Güncelleme Tarihi:
Çok heyecanlı bir çekim için yoldayım. Yedi model ve tarihi bir yer!” Bu, Arzu Kaprol’ün bir cumartesi sabahı, Tempo çekimi için tarihi Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne gelirken sosyal paylaşım sitesi Twitter’a yazdığı mesaj. A’dan z’ye her şey, onun kontrolünde. Modellerin saçını düzeltiyor; elinde far fırçası, makyöze “Bu karede göz makyajını bu şekilde yapacağız” diye bizzat gösteriyor. Bir yandan yurtdışındaki arkadaşlarıyla sohbet ediyor, onlara çekim karelerini gönderiyor. Uluslararası moda dünyasından önemli bir ismin yaptığı “Annie Leibovitz mi orada?” yorumunu yüksek sesle okuyor. Ekibin motivasyonu yüksek! O, hep böyle heyecanlı, hep böyle yoğun.
BURADA MARKA ORADA GENÇ TASARIMCI
“‘Hangi mesleği seçsem?’ diye düşündüğümü hiç hatırlamıyorum. Neyse ki yeteneğim vardı” diye anlatıyor. Zorlandığı zamanlar olmuyor değil ama bir şekilde altından kalkmayı biliyor. Paris Moda Haftası’na ilk kez katıldığı 2010 yılının eylül ayında olduğu gibi.
“Ülkemde başarım ve alt yapım olduğu için yeni bir riske girmeyi göze alamadım. Ayrıca Fransa, İstanbul’da yaşamaya devam eden bir Türk tasarımcıyı kabul etmeye hazır mıydı? Bunu sorguladım. Türkiye’de yaşayarak, uluslararası sistemin parçası olmak kolay değil.” Bu yıl dördüncü kez aynı podyuma çıkıyor. Tasarımcıların yaş ortalaması 60. Arzu Kaprol, burada bir marka, orada ise genç tasarımcı.
EN BÜYÜK MARJİNALLİK NORMAL OLMAK
Yaratıcılığın yolunun marjinallikten geçtiğine inanmıyor. En büyük marjinallik, normal olmak. “Tasarım dünyasına baktığınızda normalliğin özel olduğunu görüyorsunuz. Ben sıra dışıyım” diyor. Ona göre esas mesele, marjinallik ve yaratıcılığın görünmez bulutu içine saplanmak değil, yaratıcılığın sorumluluğunu almak.
MODA, ÜÇ BOYUTLU DÜŞÜNMEKTİR
Rahatlıktan sonra tasarımlarında en çok dikkat ettiği noktalardan biri zarafet. Podyumda sıfır beden modellerin üzerinde gördüğümüz kıyafetler, bu tanıma uyuyor ama ideal ölçülerde olmayan bir kadın showroom’a geldiğinde hayalindeki kıyafeti, ona nasıl uyarlıyor? Önemli olan en güzeli öne çıkarmak. Bu vücudumuz için de geçerli. “Kıyafetin hiç dekoltesi olmayabilir ama öyle bir kesim yaparsınız ki vücut bambaşka görünür. Moda, çizmek değildir; üç boyutlu düşünmektir. İşin özü şu ki, dikiş bilmeyen modacı olmaz.”
DAR KOT ETEK GİYİP BAŞINI ÖRTENLER KAFA KARIŞIKLIĞI YAŞIYOR
Bir moda tasarımcısına trend konusunu sormadan olmaz. Arzu Kaprol’e göre trend, toplum tarafından benimsenmiş ve popüler kültüre ürün tedarik etmek için var olan bir kavram. Fakat trendy olması gerekenler ve asla olmaması gerekenler var. Örnek verebilir mi? Dar kot etekler giyip, başını örten kızlar. “İslam, çok kıymetli bir yaklaşım. Ama hem başını örtüp hem de fiziksel olarak ortaya çıkmak, bana göre bir kafa karışıklığını gösteriyor” diyor.
KADININ HER HALİ
Konuşmamız bittikten sonra tekrar çekime dönüyoruz. Dergimiz için yaptığı fotoğraf çekimi, onun için bir ilk. Modellerin hepsi, hem pozu hem de kıyafetiyle ayrı bir duyguyu ifade ediyor. Beyaz rengin hâkim olduğu kareye bakıyor ve “Kızlardan biri meleği temsil ediyor, diğer ikisi sinirli bakışlarıyla nefreti” diyor. Başlığın ‘Arzu Kadınları’ olmasının sebebi de bu. Kadının her halini canlandırmak istiyor.