Güncelleme Tarihi:
Aşkın Nur Yengi fotoğrafları için tıklayın
Hello dergisinin ’Sevgililer Günü’nde kapağa taşıdığı Aşkın Nur Yengi, aşkı, sevginin nekahat süresi olarak tanımlıyor. "Aşk zaten kendi kendine silinmeye mahkum bir şey. Sadece arada dürtükleyerek, enerjileri yoğunlaştırmak ve hatırlatmak gerekiyor. Frederic’in dediği gibi aşkın ömrünün üç yıl olduğunu bile düşünmüyorum. Aşk çok başlangıç, bir adım. Sonrasında kalan şey, sevgi ve saygı" diyen Yengi, evliliği ve minik kızı Nazlı’yla değişen yaşamını anlattı.
Bebek, albüm derken çok yoğun olmalısınız. Şu aralar nasıl geçiyor günleriniz?
- Üç sene kadar süt iznine ayrılmıştım. Tamamen meşguliyetim bebek Nazlı ile ilgili oldu. Müziği bir kenara bırakamadım, bir yandan da albüm hazırlığım devam ediyordu. Yaşadığım sağlık sorunu nedeniyle hamileliğim yatarak devam etti. Bu arada hayattan koptuğum için birçok şeyden de kopmuş oldum. Lohusalık iznim de bittikten sonra
Hayatınızı Nazlı’dan öncesi ve sonrası olarak değerlendirebilir miyiz?
- Tamamen. Ben değiştim, hayat değişti, ilgi alanlarım değişti. Enerjim başka bir biçim aldı. Bakışım değişti. Duygusal anlamda daha bir farklılaştım. Kucağıma aldığımda ondan başka hiçbir şeyin öneminin olmadığını anladım. İlk anda inanamadım, "Benim çocuğum mu" dedim. Kendimi sezaryene hazır hissetmiyordum, "Vakit geldi" dendiğinde korktum. Onu ziyarete gittiğimde "Bu benim canımın parçası mı" dedim, aramızda garip bir iletişim oldu. Gözünü açtı, baktı, hapşırdı. İnanılmaz bir duyguydu. Dünyada bir kadına verilecek bundan güzel hediye ne olabilir? Bir anlamda yaratıcısın, böyle bir mucizenin parçasısın.
Bir bebek daha istiyor musunuz?
- Ateş düştüğü yeri yakıyor. Yaşadığım fotoğraflar gözümün önüne geldiği zaman irkiliyorum. Üç, dört çocuğum olsun tabii ki isterdim. Ailece çocuğu çok seven, sevgi ve huzurla büyüyeceğini bilen insanlarız. Haluk da, ben de kalabalık bir ailenin evlatlarıyız. Ama hep kafamda korkularım, yüreğimde endişeler... Bunlar aklıma geldikçe adımlarım geri geri gidiyor.
Nazlı kaç aylık oldu? Konuştu mu?
- 14 aylık oldu. İlk "Baba" dedi. "Anne, baba" çok rahat diyor şimdi. Babasıyla aralarında müthiş bir mutluluk fotoğrafı var. Onları gözlerim dolarak seyrediyorum.
Şimdi nasıl bakıyorsunuz hayata?
- Bu büyümeyle de ilgili. Pozitif düşünme gücünün varlığına inanmaya başladım. Öncesinde NLP, kendin olmak,
Sevgiler Günü de geldi. Biraz aşktan konuşursak, aşka aşık bir kadın mısınızdır?
- Tabii. Benim bütün şarkılarım onun için. Albümümün adı da "Aşk’ın Şarkıları" oldu. Aşk olmadan hiçbir şey olmuyor. Aşk, sevginin nekahat süresi. Aslolan sevgidir, aşk da ilk duyulan büyük enerji gibi geliyor. Zamanla sakinleşen, yerini derinleşerek başka şeylere bırakan bir duygu.
Nasıl bir aşıksınızdır?
- Mahcup, utangaç, çabuk kızarıp bozaran, sevgisini belli eden, sevgi cümlelerini sınırsızca kullanabilen, kendine saklamayan.
Size de sık söylensin ister misiniz?
- Söyleniyor zaten. Oldukça söyleniyor. Seni seviyorum demek dünyanın en güzel cümlesi.
Eşinize olan aşkınız ilk görüşte mi oldu?
- Farklı bir ortamda, dizi oyunculuğunda tanıştım. Sonrasında gelişen bir şey oldu. O bir enerjiydi zaten. Enerjiler, insanları yakınlaştırır.
Beğeni miydi öncesi?
