Aşk kırmızı, sevgi mavidir

Güncelleme Tarihi:

Aşk kırmızı, sevgi mavidir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2012 23:29

Gonca Elmas Akay geçen yıl çıkardığı Kurtuluş Savaşı’nın ilk Türk kadın subayı Fatma Seher’in öyküsünü anlattığı ‘Kara Fatma’nın ardından bu sefer ‘10 Çiçek 1 Böcek’ isimli kitabını yayımladı. 11 ayrı aşk hikâyesini anlatan kitapta gerçek aşk hikâyeleri de var...

Haberin Devamı

- ‘10 Çiçek 1 Böcek’ kitabının sloganı ‘Aşk Kavuşulmayandır’... Aşk için gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?
- Mecnun Leyla’ya, Kerem Aslı’ya kavuşsaydı adı aşk olabilir miydi? Büyük efsanelerin tarihe kazınmasının nedeni sevdalı tenlerin buluşamaması değil midir? Bizleri o aşklara özendiren hazin ayrılıklardır aslında. Aşk; ihtiras, coşku içerir. Hormonlar harekete geçtiğinde, cinsel çekimle kıvılcım büyür. Tenler birbirini keşfettiğinde ise heyecan yerini ezbere, dolayısıyla monotonluğa bırakır. Bana göre aşkın rengi kırmızı, sevginin ise mavi. Kırmızı maviye dönüştüğünde alışkanlık kendini gösterir. Kısacası aşk kavuşulmayandır.

- Kitapta 11 ayrı aşk hikâyesi var. Peki ‘bir böcek’ olarak tanımladığınız nedir?
- Kitaptaki öykülerden birinin adı ‘Ateş Böceği’. Bu sanal bir aşk. Facebook’ta yaşanan ve görüntü sanal da olsa, gerçekten şahit olduğum büyülü bir aşktı. Birbirini sadece fotoğraflarda gören çift, kimseyi umursamadan büyük bir sevda yaşadı. Ne yazık ki rengi kırmızıdan siyaha döndü. Gerçek kadın kahramanım onun öyküsünü yazdığımı öğrenemeden öldü. Tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir acı yaşadım. Ölmeden önce partnerinden son isteği, bir romana konu olmakmış. Günlerce ağladım. Öyküde erkek kahramana ‘Ateş’ ismini vermiştim. Yaz gecelerini aydınlatan ateş böceği, gerçekte kahramanım ölmeden onun dünyasına ışımıştı. Tam anlamıyla aşktı, çünkü kavuşulamamıştı.

Haberin Devamı

- Diğer hikâyeler nasıl ortaya çıktı?
- 11 hikâyenin beşi her şeyiyle gerçek. Diğerlerinde ise çevremde yaşananları kurguyla destekledim. Okuyucularımdan aldığım geri bildirimler sonucu hepsinin gerçekliğine koşulsuz inandıklarını görüyorum. Çünkü hepsi yaşanmışlık.

/images/100/0x0/563d8d0bf018fb32c8ef0524

BU NOTLAR ACIMI HAFİFLETTİ

- Aşk hikâyeleri arasında bir de babanıza notlarınız var. Neden bu kitaba o notlar da girdi?
- Geçen yıl babamın ölümünün beşinci yıl dönümünde ortaya çıktı. Bu kitabı yazıyordum. O gece oturdum ve kafamdakileri dökmek üzere kalemi aldım. Gözlerimden boşalan yaşlar kağıdı sırılsıklam yaptığında kendime geldim. Hikâye yerine babama mektup yazmışım. Yazımı çevremdekilerle paylaştığımda herkes, özellikle kadınlar kendinden bir şeyler buldu. Yaşadıklarımla örtüştüğünü gördüğümde daha geniş kitlelere yayılmasını istedim. Aslında bu teklif onlardan gelince kararımı verdim. Sonuçta tek bir kelimesi değişmeden yayınlandı.

Haberin Devamı

- Ne anlatıyor o notlar?
- Bir kız çocuğunun hayata merhaba dediğinde, tattığı ilk aşkı ve yaşamındaki en güçlü kahramanıyla yaşadıklarını anlatıyor. Ergenliğe kadar babasının gözdesi olan küçük kız birdenbire kenara itilmişliğin acısı ve dilsiz feryadıyla baş başa kalıyor. Anadolu zihniyeti belli bir yaştan sonra babanın kız çocuğuna mesafeli davranmasını emrediyor ne yazık ki! O yaşlarda bu zihniyeti algılayamayan çocuk, kahramanını kaybetmenin üzüntüsü ve kırıklığını yıllar boyu içinde taşıyor. O büyük aşk dillenemeden başka dünyaya erteleniyor. Bütün hayatımı o satırlara döktüm. Bir anlamda kendimle ve babamla hesaplaştım. Noktayı da sonsuzluktaki itiraflara bıraktım. Babam hayatta olsaydı bu satırlar yazılır mıydı ya da ona okutur muydum bilmiyorum ama yazdığım gece beni duyduğunu hissettim bir an ve o an kalbimdeki acı yük hafifledi sanki. İnanın bu bile beni mutlu etmeye yetti.

Haberin Devamı

- Kitap için bir de klip çekmişsiniz? Neden böyle bir şey yaptınız?
- Torunlarıma bırakabileceğim özel bir anı benim için. Çünkü iç dünyam olduğu gibi yansıdı. İkinci neden ise, ülkemizde okuma oranı çok düşük. Okumaya bu kadar tembelken, görsel iletişimde bir numarayız. Hikâyemin tüm babalara örnek olmasını istedim. Biliyordum ki etkilenecekler ve yanlışlarını fark edip kollarını açarak şefkatlerini sakınmayacaklar.

YAPTIKLARIM HER HÜCREMDEN FIŞKIRAN ÖZGÜRLÜĞÜM

Ankara doğumluyum. Gazi Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldum. Uzun yıllar çeşitli bankalarda üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra iç dünyamı yansıttığım sanat hayatım, sinema filmi yapımcılığıyla adeta patlama yaşadı. Otoriter ve çocuklarıyla mesafeli bir anne ve baldan tatlı bir babayla benden büyük iki kardeşimin olduğu rengarenk bir ailede büyüdüm. İlginç çıkışlarım, benden beklenmeyecek şaşırtıcı sürprizlerimi sanırım bu renklere borçluyum. Sanatın faaliyet gösterdiğim hiçbir dalına meslek ya da iş olarak bakmam. Resim yaparım, dans ederim, şarkı söylerim. Tarih romanı yazıp ardından aşkın her halini anlatan öykü kitabımı çıkardığımda da şaşırttım insanları. İçimden ne coşarsa onu yapar, yazarım. Bu benim dünyam, yaptıklarım ise her bir hücremden fışkıran özgürlüğüm.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!