Güncelleme Tarihi:
Venedik Film Festivali’yle başlayalım. “Araf” filmiyle böyle önemli bir festivalin kırmızı halısında yürüdün, büyük alkış aldın, dünya basınının karşısına çıktın. Nasıl bir deneyimdi senin için?
- Hayatım boyunca unutamayacağım, çok güzel bir deneyimdi. Venedik Film Festivali, çok profesyonel bir festival. Buradaki festivallerden daha gelişmiş. Orada kırmızı halıda yürümek, beni çok heyecanlandırdı. Bir de ben “Araf”ı ilk kez orada izledim. Gösterim sonunda tüm seyirciler beş dakika boyunca ayakta alkışladı bizi, ilgi nedeniyle salondan çıkamadık. Çok mutlu oldum.
Neler söylediler filmle ilgili?
- Çok beğendiklerini söylediler. Oradaki insanlar, sanatla çok ilgililer. Düşünün, İtalya’da 90 tane sanat dergisi var. Türkiye’de beş tane bile yok. Orada insanlar festivallere akın ediyor. Doğal olarak bütün filmleri izliyorlar ve oyuncuları da sokakta gördüklerinde tanıyorlar. Sokakta yürürken bizi de tanıdılar, fotoğraf çektirmek, imza almak istediler. Bu da çok hoşumuza gitti.
ADIMI OKUDUKLARI ZAMAN ŞAŞIRDIM
O ilgiyi Türkiye’de görüyor musun?
- Evet, Adana Altın Koza Film Festivali’nde de çok ilgi vardı. Orada da memnun kaldım.
“Araf” filmiyle Adana’da ‘umut veren oyuncu’ ödülünü aldın, neler söyleyeceksin?
- Bu benim ikinci umut veren oyuncu ödülüm. Bir şey söylemek istemiyorum. Jüri buna layık görmüş, bu ödülü vermek istemiş. Ne diyebilirim ki? Hiçbir şey söylemeyeceğim.
‘En iyi kadın oyuncu’ ödülünü mü bekliyordun?
- Benim ödül beklentim yoktu. Hiçbir şey beklemediğim için adımı okudukları zaman sadece şaşırdım.
15 yaşında da bu ödülü almıştın. Beş yıl sonra yeniden ‘umut veren oyuncu’ seçilmek seni hayal kırıklığına mı uğrattı?
- Umut vermek güzel diyorum ben. Üzülmedim, bozulmadım.
“İlk iki ödülü annem için aldım, üçüncüyü verirlerse onu da abim için alacağım” dediniz...
- Geyik yaptım orada. “Üçüncüyü abim için alacağım” diye takıldım.
Peki Türkan Şoray’ın elinden ödül almak neler hissettirdi sana?
- Bir tek o özeldi benim için; Türkan Şoray’ın elinde ödül almak... İkimiz de heyecanlıydık. O da ödülü benim almama çok sevindi.
SESSİZLİĞİYLE OTORİTE KURUYOR
“Araf”ı ne zaman çektiniz, çekimleri ne kadar sürdü?
- 1,5 yıl önce çektik. Önce kış çekimlerini yaptık, o bir ay sürdü. Sonra bir süre ara verdik, ardından yaz çekimlerini yaptık. Toplam 1,5 ayda tamamladık filmi.
Yönetmen Yeşim Ustaoğlu’yla yollarınız nasıl kesişti?
- Bir gün telefon geldi, “Araf”tan bahsedip “Yeşim Ustaoğlu seninle görüşmek istiyor” dediler. Yeşim Abla zaten çalışmak istediğim yönetmenlerden biriydi. “Pandora’nın Kutusu”, “Bulutları Beklerken” ve “Güneşe Yolculuk” filmlerini izlemiştim. Çok sevindim çağırdığında...
Çekimlerde nasıldı peki Yeşim Hanım?
- Onunla çalışmak çok keyifli. Oyuncunun halinden anlayan biri. Belli çizgileri anlatıyor ve seni serbest bırakıyor, istediğini yapıyorsun, rahat rahat oynayabiliyorsun. Yeşim Abla, sessizliğiyle otorite kuruyor.
KÜRTAJIN YASAKLANMASI ÇOK MANTIKSIZ
Özcan Deniz’le oynamak nasıldı?
- Gayet normaldi... Nihal Yalçın’la oynarken çok heyecanlandım ben. Provalar sırasında birine “Nihal” diye seslendiler, bir baktım Nihal Yalçın! Çok mutlu oldum onunla oynayacağıma.
Rolüne nasıl hazırlandın?
