Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2004 00:00
HINCAL Uluç ile Hürriyet’in televizyon eleştirmeni Cengiz Semercioğlu arasında bir süredir bir polemik var. Hıncal Uluç, ATV
Haber’in bir süreden beri ‘
magazin bülteni’ gibi çıktığını ve bu durumun ATV haberin yanı sıra Ali Kırca gibi önemli bir ismi de yıprattığını söylüyor. Cengiz Semercioğlu ise ‘Hayatın içinde
magazin de vardır’ diyerek ATV Haber’i savunuyor. Açıkçası ben de Hıncal Uluç gibi ATV haberin bir süreden beri ‘fazlaca’ magazine kaydığını düşünüyorum. Bir rakip olarak da, bundan memnuniyet duyuyorum. Çünkü Kanal D Haber olarak biz hep Ali Kırca ve ATV haberi rakip gördük. Yıllardır oturmuş, ağırlıklı bir habercilik anlayışları vardı. ATV Haber bu çizgiden uzaklaştı. Show TV’deki gelin-kaynana programından bölümler, Ünlüler Çiftliği’nin ve İtalya’daki çıplak kadınların yer aldığı benzer bir programın görüntüleri ‘benim kafamdaki ATV Haber imajına’ oturmuyordu. Ancak bu bir tercihtir, beni ilgilendirmez. Cengiz Semercioğlu ise ‘kötü’ polemik yapıyor.Elbette hayatın içinde magazin vardır ve haberde de yer alır. Ama haber sadece magazin değildir. 50 dakikalık bir ana haber bülteninin 40 dakikasını Asena-İbrahim Tatlıses tartışmasına ayırmak, hayatın içinde magazin değil, sadece magazindir. Cengiz’e sorarım, Asena-Tatlıses kavgası, Hürriyet’in birinci sayfasının tamamında ve iç sayfalarının yüzde 80’inde yer alabilir mi?Alırsa doğru olur mu?10 Kasım akşamı da ATV Haber bülteninin tamamı 10 Kasım’a ayrılmıştı. İyi de, Türkiye’de başka bir şey olmamış mıydı? O gece özel bir ‘Siyaset Meydanı’ yapılıp tamamı 10 Kasım’a ayrılabilirdi belki ama Ana Haber’in tamamı bana garip geldi. Hele hele sabah 09.05’te yayını kesmeyip çocuk programı yayınlamaya devam eden bir kanalda... Cengiz kardeşim yine yanlış bir örnekle yola çıkıyor ve ‘Reha Muhtar’dan bu yana ilk kez ana haberde akşam ne olacak diye merak ediyoruz?’ diyor.Doğrudur, Reha Muhtar’ın sunduğu şeyde ‘Ne olacak?’ diye merak ediyorduk; ama Muhtar’ın Show TV’de sunduğu şeyi izleyerek Türkiye ve dünyada neler olduğunu öğrenebiliyor muyduk?Reha Muhtar kötü bir haberci ama iyi bir televizyoncuydu. Ali Kırca ve ATV Haber ise iyi bir haber bülteniydi. Bir izleyici olarak ‘Keşke öyle kalsaydı’ diyorum. Rakip olarak ise durumdan memnunum. NOT: Geçen haftaki Teke Tek için ekibim Asena’nın programa katılmaya hazır olduğunu bildirmişti. Ancak ben Teke Tek’in duruşuna böyle bir tartışmayı yakıştıramadığım için kabul etmedim. Toroğlu’nun korktuğu kırmızı etten başına gelebilirERMAN Toroğlu, ‘Tavuklarda hormon var. Ben yemiyorum’ diyerek bir tartışma başlattı. Ben ise ‘Hormon değil antibiyotik var’ diyerek konuyu daha tutarlı bir mecraya taşıdım. Toroğlu, ‘değişik’ benzetmeler yaparak ilgiyi canlı tutan bir isim olduğu için de tavuk eti yiyenlerin giderek cinsel tercih değiştirebileceklerinden dem vurmuş ve kendisinin kırmızı eti tercih ettiğini söylemişti. Toroğlu benden duymuş olmasın; ama dikkat çektiği tehlike asıl orada. Çünkü tavuklarda kullanımı ‘ekonomik’ olmayan hormon, büyükbaş hayvanlarda kullanılıyor. Büyükbaş hayvanların normalin üzerinde yem yemelerini ve hızla kilo almalarını sağlamak için ‘açgözlü’ üreticiler iki yöntem kullanıyorlar. Öncelikle hayvan kısırlaştırılıyor ve ardından hayvanlara kulak arkasından enjekte etmek suretiyle hormon veriliyor. Bu sayede hayvanların üç misli hızla ‘büyümeleri’ sağlanıyor. Büyükbaş hayvanlara verilen hormonların başlıcaları ‘Ralgro ve Zeronol’.Bunun yanı sıra yine büyükbaş hayvanlarda yoğun miktarda antibiyotik kullanılıyor. ‘Mastikis’ diye bilinen meme iltihabı hastalığı, ahır şartları yeterince hijyenik olmadığı için gelişiyor ve buna karşın hayvanlara yoğun miktarda antibiyotik veriliyor. Bu antibiyotikler hem süte, hem de ete geçiyor. Et ve süt sanayiinin geniş kapasitesi nedeniyle yeterli denetim ise ne yazık ki yapılamıyor. Bu büyük tehlikeyi önümüzdeki günlerde geniş biçimde ele alacağım. Ne yazık ki, sağlığımızla oynayanlar sadece bir yerde değil, her yerde.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Önümüze konulanı gönül rahatlığıyla yiyebildiğimiz zaman.
button