Arzuladığı kadınların listesi kasasındaydı

Bir döbenin ünlü mankeni, Ercan Arıklı'nın sevgilisi ÇaÄŸla KurtuluÅŸ anlatıyor: "Ercan, arzuladığı kadınların bir listesini tutardı. Ben de ikinci sıradaydım." Arda Uskan’ın kaleme aldığı ‘Güle Güle BebeÄŸim/Hayatın Pimini Çeken Adam: Ercan Arıklı’ adlı kitap, DoÄŸan Kitapçılık tarafından bugün piyasaya veriliyor.  İşte ‘dergiciliÄŸin duayeni’ olarak anılan Ercan Arıklı’nın sırlarından biri: MeÄŸer Ercan Arıklı, beraber olmayı düşündüğü kadınların bir listesini yapar, kasasında saklarmış.Arda Uskan’ın hazırladığı kitapta, Ercan Arıklı’nın beraber olduÄŸu kadınlardan sadece ikisi, muhtemelen son derece haklı gerekçelerle bilinen isimleriyle anılmıyor. Ä°lki, ünlü bir sinema oyuncusu, ikincisi ve son sevgilisi ise yine ünlü bir tiyatro oyuncusu. Verilen ipuçlarından kim olduklarını anlamak mümkün elbette ama iÅŸin o tarafı bizi ilgilendirmiyor. Çünkü daha ilginç ve çarpıcı olan bir baÅŸka gerçek var: Hem Ercan Arıklı’nın yakın dostu Dr. Adil Özkol’un, hem de sevgilisi ÇaÄŸla Kurtuluş’un onayladığı bir liste söz konusu. MeÄŸerse Ercan Arıklı, beraber olduÄŸu ve beraber olmayı düşündüğü kadınların bir listesini yapar ve kasasında saklarmış. Ä°sterseniz, bu listenin hikayesini ÇaÄŸla Kurtuluş’tan dinleyelim...- O tanışma gerçekten bir rastlantı mıydı?Tabii... O gece öyle... Ama o benimle tanışmayı çok önceden aklına koymuÅŸ. Zaten listesinde ikinci sıradaymışım...- Ne listesi bu?...- Sözünü ettiÄŸiniz listeyi size gösterdi mi?Bir gece yemek yerken bahsetmiÅŸti. Sonra çok ısrar edince gösterdi.- Nasıl bir liste bu?‘Mutlaka tanımam gereken kadınların listesi’ demiÅŸti...- Siz de var mıydınız o listede?Listeyi ilk yapmaya baÅŸladığı zaman yazmış beni. Daha tanışmadan önce... Ben iki numaradaymışım.- Bir numarada kim vardı?Ãœstünü çizmiÅŸ. Okunmuyordu. Herhalde onunla tanışmış olmalı. ‘Kaç senesinde beni oraya koydun?’ diye sormuÅŸtum. Uzun zamandır tutuyor olmalı. Çünkü kalemlerin mürekkepleri zaman zaman deÄŸiÅŸiyor. Belli ki eklemeler yapılmış. Dedim ki, ‘Peki arkadakileri ne zaman tanıyacaksın?’ ‘Ee bir gün tanırız’ demiÅŸti. Çok gülmüştük.- Sizin altınızda da isimler vardı yani...Tabii... Ben ilk söylediÄŸi zaman inanmamıştım. Åžaka yapıyor sandım. Sonra ‘İlk defa sana gösteriyorum’ diye gösterdi. Kasasında saklıyormuÅŸ. Önce çok güldük, sonra birinin eline geçmesin diye ‘Yırt at bunu’ dedim. Sonra ne yaptı, yırttı mı yırtmadı mı bilmiyorum...