Güncelleme Tarihi:
Yakında ikinci kez nikah masasına oturacak olan Güven Kıraç, Madame Figaro dergisine verdiği röportajda "Bu kez evliliği becereceğim" dedi.
Başarılı oyuncu, "İlk evliliğimle ilgili şapkamı önüme koyup yaptığım hesaplaşmalar var. Aynı hataları şimdi yapmamaya gayret ediyorum. Bir gelişme göstermek için kafamı yoruyorum. Hepimiz bir gülüz ve dikenlerimiz var. Eğer bir elin uzanıp seni koparmasını istiyorsan, dikenlerini temizlemen gerekir" dedi.
Güven Kıraç, minik kağıtlara yazdığı konuları bir fanustan rastgele çektirerek kendisiyle röportaj yapan Madam Figaro ekibiyle, Beyoğlu’nda Lush Otel’in bir odasında buluştu. Kısa süre sonra gerçekleştireceği ikinci evliliğinden de bahseden Kıraç, "Aşığım ama mantığım devrede" diyor .
Ülkemizde her gün bir şey oluyor, gündem hızla değişiyor. En son "Mustafa" filmi üzerine büyük tartışmalar y
- "Mustafa" belgesel de olsa bir sinema filmi. Sevenler olduğu kadar sevmeyenler de olacak, bu normal. Ama biz çabuk harcamayı, hemen lekelemeyi seven bir toplumuz. Övgüyü o kadar kolay dile getiremiyoruz. Henüz filmi izlemedim. Bu nedenle film üzerine bir fikir beyan etmek istemem. Ama sonuçta sinema sübjektif bir şeydir.
Mucizelere inanır mısınız? Sizin hayatınızda da mucize olarak yorumlayabileceğiniz dönüm noktaları oldu mu?
- 1992 yılında bir gün İstiklal Caddesi’nde yürürken konservatuvardan arkadaşım Hakan Pişkin’e rastladım. Muhabbet ederken bana "Ben Londra’ya gidiyorum, radyoculuk yapacağım" dedi. O zamanlar radyo istasyonları daha yeni kuruluyordu ve Türkiye’de mevzuat uygun olmadığı için Kanal 6, radyo istasyonunu Londra’da kurmuştu. Meltem Cumbul da konservatuvardan arkadaşım. O da Londra’da, bu radyoda çalışıyordu ve pozisyonu çok iyiydi. Beni de radyoya aldılar ve bir anda kendimi Londra’da buldum. Orada çok keyifli bir yıl geçirdim. Yani sokakta bir arkadaşıma rastladım ve bir anda Londra’ya yerleştim, mucize gibi bir şeydi.
Dizilerde de çalışan bir oyuncusunuz. Dizilere de sinema ya da tiyatro kadar değer veriyor musunuz?
- Emek verilen her şeye tabii ki değer veririm. Ama artık bir dizi enflasyonu oluştu. Bu durumun sinemaya zarar verdiğini düşünüyorum. Televizyonda kariyer yapılamayacağına inanıyorum. Yaptığınız iş kapı, çerçeve kırsa, bittiği zaman siz de bitiyorsunuz. Bu nedenle televizyonla ilişkimi sınırlı tutmaya çalışıyorum. Bu konuda biraz nazlıyım. Bazen amiyane tabirle "ekmek parası" için dizi duvarına tosladığım oluyor. Ama yeri geliyor "Allah’ın suyunda makarna kaynatır yerim, yapmam" diyorum.
Sinemada kariyerinizi değiştirdiğine inandığınız bir rol var mı?
- Kariyerimdeki en önemli film Zeki Demirkubuz’un "Masumiyet" filmi. Zeki Demirkubuz benim için Türkiye’nin en önemli yönetmenlerinden biri, belki de birincisi. "Masumiyet", sinemaya ilk adım attığım film. Benim için "mucize" diyebileceğim, çok sağlam bir adım.
Nasıl bir eviniz var?
- Cihangir’de oturuyorum. Bahçeli bir evim var. Bahçe özel bir tutkum.
