Aşk hastalıklara deva mı

Güncelleme Tarihi:

Aşk hastalıklara deva mı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2011 08:54

Aşk vücutta dört ayrı hormonun salgılanmasına neden olduğu için bazı hastalıkların tedevisine de olumlu etki yapıyor.

Haberin Devamı

Aşık olmak kimine göre başlı başına bir “derttir” ama, vücutta salgılanmasına neden olduğu hormonlar açısından bakılınca tedavi edici etken olduğu belirtiliyor. Medikal Onkoloji uzmanı Dr Teoman Yanmaz, “Aşık olunca salgılanan melatonin, serotonin, adrenalin ve oksitosin hormonları vücut direncini artırarak kanserden koruyor, tedavide başarı oranını artırıyor” diyor.

Pek çok etkenle tetiklenen ve ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan kanserden korunma önerileri arasında aşık olmanın da yer alabileceği belirtiliyor. Uzmanlar doğru beslenme hava kirliliğinden korunma gibi etkenler yanında aşık olmanın çok daha önemli sayılması gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Sevgi ve aşk duygularının hücrelerin tazelenmesinde çok önemli bir etken olduğuna işaret eden Yanmaz,“Yalnızca aşk değil, sevginin her hali aslında kanserden korur” diyor.

Haberin Devamı

Nicedir aşk denince modern insan altındaki kimyasallara odaklanıyor. Yani aşktan değil de aşık olduğumuzda salgıladığımız hormonlardan adrenalinden, serotoninden, oksitosinden ve melatoninden bahsediyoruz aslında. Bunların tamamı aşkı teşkil eder mi, aşk mı bunlara neden olur, bunlar mı aşka; bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şey, aşk dediğimiz durumlarda bunların da vücutta arttığının tespit edildiği. İşte aşk sırasında salgıladığımız bu hormonlar kansere de etki ediyor.

Hormonlar nasıl etki yapıyor

Bunların bazılarının yaşam tarzımızı, bazılarının biyoritmimizi dengeleyerek kanserden korunmada yardımcı olduğunu vurgulayan Yanmaz, sorularımızı şöyle yanıtladı:

- Aşık olan insanın salgıladığı bu hormonlar faydalı mı?

Çoğunlukla evet. Her ne kadar fazlası zarar dense de adrenalin vücudun zinde kalmasını sağlıyor. Ani deşarjlarda kalp hızınız artıyor, çarpıntınız oluyor ve göz bebekleriniz büyüyor. Esas olarak her şeye karşı tetikte oluyorsunuz. Kanserle ilişkili olarak yaptığı en önemli metabolik aktivite birden fazla organı etkileyerek kan şekerini ve yağ asitlerini arttırmak. Yani en zor durumlarda (örneğin kemoterapi alan hastalarda ya da yeterli besin alamayan ileri evre kanser hastalarında) vücudun ihtiyacı olan enerjiyi temin ediyor.

Haberin Devamı

- Kanserden korunmada da bu hormonların olumlu etkileri var mı?

Tabii. Melatonin ve serotonin örneğin; özellikle de melatonin. Çok salgılandığında vücudun direnci artıyor. Enfeksiyonlara karşı koruyucu oluyor. Hem immün sistem üzerine olumlu etkisi ar hem de antioksidan etkisi yüksek. Bu nedenlerle kanser riskini azaltıyor. Ama sadece kanser riskini azaltmakla kalmıyor; bir çalışmada melatonin hormonunun kanserden ölümü de azalttığı gösterilmiş. Yani kanser hastasının ölümünü de önlüyor. Melatonin seviyesi az olan insanlar üzerine yapılan çalışmalarda; özellikle yatak odası ışıklandırılmış olanlar ve gece vardiyası yapılan işlerde çalışanlarda, kanserin daha sık görüldüğü saptanmış.

Haberin Devamı

- Melatonin hormonunun özellikle salgılandığı durumlar var mı?

Melatonin, karanlık ortamı seviyor. Gece 23.00 – 05:00 arası salınımı artıyor. Uyku da miktarını arttırıyor; ancak karanlık bir odada ve ışıksız ortamda bulunulacak. Zaten bu nedenle ‘çocuklarınızı bu saatlerde karanlık ortamda uyutun’ deniyor. Ne de olsa önlerinde çok uzun yıllar var, biraz büyüyünce aşık olmalarını öğütleyebiliriz.