***Ercan o listeyi yırtmamıştı... Yıllar sonra Adil Özkol da aynı listenin son halini görünce oldukça ÅŸaşırmış ve aynı tavsiyede bulunmuÅŸtu: ‘Ercan Bey, yok edin bu listeyi...’Arda Uskan’ın karısı ‘iş’ kazasından nasıl kurtuldu1980 yılının eylül ayıydı. Milliyet gazetesinden ayrılmış, yurtdışındaki serserilik stajımı tamamlamış reklamcılık yapmaya çalışıyorum. Tek kanallı TRT’ye topu topu bir reklam filmi çekmiÅŸim. ‘Merbolin tek katta örter’ diye sloganı olan bir boya reklamı. Dáhiyane fikrim de ÅŸu: BoÅŸ bir odada duvarları boyayan boyacı, dönüp ekranı da boyayacak. Ekran simsiyah olunca ‘Merbolin tek katta örter’ yazısı çıkacak. Ama Merbolin, kameranın önüne koyduÄŸumuz camı tek katta örtmemiÅŸ. Bir baÅŸka marka boya alıp örttürmüşüz. Reklamcılıktaki tek geçmiÅŸim yarım dakikalık bu film. Ve iÅŸte o günlerde geldi Hıncal’ın telefonu... Ben bir saat içinde, nefes nefese Åžafak Sokak’taki ünlü binada aldım soluÄŸu. GeliÅŸim Yayınları ve Ercan Arıklı’yla ilk tanışmamdı. Hıncal yeni çıkaracağı Erkekçe dergisinin reklam filmini çekmemi istedi. Ercan Bey pek konuÅŸmadı. Ä°lk görüşmemiz kısa sürdü. Birkaç gün sonra bu konuda bir senaryo getireceÄŸimi söyleyip ayrıldım. Bu uzun boylu, son derece kibar ve şık patronun gözünde, ‘kılık kıyafet köpeklere ziyafet’ durumumla pek iyi bir izlenim bırakmadığımı düşünmüştüm. Yanıldığımı bir süre sonra anlayacaktım. Bir iki gün sonra gerçekleÅŸen ikinci buluÅŸmamız yeterince ÅŸaÅŸkınlık vericiydi. Hıncal, yazdığım, ‘Erkekçe yaÅŸayan Erkekçe okur’ sloganını beÄŸenmiÅŸ, senaryomu da kabul etmiÅŸti. Reklamda oynayacak kızı seçmeye gelmiÅŸti sıra. Bu kez CaÄŸaloÄŸlu’nda Erkekçe’nin hazırlandığı büroda buluÅŸtuk. GeniÅŸ bir salonun duvarlarında çeÅŸitli kast ajanslarında çalışan mankenlerin, fotomodellerin resimlerini içeren posterler asılmış. Güya yönetmen benim, ama Hıncal ile Ercan Bey oynayacak kızı seçmek için inanılmaz bir çaba gösteriyorlar. FotoÄŸraflara bakarak önden yürüyorlar. Kıkır kıkır gülerek kızlar hakkında yorumlarda bulunuyorlar.‘Şu kızın göğüsleri nefis, bunun poposu çok güzel’ türünden nezih saptamalar yapmaktalar. Ortada garip bir durum var. Çünkü birkaç dakika sonra bakacakları sarışın kadın benim eÅŸim. ‘Aman abi’ dedim telaÅŸla... ‘Şu kızı atlayıp geçin, ne söyleyecekseniz ondan sonra devam edersiniz. O benim karım!’Güher Pekinel’den açıklamaOlay hem gerçek dışı hem de kasıtlıdır1Yargıya intikal etmiÅŸ konuları saptırma ve basın yoluyla yargı kararını etkileme teÅŸebbüsü ve kastı vardır. Bu suçtur.