Güncelleme Tarihi:
Salona girdiğimizde göz alıcı kıyafetlere bürünmüş her yaştan insanla karşılaşıyoruz. Tipik bir film galası atmosferi ama bir farkla: Katılımcıların hepsi dost ve akraba. Konuklar, kokteylin ardından iki dev ekranın kurulduğu salondaki masalarda merak içinde filmi bekliyor. The Key-Anahtar filminin yönetmeni Prof. Derya Maktav, “Çarşı grubundan daha güçlü bir tezahürat bekliyoruz” diyor ve alkışlar eşliğinde başlıyor dört saatlik filme dönüşen hobisini anlatmaya:
“Küçücük bir kamerayla başladım bu işe. Uzun ve zor bir çalışma oldu, tam yedi yıl sürdü. Senaryo, seslendirme ve çekim bana ait. Bir şeyi yapacaksan, en iyisini yapacaksın, hayat felsefem bu. Şefik (Somer, teknik sorumlu) işin teknik kısmıyla uğraştı. Emek yüzde 50-50. Uyum içinde çalıştık, ben onun işine, o bana karışmadı. Filmde çeşitli aile kesitleri var. İnsanlar hayallerini gerçekleştirebilmek için neler yapabilir, görüyorsunuz. Bu filmde sevgi var, aşk var, entrika var, macera var. Oyuncular sizlersiniz, böyle bir şey dünyada tek. Sizler oynadınız ama filmi bilmiyorsunuz, dolayısıyla başınıza gelecekleri de bilmiyorsunuz. Filmin bir bölümünü İspanya, Almanya, ABD, İtalya, Fransa ve Avusturya’da çektik. Ses efektleri ABD’de yapıldı. Filme ismini veren anahtar İspanya’dan, gerçek bir hazine sandığına ait. Hikayede çeşitli kesimlerden aileler var ve bunlar ideallerini gerçekleştirmek için bu hazine anahtarının peşine düşüyor. Filmin sonuna dek karşılıklı entrikalar çeviriyorlar. Hayallerle gerçekler birbirine karışıyor.”
Filme bekâr başladım, şimdi anneyim
OYUNCULAR ANLATIYOR
MİNE MAKTAV (Ev kadını, Derya Maktav’ın eşi): Bu filmde eşler birbirleriyle buluşuyor. Alışık olmadığım bir roldeyim.
DENİZ ÇELİKMEN (Doktor, Maktav’ın kızı): Filmde Kızılderiliyim, eşim de Kartaca Kralı Feridyus. Üç farklı rolüm var. Doktor rolüyle başladım, Kızılderili olarak bitirdim. Bu arada evlendim, kızım oldu.
PINAR MAKTAV (Maktav’ın kızı, Viyana’da mimarlık okuyor): En yüksek performansı beklediği için babam bazı rolleri defalarca tekrarlattı. Bir albüm çıkarmaya çalışan arabesk-pop karışımı bir grubun solisti rolündeyim. Bir zamanlar ‘Q Kızlar’ vardı, bizim grubun adı da ‘Tuu-Kızlar’.
İNCİ YETKİN (Maktav’ın baldızı): Antalya’da yaşıyorum. Beşiktaş’a transfer olan futbolcu İnsiya’yı oynadım. Oynarken köpek pisliklerinin üstünde süründüğüm oldu. Çok cefalı bir roldü, ödül bekliyorum.
NEHAR İNAN (Maktav’ın teyzesi): Kaç senedir yeğenim bununla meşgul. Filmde çok fakiriz. Çalıştık çabaladık, ben şarkıcı oldum, ablam piyanist. İyi oynadığımı düşünüyorum.
SEMA MAKTAV (Maktav’ın annesi): Piyanistim bu filmde, zaten çalarım. Kız kardeşimin sesi de çok güzeldir, o da solistlik yaptı. Derya son derece zevk sahibi bir insandır. Hiçbir zaman oğlum profesör oldu, diye söylemem ama şimdi söylüyorum: İftihar ediyorum evladımla.
GÖKÇEN DİNÇER (Eski milli futbolcu, işadamı): 1954’te ilk defa dünya kupasına katılan milli takımda Lefter, Turgay, Naci gibi isimlerle oynadım. 1998 Dünya Kupası vesilesiyle Ayşe Arman benimle röportaj yaptı. ABD başkan adayını oynuyorum. Rejisör ne söylese uyduk.
MELAHAT DİNÇER (Ressam): 25 senedir resim yapıyorum, atölyem var. ABD first lady adayını oynadım ama konuyu bilmiyoruz. Bir anahtarın peşindeyiz.
AYŞE İNAN (Havalimanında çalışıyor, Maktav’ın kuzeni): Ailece bu tip şeylere yatkınız. Paris’ten sevgilim Jan Luc Tabule de burada, o da var belki filmde.
JALE YILMAZ (Tekstilci): Üç rolüm var, birincisi bohçacı, ikinci sekreter, diğer rolümü de filmde seyredin. Derya hoca sürekli resimlerimizi çekiyordu, her kareyi değerlendirir.
ŞEBNEM YÜKED (Müzisyen): Türk müziğiyle ilgileniyorum. İki yıl önce babaanneyi kaybettik, 103 yaşındaydı, onun da bu filmde rolü var. Ben cariyeyim. Ayrıca cin oldum. Makyaj yaptık, böyle güzel cin olamaz, kötü makyaj yap dedi, hoca. Yaptık. Bizim grubun makyözü de benim.