Aşk hastalığı

Güncelleme Tarihi:

Aşk hastalığı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2000 00:00

Haberin Devamı

Eşten veya sevgiliden ayrılmayı, fazla abartılı bir şekilde önemsediğimiz ortada. Bunun için gazetelerin üçüncü sayfalarına bir göz atmak bile yeterli. Mutlaka aşk yüzünden bir cinayet ya da intihar olayı gözümüze ilişiyor...

Psikologlara göre, özellikle Akdeniz insanları sevme ve sevilme konusunda çok duyarlı. Bir erkek, kendisini terkeden sevgilisinin arkasından gururunun ayaklar altına alındığını ve artık yaşaması için bir neden kalmadığını düşünebiliyor.

Aşkın labirentlerinde ilerleyen genç kızlar da beğenilmemekten, sevilmeye layık görülmemekten büyük üzüntü duyuyorlar. Kalp ağrılarının yaşadıkları sürece geçmeyeceğini ve bu acıyla yaşamanın çok zor olacağını sanıyorlar.

Oysa beraber olmayı istemek kadar ayrılmaya karar vermek de insan hayatında sıkça yaşanan olaylar. Sevgilinizden ayrıldığınız gün, dünyanın başınıza yıkıldığını sanırsınız. Artık yemek içmek dahil hiç bir şey size zevk vermez. Ama bir süre sonra yavaş yavaş hata yaptığınızı anlamaya başlarsınız. Sizi terkeden sevgilinin hayali gözlerinizin önündeki netliğini kaybeder. Aradan biraz daha zaman geçince bir de bakarsınız ki, yeni aşklar peşinde koşmaya başlamışsınız.

Uzun yıllar, kırık kalpleri onarmak için çaba harcayan Amerikalı psikolog Dr. Chuck Spezzano, kendisinin uzmanlık dalı olan bu konuda bir kaç kitap da yazmış. Ünlü psikolog, kendi deneyimlerinden örnek verdiği son kitabında şu sözlere yer veriyor: ‘‘Gençlik yıllarımda flört ettiğim kızlar tarafından terkedilmek benim için bir yaşam biçimi olmuştu. O kadar çok düş kırıklığına uğradım ki, aşk acısından asla kurtulamayacağımı sanıyordum. Çevremdeki kişiler bana asla evlenemeyeceğimi söyleyip duruyorlardı. Ama ben iyi bir ilişkim olsun istiyordum. Bu nedenle de kendimi değiştirmeye karar verdim. Kalp ağrısını dindirmenin tek yolu iç dünyanın düzenini değiştirmekti. Ben de öyle yaptım.’’

Psikolog görüşü

Psikolog doktor Chuck Spezzano, kalp kırgınlığını gidermek için kendi kendine bir yöntem bulmaya çalışmış. Yimdi ise bugünün gençlerine, yıllar süren çalışmalarının ürünlerini aktarıyor:

Sevdiği kişiden ayrılan gencin acısı büyük olur. Hiç bir şeyden zevk alamaz. Daha da kötüsü, bu olay yüzünden tüm geçmişinin sıkıntılarla dolu olduğuna kendini inandırıp kötü kaderine kızar. Ancak bir süre sonra acı hafiflemeye başlar. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra yeni bir aşk ilişkisine giren genç,üzüntülü günlerinin sona erdiğini düşünerek sevinir. Oysa aynı programın yeniden tekrarlanması kaçınılmazdır.

Zararın neresinden dönülse iyidir düşüncesine ayak uydurup sevgilinizden ayrıldıktan sonra bir daha aynı durumla karşılaşmamak için önlem almaya başlamalısınız.

Yapacağınız ilk iş, ayrılıktan sonra hissettiğiniz acının aşk olmadığını kabul etmektir. Bu, sizin o kişiyi sevmediğiniz anlamına gelmez. Onu belki de gerçekten çok fazla sevmişsinizdir. Ama ayrılıktan sonra sizi huzursuz eden acı ve sıkıntı, aşktan değil ihtiyaçtan kaynaklanır.

