Asıl tehlike evde

Güncelleme Tarihi:

Asıl tehlike evde
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:07

Çocuklara yönelik cinsel tacizler, genel olarak üstü örtülse de, tek tük kendini gösteriyordu. Ama Bursa'daki ‘‘sapık öğretmen’’in yakalanması, ailelerin endişelerini arttırırken, internetteki çocuk pornografisi tartışmalarını gündeme getirdi.

Ama konunun asıl alevlendiği nokta, ‘‘bir insan hakkı olarak sübyancılık’’ tartışması oldu. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Profesör Şahika Yüksel'in dediği gibi, hedef yine kaymıştı. ‘‘Bir sapığın’’yakalanması, sübyancılığın cinsel özgürlük olması gerektiğini savunanların lanetlenmesi, kimsenin içini rahatlatmamalıydı. Çünkü gördüğümüz, aysbergin sadece su üstündeki bölümüydü. Asıl problem evlerde, çocukların ‘‘en yakın’’ bildiklerindeydi. Bu sayfada okuyacağınız bilgileri veren Profesör Yüksel, ‘‘Türkiye'de cinsel istismara ve tecavüze karşı son derece inkar edici, yok sayıcı bir tutum var; aileler de, emniyet de bunu yapıyor, hatta uzman doktorlar! Cinsel istismar, sokakta olduğundan çok daha fazla aile içinde oluyor. Aile içindeki en zor duyduğumuz, en çok örtülen, en çok tekrarlama riski olan ve en çok zarar veren istismar. Düşünsenize, çocuğun kaçacağı bir yer yok! Acilen bir devlet politikası oluşturulmalı, çocuklar bedenlerine sahip çıkacak, haklarını koruyacak biçimde bilinçlendirilmeli. Tabii aileler de, uzmanlar da, devlet de’’ diyor.

SÜBYANCILIK, PARAFİLİ, PEDOFİLİ, ENSEST NEDİR?

Normal kabul edilen, erişkinin erişkinle cinsel ilişkisi dışında şeylere, mesela bir objeye, bir bedensel duruma (tuvalet yapma gibi), hayvanlara cinsel yakınlığı olan kişilere parafil deniyor, duruma ise parafili. 100 kadar çeşidi var. Bu bizi ahlaki olarak ilgilendirmiyor; eğer ayakkabıdan uyarılıyorsa, ayakkabı zarar görmediği için! Ama sözkonusu olan hayvansa, hayvan hakları var. Çocuksa, kendini koruyamayacak durumda olduğu için bizi ilgilendirir. Pedofil sadece çocuklara yönelik cinsel duyguları olan kişi, duruma da pedofili deniyor. Sübyancılık halk arasındaki adı. Ensest de çocuğun çok yakınları tarafından istismar edilmesi.

HASTALIK MI, SAPIKLIK MI CİNSEL ÖZGÜRLÜK MÜ?

Aslında çok eskiden beri var; eski Yunan kültüründe biraz da ‘‘ballandırılarak’’ anlatılır. Ancak 20. yüzyıl başından bu yana psikiyatrik hastalık olarak tanımlanıyor. Burada çocuklara zararlı muamele olduğu için, işin içine suç, ceza giriyor.

'ÇOCUĞA ZARAR VERMEDEN' SÜBYANCILIK OLUR MU?

Böyle bir ölçü yok. ‘‘Cinsellik eskiden çok sınırlıydı, bir gün gelecek her türlü cinsellik olacak’’ anlayışı özgürlük değildir. İkincisi sadece düşüncesinde pedofili olan, hiçbir çocuğu istismar etmeyen ve bunu kontrol edebileceğine güvenen kişiler varsa diyeceğim yok, zaten bilmiyoruz onları. Ama bu duyguları olanlar bir gün gelip eyleme dökebiliyorlar.

NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?

Bu hastalığa yakalananları da tedavi etmemiz lazım. Ancak bu grup hasta olduğunu kabul edip yardım istemiyor. Hapse girerse tedavi edilebiliyor. Fakat bir keyfin eksiltildiği bir tedavi çok zordur, alkol, madde bağımlılığı gibi. Kapatıldığı yerde cinselliği yok, bol vakti var ve bu isteklerini arttırıyor. Bu yüzden vakaların neredeyse yüzde 100'ü hapisten çıktığında bunu tekrarlıyor. Pedofilleri sapık olarak tanımlamak dışında bir tedavi yaklaşımı pek geliştirilememiş. Cinselliği yok eden yöntemler kullanılmış; mesela insan haklarına aykırı olduğu için 1970'lerde Almanya'da yasaklanan hadım etme. Beyindeki cinsellikle ilgili merkezleri yok eden daha sofistike yöntemler de geliştirilmiş. Bir de erkeklere kadın hormonları verilerek cinsel güçleri azaltılıyor. Çok odaklı ve uzun süreli psikoterapi ve ilaç tedavileri yapılıyor. Yıllarca takip edilmesi gerekiyor.