- Serotonin “mutluluk hormonu”nun etkisi ne?

Serotoninin düzeyini direkt ölçemiyoruz ama metabolitlerini ölçerek düzeyi hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Kendisinin direkt kanserle ilişkisi hakkında çelişkili sonuçlar var. Ama yokluğunun ya da eksikliğinin kanserin en önemli zemin hazırlayıcı faktörü obeziteye neden olduğunu biliyoruz.

Haberin Devamı

- Başka hormonlar da var mı kansere iyi gelen?

Oksitosini de bu gruba sokabiliriz. Buna ‘şefkat hormonu’ da deniyor. Doğumun başlamasını sağlar, orgazm onsuz olmaz, bebek anneyi emdikçe annede oksitosin artar. Aslında bu bahsedilenlerin hepsi aşkın değişik halleri zaten. Sevgilinin varlığı, onunla geçirilen ya da geçirilecek zaman, bunların yarattığı gerçek üstü dünya.

- Oksitosinin kanserle ilişkisi nasıl?

Oksitosin esas olarak kişinin bilişsel ve emosyonel fonksiyonlarını düzeltiyor. Yani insanın korku duygusunu azaltıyor, güven duygusunu arttırıyor, empati yeteneğini geliştiriyor. Tabii bunların hepsi kişinin hastalıklara ve özellikle de kansere yakalanmasını önlüyor ve oluştuğunda da onlarla başa çıkma gücünü arttırıyor.

Haberin Devamı

- Aşkın hormon salgılamak dışında bir etkisi yok mu?

Hormonlar dışında da açıklanamayan bazı şeyler var aşkla ilgili. Mesela İsrailli araştırıcılar kadın gözyaşının erkeğin testosteron düzeyini düşürdüğünü ve prostat kanserine bu nedenle iyi geldiğini saptadılar. Bu da aşkın bir etkisi işte.

- Karşılıksız aşk ya da aşk acısı da aynı etkiyi yapar mı?

Aşka sadece kimyasal bir gözle bakarsak olayın tamamı neredeyse bundan ibarettir. Ama neredeyse diyorum; çünkü bu konuların içinde aşk acısı yok, aşkını kaybetme korkusu yok ya da karşılıksız aşk durumu yok. Yani biz aşkın iyi yönünü ele alınca kanserden önleyici rolü bayağı belirgin görünüyor. Aşkın negatif yönü ise çok araştırılmış değil. Kimse görmek istemiyor herhalde.

- Karşılıksız aşkı engellemek mümkün olmadığına göre ne yapmak gerekir?

Aşka sadece bu gözle bakmamak gerekir. Hayatta her şey fizik, kimya ve matematikle sınırlı değildir. Özellikle aşıklar açısından bakınca. Kanserden korumasa hatta kansere neden olsa da ne sevdiğimizden ne aşkımızdan vazgeçecek değiliz.

ADRENALİN: Vücudun zinde kalmasını sağlıyor. Organizmayı acil harekete hazırlıyor, acil enerji kaynağı sağlıyor.

MELATONİN: Vücudun direncini artıyor. Enfeksiyonlara karşı koruyucu oluyor. Kanser riskini azaltıyor. Hücre yenileyici ve bağışıklık sistemi düzenleyici. Vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlıyor. Özellikle gece karanlıkta salgılanıyor.

SEROTONİN: Diğer adı ‘mutluluk hormonu’dur. Serotonin yükseldiğinde moral düzelir, rahat uyku uyunur, iştah azalır, ruh sağlığı düzelir ve enerji artar. Serotonin düşüklüğü ise sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine neden olur, obezite, anoreksiya ve bulimia nevroza gibi yeme ve iştah bozukluklarına neden olur.

OKSİTOSİN: Kanserden koruyucu bir hormon. ‘Şefkat hormonu’ da deniyor. Doğumun başlamasını, orgazmı sağlar. Döllenmeyi kolaylaştırır, doğum olayına katkıda bulunur ve emzirmeye yardımcıdır. Güven duygusunu arttırıp, korkuyu azaltır. Empati yeteneğini arttırır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!