Buna inanmak çok önemlidir, çünkü bunu başardığınız zaman, kendinizi daha iyi hissetmek için aşktan kaçmanız gerekmediğini anlarsınız.

Rahatlama hali

Ayrılık acısını geçirmek elbette kolay değildir. Sevdiğiniz kişiden ayrılmayı sizin istemediğinizi bilmek bir bakıma sizi rahatlatmalı. İlişkilerin sona ermesinde genellikle iki tarafın da katkısı olur. İlişkiniz sona erdiği için acı çekerken bir olasılığı aklınıza getirmelisiniz. Belki açığa vurmuyordunuz ama siz de bu ilişkinin devam etmesini pek istememiş olabilirsiniz.

Ayrılık kararında sizin de payınızın bulunduğunu kabul etmek, sorunun çözümü için atılmış önemli bir adımdır. Artık kurban sıfatını üzerinizden atıp yeni bir hayata başlayabilirsiniz. Önce ne yapmak istediğinizi iyice düşünün. Sonra gelecekte yaşayacağınız ilişkilerde eski hatalarınızı tekrarlamamak için nelere dikkat etmeniz gerektiğine karar verin.

Bundan sonra sıra acıdan kurtulmaya geliyor. Sakın acınızı içinize gömmeye kalkışmayın. Böyle yaparsanız, acı zaman zaman tekrar sizi rahatsız edecektir. Acı çektiğinizi, üzüldüğünüzü kabul edin. Sakin bir köşede, oturup gözlerinizi kapayın, acının vücudunuzun hangi bölgesinde olduğunu saptayın. Kısa bir süre sonra acının azalmaya başladığını farkedeceksiniz.

Kendinizi ve ayrıldığınız kişiyi bağışlamanız da acının dinmesinde rol oynar. Eski sevgiliniz size acı çektirmiş olduğu için ona kızmayın, aksine onu bağışlayın. Sonra da yaptığınız hatalardan ötürü kendinize kızmayı bırakıp bağışlayıcı olun.

Geçmişe kilit

Kendinizi ve eski sevgilinizi bağışladıktan sonra geçmişi düşünmeye başlayın. Çocukluğunuzda yaşadığınız bazı olaylar sizi hata yapmaya yönlendirmiş olabilir. Belki de ebeveyninizin davranışları yüzünden başkalarına ihtiyaç duydunuz. Böyle bir sonuca varırsanız, ebeveyninizi suçlamayın. Onların kendilerine göre bazı nedenleri olabileceğini düşünün. Geleceğinizi değiştirmek istiyorsanız, geçmişinizin gerçekçi bir anlayışla değerlendirmesini yapmalısınız. Acınızın nedenlerini öğrenip kendinizi daha iyi tanıdıktan sonra önünüzde yepyeni bir hayat olacak. Kendinizi daha güçlü ve daha mutlu hissedeceksiniz. Bundan sonraki ilişkinizde sorumluluk almaktan kaçınmayacaksınız. İhtiyaç ile aşkı birbirine karıştırmamayı öğrendiğiniz zaman gerçek aşkı bulacaksınız. unutmayın, ayrılık yarı ölmek değildir.

Dünyanın neresinde olursanız olun, en çok satılan posta kartlarından, posterlere, film afişlerine hatta kitaplara kadar en ilgi çekici olanları arasında ‘aşk’ sözü geçenler oluyor. Ancak psikologlar her ne kadar hayal kurmanın insan sağlığı için iyi olduğunu söyleseler bile, aynı zamanda aşkların bu fotoğraflardaki gibi her zaman mutluluk verici sonuçları olmadığını da özellikle belirtiyorlar. Aşk hastalığına da herkesin en azından hayatından bir dönem yakaladığını da ayrıca vurgularken, acılarında geçici olduğunu mutlaka hatırlatıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!