ÇOCUĞUN DA CİNSELLİĞİ VAR MIDIR?

Çocuğun cinselliği yok sanılır, vardır ve olması da iyi bir şeydir. Aynı erişkinlerin cinselliği gibi mahremdir. Mastürbasyon yaparlar, yaşıtlarıyla zor kullanmaksızın bedenlerinin bazı yerlerini göstermek gibi, doktorculuk gibi oyunlar oynarlar. Bunlar ilerde keyifli cinsellik yaşayabilmeleri için yararlıdır. Ama mahremiyet başka, sır başka. ‘‘Bu ikimizin arasında olacak’’ diye bazı şeylerin gösterilmesi, yapılması, onun kavrayamayacağı, ona zarar verecek bir eylemdir.

ÇOCUK NASIL ETKİLENİYOR?

Evin dışında olmuşsa, tekrarlamıyorsa, çocuk sonradan koruma altına alınmışsa, zarar görme olasılığı düşüyor. ‘‘Cinsel istismarın çocuğa ne kötülüğü var’’ sorusu bana eksik bir soru gibi geliyor. Uygun bir yaklaşım ve tedaviyle bu geçebiliyor. Ama bu çocuklar, yıllar sonra ciddi ruhsal bozukluklar yaşıyorlar. Biz psikiyatride çocuk yaştaki istismarları, erişkin yaşlarda başvuran vakaların dehşet verici öykülerinden öğrendik ve çocuklukta olanlara böyle ulaşabildik. Ama Türkiye'deki doktor ve psikologların çoğu hala bunu reddeder, geleneklere aykırı diye inanmaz, tıpkı halk gibi.

NASIL ANLAŞILABİLİR?

Çocuğun davranışları değişir: Tuvalet terbiyesinde, uykusunda bozulma, yalnız kalamama, okula gidememe gibi spesifik olmayan değişiklikler olabilir. Başka çocukları cinsel olarak rahatsız edebilir, teşhirci olabilir. Erken yaşta cinsellikle tanışabilir. Beslenme bozukluğu, kabuslar... Çok küçük yaşta değerlendiremediği için daha çabuk atlatır diyenler var, ergenlikte utanması, kendini suçlaması daha fazla oluyor.

NEDEN PEDOFİL OLUNUYOR?

Tam olarak bilinmiyor. Anne baba ilişkileri, küçükken cinsel tacize uğraması gibi sebepler söyleniyor ama her çalışmada doğrulanmıyor. Bazı çalışmalarda hormon düşüklüğünün neden olduğu anlaşılmış. Bir başka çalışmada pedofillerde depresyon, anksiyete bozukluğu, alkol madde bağımlılığı, sosyal fobi gibi ruhsal bozuklukların da yüzde 60'larda olduğu görülmüş.

PEDOFİL NASIL İNSANDIR?

Bazı özellikleri var ki, hepimizde olabilir. Çocukları seviyor, onlarla iyi ilişki kuruyor, oynuyorlar, çocuklar da onları seviyor. Evlerinde oyuncaklar, oyun odaları olabiliyor. Ama çocuksu bu insanların hepsi pedofildir diyemeyiz. Çocuklara yönelik meslekler seçiyorlar, ama bütün öğretmenler, bakıcılar böyledir de diyemeyiz. Hele eğitim ya da ekonomik durumları ile ilgili yanlışa kesinlikle düşmeyelim: Her kesimden, sınıftan, yaş grubundan olabilirler. Belçika'daki pedofili skandalı kraliyet ailesine kadar uzandı biliyorsunuz. Ama hapishanede olanlar genellikle alt sınıftandır, çünkü onların gücü dışarda kalmaya yetmez.

NEDEN HEPSİ ERKEK?

Evet, neredeyse yüzde 100'ü erkek. Bir kısmı ergenlikten itibaren çocuklara ilgi duyuyor, bir kısmı da ileri yaşlarda başlıyor. Çoğunluğu evlidir, evlilikleri kötüdür. Evliliklerini sürdürürler, daha az şüphe çekerler böylece, eşleri de habersizdir ya da geç haberdar olur. Yapılan çalışmalarda, çalışmaya katılan erkeklerin dörtte birinde bu duyguların olduğu ortaya çıkmış. Erkeklerin cinsel sosyalleşmeleri kadınlarınkinden farklı. Kadın alttan alacak, sertlik kullanmayacak, fethetme gibi duygulara takmayacak şekilde yetiştiriliyor. Erkekler ise elde etme anlayışıyla. Ama tek açıklayanın bu olduğunu söyleyemeyiz.

TOPLUM OLARAK NE YAPABİLİRİZ?

Birkaç sivil toplum kuruluşunun çalışmaları dışında, ne eğitim, ne sağlık, ne devlet politikası var! Çocukların haklarına, bedenlerinin kendilerine ait olduğuna ilişkin bir zihniyetin ve eğitimin gelişmesi, kampanyalar yapılması lazım. Bir devlet politikası olarak!

