğru olmasını umuyordum. Çok büyük bir sürpriz ve mutluluktu. Annem babamla dahi konuşmadım. Yemeden içmeden kesildim.
Türkiye’ye tamamen taşındınız mı, yoksa ülkenize gidip gelecek misiniz?
- Galata’da bir ev tuttuk, orada yaşıyorum. Artık Türkiye’deyim.
Türkçe öğrenmek için ders alıyor musunuz?
- Evet bir eğitmen eşliğinde çalıştım. Bir ay boyunca her gün eğitim aldım.
İKİYÜZLÜ, ZEKİ VE HOŞ BİR KADIN
Caroline rolü için neler söyleyeceksiniz? Alışabildiniz mi rolünüze?
- Caroline, tam da oynamak istediğim gibi bir roldü. İkiyüzlü, sırları olan, zeki, hoş bir kadın.
Caroline, Hollanda’da yaşıyor. Peki Ali’yle nasıl tanışıyor?
- Ali denizci olduğu için sürekli seyahat halinde. Caroline de bankada çalışıyor. Ali bankadan para çekerken tanışıyorlar.
Rol arkadaşlarınızla aranız nasıl?
- Bana çok sıcak davranıyorlar. Buradaki bütün ekibin işini iyi yaptığını düşünüyorum. Rol arkadaşlarımla dışarıda da görüşüyoruz. Hatta geçen gün Yıldız’la (Çağrı Atiksoy) beraber fal baktırmaya gittik.