Güncelleme Tarihi:
Oysa gerçekte hiç de ekrana yansıdığı gibi değil; esprili, sevecen, dost canlısı... Ona göre yaşam derin düşünüp hafif yaşanmalı. Mesleği için “Tıpkı çocukluğumdaki gibi oyun oynamaya gidiyorum” diyen, dışındaki olgun kadından ve çocuk ruhundan birçok karakter çıkaran Gönenç, Hello! dergisinin sorularını yanıtladı.
“Çocuklar Duymasın” dizisi değişti. Ya siz?
- Olgunluğa yaşla ve tecrübeyle birlikte erişiyorsunuz tabii... Artık pozitifle negatifi dengede tutmaya çalışıyorum. Kadere inanıyorum, ama bize sunulan birtakım yollar olduğunu da biliyorum. ınsanın iç sesini dinlemesi bana en doğrusu geliyor. Tabii meleklerin yardımına da inanıyorum. ınançlı biriyim. ıyi kalpliyim, kötü düşünceler beslemem. Kötü düşünceler besleyeceğim insanlarla da görüşmem. Kendimi bulma yolunda ilerliyorum. Sahte ve beni kasan olaylardan uzak duruyorum.
Peki dominant biri misinizdir?
- Dominant taraflarım olsa da televizyondaki karakterle hiç alakam yok. Ama o çok komik, çok matrak bir kadın. Gönül karakterini seviyorum. Onu köpürterek ve çok zevk alarak oynuyorum.
Yedi yıl önceki Zeyno ile şimdiki Zeyno arasındaki değişim, diziye nasıl yansıdı?
- Hepimiz değişiyoruz ya, Gönül karakteri de değişti. Artık bir çocuğu ve daha fazla sorumlulukları var. Yalnız bir kadın olmasının verdiği birtakım değişimler oldu Gönül’de.
Siz de bir boşanma yaşadınız. Gönül karakterini daha mı iyi algılıyorsunuz şimdi?
- Hiç alakası yok. Ben 12 yıl önce boşandım, çocuğum da yok.
“Çocuklar Duymasın” neden bu kadar sevildi sizce?
- ınsanlarda güven oluşturduk. Ve çok bildikleri, çevrelerinde olan karakterleri dizide görüyorlar. Biz, bu diziyle seyirciye ayna tutuyoruz. Birol çok güzel yazıyor. Bizim beraber olduğumuz süre içindeki sıcaklığımız da ekrana yansıyor. Çok gülüyoruz. Biz sette çok mutlu çalışıyoruz. Bu birazcık bizim oyun alanımız gibi.
BıZ DERıNLEMESıNE SEVMEYı KAYBETTıK
“Erkek light ile maço arasında olmalı. Erkek kadına kibar davranmalı, ama yeri geldiğinde sert ve korumacı olmalı” diye bir açıklamanız var.
- Artık böyle bir formülün olmadığını düşünüyorum. Öğrendikçe hiçbir şey bilmediğimi anlıyorum. Ne kadar çok öğreniyorsan o kadar çok bilmediğini anlıyorsun. Fikirler değişmek içindir, ama değer yargıların değişemez.
Peki aşka ve ilişkilere nasıl bakıyorsunuz?
- Biz aşkı kaybettik! Derinlemesine ve gerçekten sevmeyi kaybettik. Yürek bu kadar çabuk değişemez ya! ıki ay sonra yeni birine aşık oldum diye bir şey yok. Bu yalan!
Mutlu aşk var mı dersiniz?
- Aşk geçici şuur kaybı! Sonra sevgiye dönüyor. Aşk olarak başlayan o duygu 20-30 yıl devam ediyorsa, o sevgiye dönmüştür. Aşkın ilk zamanlarındaki o çarpıntıları yürek yıllarca kaldırır mı? Geldi mi, gitti mi, aradı mı, aramadı mı, kavgalar, vs... Sürekli bu halde olsa, insanı hastaneye yatırırlar. ınsanların birbirine alanlar tanıması gerekiyor. ılişkiler birbirini sıkarak ve üstüne vararak yürümüyor. ışte insanlar birbirini boğdukları için ilişkiler iki-üç ayda tükeniyor. Tabii ki belli sınırlar içindeki serbestlikten bahsediyorum.
Siz karşınızdakini değiştirmeye çalışmadınız mı hiç?
- Evet, geçmişte öyle çabalarım olmuştur. Beni de değiştirmeye çalıştılar. Ama sonuçta kimse değişmiyor. Sadece birbirine uyum sağlamaya başlıyorsun. Kişi karşısındakini olduğu gibi kabul etmeli ve çiftler birbirini rahatsız etmeden yol almalı...
OYUNCULUK BENıM OYUN PARKIM
Oyunculuk kendinizi ifade etme biçimi. Peki hayatınızda başka seçenekler olabilir miydi?
- şarkıcı olurdum. Oyunculuk benim ayrılmaz bir parçam. O kadar rahat bir alan tanıyor ki. ıstediğim her şey olabiliyorum; doktor, öğretmen, avukat, ezilmiş bir kadın, iş kadını... Bundan daha keyifli bir şey var mı? Tıpkı çocukluktaki gibi “oyun oynamaya” gidiyorum. Oyunculuk benim için bir oyun alanı. Oyuncaklı bir iş. Oyunculuk, içimi boşaltıp deşarj olduğum bir alan. Kendime ait oyun parkım.