- Senaryoyu iki-üç kez okudum, Zehra’nın ruhunu anlamaya çalıştım. Yeşim Ustaoğlu’yla hep irtibat halindeydik, sürekli toplantılar yaptık. Karakterin ruhunu anladıktan sonra “Bu kız böyle yürümeli, böyle yapmalı” gibi şeyler söyledim kendime. Çekimlerin başlamasına iki gün kala Karabük’e gittim, patates soyup, bulaşık yıkayarak role hazırlandım.
Çekimlerde zorlandığın anlar oldu mu?
- Oldu ama keyifli zorluklardı bunlar. Yapamadığım bir şey olmadı, elimden geleni yaptım.
Filmdeki kürtaj sahnesi büyük ses getirdi. Kısa süre önce kürtajın yasaklanmasıyla ilgili büyük tartışmalar vardı. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?
- Kürtajın yasaklanması bana çok mantıksız geliyor. Hiçbir kadın isteyerek kürtaj yaptırmaz. Kimse keyif için hamile kalmaz.
Peki genç bir kadın olarak, bir çözüm önerin var mı bu konuyla ilgili?
- Yurtdışında ilkokuldan itibaren cinsel eğitim veriliyor çocuklara. Bizde de olmalı bu...
MAHSUN ABİ’Yİ ÇOK SEVİYORUM
Oyunculuk eğitimi aldın mı?
- Yeditepe Üniversitesi’nin Tiyatro bölümünde okuyorum. Oyunculuğumu okulla desteklemek istiyorum, bu işte eğitimin önemine çok inanıyorum ama okula gidemiyorum maalesef. İşlerim nedeniyle vakit bulamıyorum.
“Hayat Devam Ediyor” dizisinde Şirin’i canlandırıyorsun. Dizinin kadrosunda önemli isimler var, onlar da oyunculuğuna katkı sağlıyorlardır mutlaka...
- Kesinlikle! Rozet Hubeş, Fikret Kuşkan, Şenay Gürler ve Arif Erkin, birlikte sahnelerimin olduğu isimler. Ve her biri ayrı bir okul benim için. Rollerine nasıl hazırlandıklarını, karakterleri nasıl yorumladıklarını izlemek bile benim gibi genç bir oyuncu için öylesine değerli ki...
Mahsun Kırmızıgül’le çalışmak öğretici mi?
- Evet... Mahsun Abi çok tatlı biri. Çok seviyorum onu. Tanıdığım en iyi insanlardan biri. Tüm oyuncularına karşı nazik, saygılı, içten, esprili, kibar. İşinde de çok iyi olduğunu yaşayarak gördüm. Mahsun Abi’yle ilgili olumsuz düşünceleri olan birinin, onunla oturup biraz sohbet ettiğinde fikirlerini tamamen değiştireceğine eminim.
KURALLARIM YOK AMA TEŞHİRCİLİĞE KARŞIYIM
Oyunculukta kuralın var mı?
- Kuralım yok ama teşhirciliğe de karşıyım. Benden öpüşme veya sevişme sahnesinde oynamam isteniyorsa, ilk başta bunu kimin istediğine; yönetmene, yapımcıya, diğer oyunculara bakarım. Yeşim Ustaoğlu’nun filminde sevişme sahnesinde oynadım...
Artık ödüllü bir oyuncusun. Bundan sonra gelecek projelere daha temkinli mi yaklaşacaksın, önceliklerin neler olacak?
- “Şu zamandan sonra daha dikkatli olmam lazım” diye bir şey yok. Ben zaten hep dikkatli olmaya çalışıyorum. Bir çizgim olsun, dönüp arkama baktığımda üzülmeyeceğim işler yapmak istiyorum.
Bugüne kadar yer aldığın projeler de hep ses getiren işlerdi. Kendini şanslı hissediyor musun?
- Hissediyorum. Ve hep böyle gitsin diye dua ediyorum.
ZEHRA VE ŞİRİN BİRBİRİNE BENZİYOR
“Hayat Devam Ediyor”un Şirin’i ile “Araf”ın Zehra’sı arasında benzerlikler var mı?
- Ortak noktaları, gitmek istemeleri. İkisi de hayatından memnun değil. Zehra, çalıştığı dinlenme tesisinde bir gelecek göremiyor kendine. Şirin de öyle. Yaşadığı hayat onu tatmin etmiyor...
ARTIK YALNIZ YAŞIYORUM
Ailenle birlikte mi yaşıyorsun?
- İki ay öncesine kadar birlikte yaşıyordum. Ama hem işim hem de eğitimim açısından daha iyi olacağını düşündüğümden, tabii bir de yeterince büyüdüğüm için artık yalnız yaşıyorum. Kendi faturalarımı ödemek, kendi bütçemi planlamak, yani bir ev yaşatmak... Bu da almam gereken ayrı bir eğitim diye düşünüyorum. Ciddi ve keyifli bir eğitim.