(Çünkü karar kısa bir süre içinde açıklanacaktır.)2Verilen haber ve bilgiler tamamen gerçek dışı olup kiÅŸilik haklarıma ve sanatsal kimliÄŸime tecavüz söz konusudur. DoÄŸru olmayan haberlerin basın yoluyla yayını kiÅŸilik haklarımının ihlali mahiyetindedir ve bu da suçtur.3Sanatçı olarak yıllarca büyük emekle yurt içinde ve dışında oluÅŸturduÄŸum kimlik ve kiÅŸiliÄŸin bu ÅŸekilde ağır darbe görmesi kariyerim açısından da kapatılmayacak kayıplar oluÅŸturmuÅŸtur. Buna maalesef hiç suçu olmayan kardeÅŸim de, Pekinel ismini taşıdığı için dahil olmuÅŸtur. Bu da onun kiÅŸisel haklarına tecavüzdür.Dört senedir sürdürdüğüm bu anlamsız savaşın önemli detaylarını ÅŸimdiye kadar hiçbir etik anlayışıma sığmadığı için üç kez kazanmama raÄŸmen açıklamadım. GerektiÄŸinde karar sonrasında bu açıklamaları yapacağım. Beni buna iten ve beni araç olarak kullanarak kendi promosyonunu yapan kiÅŸilere karşı bundan sonra yasal yollarla da sonuna kadar mücadele edeceÄŸim. Hukuk ve insan haklarına olan inancımı hiçbir zaman yitirmedim ve yitirmeyeceÄŸim.Prof. DoÄŸramacı’ya poposunu ödünç veren gazeteci kimdi Nokta’nın en çok konuÅŸulan kapaklarından birine de YÖK BaÅŸkanı Ä°hsan DoÄŸramacı konuk olmuÅŸtu. YÖK’ün dördüncü yılıydı ve kurum ağır eleÅŸtirilere hedef oluyordu. Haber toplantısında bu konu açıldı ve YÖK’teki olumsuzlukları gözler önüne seren bir kapak yapmaya karar verdik. Toplantıda bu konu konuÅŸulurken, Salih Memecan, her zamanki gibi elindeki kocaman deftere bir ÅŸeyler karalıyordu. ÇizdiÄŸi karikatürler, desenler, hep o an konuÅŸulanlar üzerineydi. YÖK konusunun nasıl iÅŸleneceÄŸi hakkındaki tüm detaylar konuÅŸulup, toplantı bittiÄŸinde, Salih yanıma gelip çizdiÄŸi bir karikatürü gösterdi ve ‘Kapağı böyle yapalım mı?’ dedi... Elindeki karikatür eskizine bakınca dondum kaldım. ‘Nasıl yani?’ dedim ÅŸaÅŸkınlıkla... ‘Dört ayrı fotoÄŸraf çekeriz, üst üste montajlarız’ dedi. GerçekleÅŸtirmek istediÄŸi eskizde, Ä°hsan DoÄŸramacı, Ä°stanbul Ãœniversitesi’nin üzerine oturmuÅŸtu. Pantolonunu yere kadar indirmiÅŸti, külotunu sıyırmış, poposu ortadaydı. OturduÄŸu üniversite binası bir alafranga tuvalet gibi görünüyordu ve Ä°hsan DoÄŸramacı onun üzerine büyük aptesini yapıyordu. ***Salih hemen çalışmaya baÅŸladı. Önce üniversitenin bir fotoÄŸrafını buldu, sonra fona yerleÅŸtireceÄŸi bulut resimlerini... Ä°hsan DoÄŸramacı’nın kafasını, kep giyerken eÄŸilmiÅŸ olarak çekilmiÅŸ bir diasından çıkardı. Sıra iÅŸin en güç kısmına gelmiÅŸti... Kapaktaki YÖK baÅŸkanının poposu kime ait olacaktı?RuÅŸen Çakır’ın direnmesi fayda etmedi. Derginin genç muhabirlerinden biriydi, yüzünün görünmeyeceÄŸine ikna olunca, Salih’le birlikte stüdyonun yolunu tuttu ve bir kütüğün üzerine oturarak o meÅŸhur fotoÄŸrafı çektirdi. Â