PEDOFİLİLER KOLEKSİYONCUDUR

Pedofiller koleksiyoncudur; suç delillerini biriktirir, saklarlar. Ve kendi aralarında üç gruba ayrılırlar:

Dolaptaki koleksiyoncular: Çocukları istismar etmez ve erotik materyali gizlilik içinde toplar. Bazen yıllarca eşi bile bilmez.

Yalıtılmış koleksiyoncular: Bu grup istismar eder ama bunu kimse bilmez. Topladığı koleksiyonu sadece mağdurlar teker teker bilir.

Paylaşan koleksiyoncular: Topladıklarını kár amacı ile sergilerler. Ayrıca çocukları başkalarına da pazarlayabilirler.

Peynir diş çürümelerini önlüyor

Beslenme alışkanlığındaki değişimler diş çürümelerine neden olurken, peynirin diş çürümelerini önlediği belirlendi.

Türk Dişhekimleri Birliği'nden (TDB) edinilen bilgiye göre, diş sağlığına zararlı maddeleri tamamen kesmek yerine, belirli bir düzende tüketmenin daha yararlı olduğu belirtildi.

Araştırmalarda, gelişmekte olan ülkelerde, diş çürüğüne eskiye oranla daha çok rastlandığı, bunun nedeninin de beslenme alışkanlığındaki değişiklik olduğu ifade edilirken, diş sağlığı için önerilen beslenme şekilleri şöyle sıralandı:

- Şekerli, yapışkan ya da asitli gıdalar üç ana öğün içinde tüketilmelidir.

- Öğün aralarında elma, havuç gibi, sert dişleri temizleyip diş etine masaj yapacak gıdalar yenmelidir.

- Şekerli, yapışkan gıda yendikten sonra dişlerin fırçalanması mümkün değilse, ağız su ile çalkalanmalı ya da bir bardak su içilmelidir.

- Yine şekerli gıda yendikten sonra ağıza atılacak bir parça peynir, şekerin çürütücü etkisini giderir.

Araştırmalarda, diş dostu olarak kabul edilen gıda maddelerinin başında proteinlerin geldiği ve bu gıdaların mutlaka tüketilmesi gerektiği belirtildi. Rafine edilmiş hububatın ve içeriğindeki fosfat nedeniyle yer fıstığının da diş dostu olduğu kaydedildi.

Görme engellilere ilaç kutusu



Görme engellilerin kendi başlarına ilaç kullanmasını sağlayacak özel ilaç kutularına bakandan destek geldi. Başbakanlık Özürlüler İdaresi'nden Sorumlu Devlet Bakanı Şüayip Üşenmez, Abdi İbrahim İlaç Sanayii'ni, ilaç kutularını görme engellilerin kullandığı, kabartma noktalardan oluşan Brail alfabesiyle üretmeye başladıkları için bir teşekkür mektubuyla kutladı.

Mektubunda uygulamanın yaygınlaşması gerektiğini de vurgulayan Üşenmez şöyle dedi:

‘‘Çağdaş toplumlarda amaç, bireylerin farklılıklarından dolayı engelle karşılaşmalarını önlemek, onların temel insan haklarından yararlanmalarına dair düzenleme yaparak, bağımsız ve üreten bireyler haline gelmelerini sağlayarak yaşam kalitesini arttırmaktır.’’

Abdi İbrahim İlaç Sanayi şirketi, görme engelliler için başlattığı özel ilaç kutusu uygulamasının ilk ilacı olarak, önümüzün kış olmasını da düşünerek üst solunum yolları enfeksiyonu tedavisinde kullanılan bir ilacı seçti.

Menopoz sonrası kırıklar 4 kat artıyor

Amerikan Tabipler Birliği'nin yayın organı JAMA'da (Journal of Amerikan Medical Association) yayımlanan bir çalışmaya göre 50 yaş ve üzerindeki, osteoporoz tedavisi görmemiş milyonlarca kadın kısa vadede bir kemik kırığı yaşama tehlikesi altında. Menopoz sonrası osteoporoz gelişen kadınlarda, sağlıklı olanlara göre kırık riski dört kat daha fazla olarak belirlendi.

ABD'de osteoporozla ilgili çok büyük bir toplum tarama çalışması olan Ulusal Osteoporoz Riski Analizi (NORA) çalışmasında, inceleme kapsamına alınan 200 binden fazla menopoz sonrası kadının yaklaşık yarısının düşük kemik kütlesine sahip olduğu ve bu nedenle de kırık risklerinin artmış olduğu ortaya çıktı. Çalışmadaki kadınlardan yüzde 7'sinde osteoporoz vardı. Yaklaşık yüzde 40'ının kemik yoğunlukları düşüktü ve 12 ay içinde kemik yoğunluğu normal olan kadınlardan yaklaşık iki kat daha fazla kırık yaşadıkları belirlendi. Bu kadınlarda el bileği, omurga, kaburga, kol ve kalçada kırk riskinde artış, bir yıl içinde ortaya çıkmaktaydı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!