Aşırı hareketli çocuklar

Güncelleme Tarihi:

Aşırı hareketli çocuklar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 1998 00:00

Haberin Devamı

Hiperaktif deyip geçmeyin

Hiperaktif terimi son günlerde çok sık kullanılıyor. Ama aşırı hareketli anlamına gelen bu sıfat, sıradan bir kişilik özelliği değil. Çocuklar ve gençlerde görülen bu rahatsızlığa psikiyatri dilinde ‘‘Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik Bozukluğu’’ (DEAHB) adı takılmış. Hastaların yüzde 80'inde gençlik döneminde de etkisini sürdürüyor. Günümüzde bu hastalık ilaçla tedavi ediliyor.

Yerinde durmayan, sürekli hareket eden küçük çocukların bu durumu genellikle 'normal' olarak kabul edilir. Bazı çevrelerde zeka belirtisi sayıldığı bile görülür! Halbuki ‘‘Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik (Hiperaktivite) Bozukluğu’’ adında bir hastalık var... Bu hastalığa yakanlanmış olan çocuklar artık tedavi ediliyor.

Benzer belirtileri erişkin yaşında gösterenlere de rastlıyor ve onlar için sıradan bir kişilik özelliğiymiş gibi ‘‘hipearktif’’ sıfatını kolaylıkla kullanıyoruz. Oysa bu kişilerden bazıları, çocukken tedavi edilmemiş hastalar olabilirler...

Dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik bozukluğunun üç önemli belirtisi var. Aşırı hareketlilik (hiperaktivite), dikkat eksikliği ve içtepisel davranış. Bu sonuncusu, düşünmeden hareket etme ve sabırsızlık anlamına geliyor. Kuzey Amerika'da yapılan bir araştırmada çocuk ve gençlerin yüzde 10'unda dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik bozukluğu olduğu tespit edilmiş. Toronto ve Michigan State Üniversiteleri öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Turgay'a göre ise bu oran gerçekte çok daha yüksek. Prof. Turgay ‘‘Dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik bozukluğu (DEAHB)’’ adlı çalışmasında bu bozukluğun çocuk ve gençlerin yüzde 20 gibi büyük bir oranında olduğunu söylüyor: ‘‘Son on yıllık çalışmalarda, hastalığın belirtilerinin ergenlik çağında ortadan kalkmadığı ortaya çıktı. Hastaların yüzde 90'ında ilaç tedavisi, terapi ve özel eğitimle tedaviye başlandıktan birkaç hafta gibi kısa bir süre içinde sonuç alınabiliyor.’’

Bozukluğun biçimi de üçe ayrılıyor. Birincisi dikkat eksikliğinin belirgin olduğu biçim. Bu durumda öğretmenleri çocuğun okul başarızlığından yakınıyorlar. Aşırı hareketliğin ve içtepisel davranışın belirgin olduğu biçimde ise çocuğun daha çok davranışları şikayet konusu oluyor. Çocuklar duygularını, özellikle de öfkelerini kontrol edemiyor, saldırganlaşıyor.

YERLERİNDE DURAMIYORLAR

Bu bozuklukta kalıtsal etkenler önemli. Gebelik ya da doğum sırasında beyindeki bir zedelenme çocukta böyle bir sonuca yol açabiliyor. Bazı anneler DEAHB olan çocuklarının ana karnındayken bile aşırı hareket ettiklerini belirtiyor. Doğumdan sonra da bu bebeklerin kucağa alındıklarında durmadıkları ve beden temasından hoşlanmadıkları görülmüş. Ancak hastaların çoğunda belirtiler anaokuluna ya da ilkokula başladıktan sonra ortaya çıkıyor. Bu çocuklar yerlerinde duramıyor, söyleneni dinlemiyor, başka çocukları itip kakıyor, oyuncaklarını ellerinden alıyor, sıralarını bekleyemiyor, vuruyor ısırıyor, bağırıp çağırıyorlar. Bazısı ise çevrenin sert tepkilerinden korkarak çekingenleşiyor. Uyku ve yeme bozukluklarına rastlanıyor. Kimisi sürekli mızmızlık ediyor. Prof. Turgay erken çocuklukta tanı koymak biraz güç olduğunu belirtiyor: ‘‘Normalde de çocukların bu döneminde aşırı hareketlilik ve dikkat azlığı bulunuyor. Ancak DEAHB'si olmayan çocukların bu özellikleri geçici. İstediklerinde dikkatlerini verip kendi başlarına oynayabiliyorlar. Ayrıca normal çocuklar duygularını sözle daha rahat ifade edebiliyor.’’

Kardeşlerle ilişkilerinde bu çocukların kabalıkları ve saldırganlıkları ciddi bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Hasta çocuğun, diğerleri üzerinde bir tür egemenlik kurduğu, onları korkuttuğu, döverek eziyet ettiği görülüyor.

Kız çocuklarda ise mutsuzluk, okula gitme isteksizliği, okul korkusu, anksiyete gibi belirtiler görülüyor. Zamanla dikkat gerektiren dersler arttıkça, bu çocuklarda aşırı çalışarak geride kalmama çabaları, başarısızlık, okuldan kaçma da görülüyor. Moral bozukluğu, kendini aşağılama gibi belirtilere de sık rastlanıyor.