Kız arkadaşınız da kısa bir etek giymiş ve birileri ona bakıyor. Nasıl bir tepki verirsiniz?
- Hiç alakam olmaz. Benim kimsenin giyimi kuşamı ile bir derdim yok. Önemli olan estetik görünmesi. Çok çirkin giyinmişse zaten kendisinin rahatsız olması lazım. Önemli olan mini etek giymesi değil, o etek yakışmış mı, estetik duruyor mu, yoksa rüküş mü görünüyor? Ben bununla ilgilenirim. Yani eteğin kısalığına değil, çirkinliğine tepki gösteririm.
KENDİMLE BARIŞIĞIM
Aynaya bakmayı seviyor musunuz? Yaşlanmak, kötü görünmek gibi kaygılar taşıyor musunuz?
- Taşımıyorum, kendisiyle barışık biriyim. Öyle aynaya bakıp, aman kaşım, ağzım, gözüm diye saatlerce incelemem.
Egosu yüksek biri misiniz?
- Sevilmeyi seviyorum. Oyunculuk mesleğini siz beni sevin diye yapıyorum. İyi oyunculuk yapmalıyım ki karşılığında sevgi alayım. Var oluşum bunun üzerine kurulu.
Bir dönem devlet tiyatrosunda oyunculuk yapmışsınız. Sonrasında neden istifa ettiniz?
- 1993 yılında Adana Devlet Tiyatrosu’na tayinim çıktı. Ama devlet tiyatrolarının yapısı bana uymadı. Özgürlüğüme çok düşkün birisiyim, orada ise bir memuriyet söz konusu. Hep bir bürokrasi, kurallar... Bunlar insanın
Şu an tiyatro sizin için ne kadar önemli?
- Tiyatronun hayatımda olmasına hep özen gösterdim. Ama yalnızca tiyatro yapmak bana yetmiyor çünkü sinema büyük aşkım.
Önümüzdeki günlerde evleniyorsunuz... Şu anda aşık mısınız?
- Aşığım. Ama herhalde yaşla da ilgili olarak mantığım da devrede. Seçimimin ne olduğunu bilerek, bir daha, bir daha sınayarak, bilinçle bir şey yapıyorum. Bunun için de mutluyum.
Yeni projeler neler?
- Demet Akbağ’la TürkMax’te yayınlanan "Harikasın Sen" diye bir sitcom’da oynuyorum. Mazhar Alanson ile oynadığımız "Kirpi" isimli film yakında vizyona girecek. Bir partnerle televizyon için bir proje yapabilirim ama bu proje henüz netleşmedi. Her an tiyatro oyunu olabilir. Mayıs ayından sonrası için de, kriz büyük boyutlara ulaşmaz ve sinema sektörünü yıpratmazsa, bir kaç tane film projemiz var.
Evliliği bu kez becereceğim
Daha önce evlenip ayrılan insanlarda evliliğe karşı bir korku oluşabiliyor. Siz böyle bir korku taşımıyor musunuz?
- İlk evliliğimde de meseleye hep şöyle baktım: Evlenmek ne kadar doğal bir süreçse ayrılmak da o kadar doğal. Bir yemeği yemeden onun hakkında nasıl hükümde bulunabilirsiniz? Başak’la bir sürece giriyoruz, umuyorum ki becereceğiz ama beceremezsek de becerememiş olacağız. Bunda bir sorun yok ki. Sadece saygı kaybedilmesin. Bir insanı beraberken değil ayrılırken tanırsın. Benim ilk evliliğimde de ayrılığım çirkin olmadı. Şapkamı önüme koyup yaptığım hesaplaşmalar var. Aynı hataları şimdi yapmamaya gayret ediyorum. Bir gelişme göstermek için kafamı yoruyorum. Ayşe kötüydü, Fatma kötüydü... Herkes mi kötü? O zaman kendine dönüp bakmak zorundasın. Bu nedenle ben hep kendimle uğraşırım.