- Kadın-erkek beğenisi değil. Tamamen farklı bir alanda, kabiliyetlere karşı olan beğeniler. Onun dışındaki duygular zamanla gelişiyor.
- Evlilik aşkı öldürmüyor. Aşk zaten kendi kendine silinmeye mahkum bir şey. Sadece arada dürtükleyerek, enerjileri yoğunlaştırmak ve hatırlatmak gerekiyor. Frederic’in dediği gibi aşkın ömrünün üç yıl olduğunu bile düşünmüyorum. Aşk çok başlangıç, bir adım. Sonrasında kalan şey, sevgi ve saygı. Benim 3 S’im vardır; sabır, sevgi, sebat. Evliliklerin en güzel anahtarıdır.
Evlenmeyi istiyor muydunuz?
- Evlilik hayali, mesleğimden dolayı çok fazla kuramazdım. Her insanın bunu makul karşılaması zor gibi. Kadın sürekli işte, konserde vs. Bu tarz mesleklerdeki insanların birbirini anlayabilme şansı daha fazla.
Haluk Bilginer ile benzediğinizi düşünüyor muzunuz? Zıt karakterlerde misiniz?
- Zıt karakterlerde olamayız çünkü öyle olduğu zaman çok fazla anlaşma şansı olmaz. Bir de bükülmeyi bilmek gerek diye düşünüyorum. Sana ters gelen bir şeyi karşı taraf uygun görüyorsa, onun ruhuyla algılayabilmeye çalışmak gerek. Annemde babamda gördüğüm de budur. Biraz sen, biraz o bükülerek dengede tutabilmektir güzel olan.
Kıskançlık oluyor mu?
- Ben daha kıskancımdır. Kadınlar o konuda meselenin geneline daha düşkünlerdir. Bir de belli eder, söylerim. Bu huyumdan da pek mutsuz değilim. Kıskançlıklarımı da seviyorum.
Ev haliniz nasıldır?
- Kim olduğun önemli değildir. Sadece bir şey bilirim ki ben Nazlı’nın annesiyim. Onun yaşına uygun ne gerekiyorsa yapmak isterim. Hayata bir kere geliyoruz ve bu keyiflerin hepsini evladımda tatmak istiyorum. ’Ekmek arası aşk bu’ diyorum. Isırmak geliyor içimden onu.
Ninni söylüyor musunuz?
- Ninni söylemiyorum çünkü ’dandini dandini’ gibi garip bir ninniyi çocuğuma söyleyip de onu meşgul edemem.
İsmim doktorun sözlerinden çıktı
Siz kaç kardeşsiniz?
Beş. Tekne kazıntısı benim. Küçük abimle aramda 12 yaş var. Annemin menopoz döneminin çocuğuyum. Üç dört aylığa kadar benim bir bebek olduğum bilinmemiş. Annemin mide bulantıları başladığında doktora gitmişler. Hatta ur zannetmişler beni. Doktor da ’bu ur değil, nur’ demiş. İsmimdeki Nur da oradan geliyor.
Mutluluk asla kusursuz değildir
Salma Hayek, ’Mutluluk asla kusursuz değildir’ diyor, katılıyor musunuz?
- Çok katılıyorum. Eğer belli bir çizgide olsaydı belki de keyif vermeyebilirdi. Zengin olmadan yoksul olmayı, şişman olmadan zayıf olmayı bilemezsin. Mutluluğun içinde de inişler çıkışlar vardır. Sırrı, negatif enerjiyi pozitife çevirmekten geçiyor.
Ünlü bir çiftsiniz. Evlilikteki dengeniz nasıldır?
- Her şeyden önce ikimizin tarzları birbirine çok yakın. Dışarıda gezmeyi seven bir insan olsam, bu ilişki içinde göze batan bir şey olur. Ben de, eşim de evcimen insanlarız. İçimizde bunların hepsinin keyfini yaşayan bir çiftiz. Ünlü olmak gibi bir derdimiz olmadığı için evin içerisinde Aşkın ile Haluk olarak yaşıyoruz. İnatçı olan taraf ise benimdir. Karadeniz tarafım vardır. Bu denge işidir. Hoşgörü zaman zaman ondan, zaman zaman benden gelir.
En büyük korkunuz nedir?
- Kendim ve ailemle ilgili sağlıksız olmaktan korkarım. Dünyayla ilgili de savaştan.
Dizi, film projesi var mı?
- Önceki tekliflerde kendime uygun bir şey göremedim. Projenin içinde kendimi görebiliyorsam, inandığım ve keyif aldığım bir noktada var olmayı istiyorum.