Okul çağında bu çocukların masaları ve odaları çok dağınık, defterleri kirli ve düzensiz. Saldırgan davranışları nedeniyle arkadaş edinemiyor, grup dışı kalıyorlar. DEAHB olan çocuklar kısa zamanda ayırtediliyor, ‘‘yaramaz’’, ‘‘terbiyesiz’’, ‘‘tembel’’ gibi yaftalar yapıştırılıyor. Bu çocuklar sık sık okulda ve mahallede kendileri gibi olanları bularak bir alt grup oluşturuyorlar. Bunlar daha sonra bir çeteye dönüşebiliyor. DEAHB olan çocukların yüzde 80'inden fazlası normal davranışları olan çocuk ve gençler tarafından itiliyor.

Büyüyünce de hastalığın pençesinden kurtulamıyorlar: DEAHB'na ek olarak toplum dışı kişilik özellikleri görülebiliyor. Depresyon, alkol ve ilaç bağımlılığına da rastlanıyor. İntihar, cinayet ve boşanma genel topluma göre bu tür hastalarda daha sık görülüyor.

Diğer önemli bir etken ise ailenin kaç bireyinde DEAHB olduğu. Her üç çocuğunda ve kocasında DEAHB olan bir anne bir terapiste ağlayarak şunları anlatıyor: ‘‘Cehennem hayatı bundan kötü olamaz. Birisi öfkelenir öfkelenmez, diğerleri de ona katılıyor, zincirleme bir bağırıp çağırmadır başlıyor. Birbirine vurmalar da hepsini bırakıp kaçmak istiyorum.’’

TEDAVİSİ İLAÇLA

Anne babada DEAHB, antisosyal kişilik bozukluğu, alkolizm ve depresyon bulunması çocuklarda DEAHB olasılığını artırıyor. DEAHB'si olan çocuk kız ya da erkek olsun kız kardeşler için bu risk yüzde 15, erkek kardeşler için yüzde 28. Araştırmalar gebelik ve doğumda sorun yaşayanların da çocuklarında DEAHB gelişimi riskinin yüksek olduğunu belirtiyor. Annenin hamilelik döneminde günde içtiği sigara sayısı dahi çok önemli. DEAHB'li çocuklarda sık rastlanan diğer bulgular ise kafa çevresinde küçüklük, doğum sonu solunum durmaları ve düşük doğum kilosu.

Bozukluğun tedavisinde en önemli yaklaşım ise ilaç tedavisi. ABD'de ve Kanada'da en sık kullanılan ve uyarıcı grubuna giren ilaçların dikkat eksikliği, içtepisel davranış, aşırı hareketliliği birkaç hafta içinde ve bazen bir iki gün içinde kontrol altına aldığı görülmüş. Öğrenme güçlüklerinin ve sorunlarının düzelmesi ise birkaç ay alabiliyor diyor Prof. Turgay.

Bu ilaçlar henüz Türkiye'de yok. Ancak getirilmesi için çalışmalar başlatılmış durumda. Beyin görüntüleme çalışmalarında Prof. Turgay ve ekibi ileri derecede belirgin DEAHB nedeniyle uzun süreli olarak kurumlarda tedavi gören çocuklardan büyük bir kısmında elektrofizyolojik bozukluklar tanımlamladılar. Beyin görüntüleme teknikleri ile yaptıkları çalışmalarda, hastadan 45'inde bilgisayarlı EEG yardımıyla çeşitli bozukluklar saptanmış. Oksijen ve glukoz dağılımı ve metabolizmasındaki bozuklukların saptanması da geniş ilgi uyandırmış.

Tanı nasıl konuyor?

Amerikan Psikiyatri Derneği'nin geliştirdiği ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmış DEAHB tanı belirtileri şöyle:

Aşağıdaki dokuz belirtiden en az altısının altı aydan daha uzun sürdüğü kişilerde dikkat eksikliği bozukluğundan kuşkulanmak gerekiyor:

1) Ayrıntıya dikkat edememe. 2) Okulda, işte ve evde dikkatsizliğe bağlı olarak sık yanlışlıklar yapma. 3) Yapılan işlerde ya da oyunda dikkatin sürdürülememesi. 4) Kendisine söyleneni dinlemez görünme. 5) Beklentileri anlayamama, bu yüzden okulda verilen, ödevi, işte ve evde yapılması gerekenleri yerine getirememe. 6) Görevleri ve işleri düzenlemede güçlük ve dağınıklık. 7) Evde ve okulda zihinsel işlev gerektiren işlerden ve görevlerden kaçınma. 8) Görev ve işler için gereken oyuncak, kalem, kitap gibi araç ve gereçleri kaybetme. 9) Dış uyaranlarla dikkatin kolaylıkla dağılması. Günlük işlerde sık unutkanlık.

Aşırı hareketlilik belirtileri ise şunlar: 1) El ve ayakların sürekli oynatılması, sakin ve hareketsiz durma güçlüğü. 2) Sınıfta çocuğun sırada oturamaması, ya da hareketsiz durmayı gerektiren yerlerde yerinde duramama. 3) Durmaksızın koşma ya da eşyaların ve nesnelerin üstüne tırmanma. 4) Kendi kendine sessiz duramama ve oyalanma zorluğu. 5) Sanki içinde hiç durmak bilmeyen bir motor varmışçasına sürekli hareketlilik. 6) Çok aşırı konuşma.

İç tepisel davranışlar ise soru daha tamamlanmadan cevap verme aceleciliği, sırasını bekleyememe ve başkalarının yaptığı işi kesme olarak tanımlanıyor.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!