Güncelleme Tarihi:
Söz konusu Kenan Doğulu olunca hafızamdaki filmi her seferinde geriye sarıyorum. Onu canlı olarak ilk kez, yıllar önce Şaziye’de dinlemiştim. Tahmin edersiniz ki 18’ine yeni girmiş bir kız için çok vurucu ve ulaşılmaz bir andı.
Tabii yıllar geçti, ben büyüdüm, onu defalarca izledim ve her seferinde de ilk günkü kadar eğlendim. Ancak çekim için bir araya geldiğimizde büyüyen sadece ‘benim’ galiba diye düşündüm. Çünkü karşımda bir çocuk naifliğinde sürekli eğlenen ve içinden geldiği gibi davranabilen biri vardı.
İnsan merak ediyor tabii, hep böyle mi? “Ne bileyim” diyor, “Günlük hayatta da neşeli, eğlenceli, anlayışlı ve iyi niyetliyim”. Sahnedeki enerji ve eğlencenin nedenini anlamak zor olmuyor tabii. Peki ya o duygusal şarkılar nasıl çıkıyor? Bu şöhret kimi zaman tehlikeli de olamaz mı, insanın duygularını köreltmez mi? “Hayır” diyor “Duygular varsa oradadır, insanın içi değişmez ki... Sadece şartlar, şekilleri değiştirir. Özünden ve farkındalıktan pek uzaklaşmamak mümkünse daha iyidir. Şarkılarımı yaparken de her şey beni tetikler aslında. Olaylar, hayal kırıklıkları, sürprizler, güzellikler, dertler... Hatta belki bu koşturmaca içindeki geçen hayat bile diyorum.”
Bir Amerika’da bir Türkiye’de olduğunu düşününce ben bile yoruluyorum ama galiba ona böylesi daha iyi geliyor... “Hava burcu olduğum için belli bir yerde uzun süre kalamıyorum, bu yolculuklar beni aktif tutuyor.”
DANS ETMEK AYIPMIŞ GİBİ BİRBİRLERİNİ SÜZÜYORLAR
Yıllarca sahnede yüzlerce kişiyi eğlendirmekte usta olmuş birine İstanbul gece hayatı sorulmaz mı? Şaziye’de sahneye çıktığı günlerden bu yana İstanbul gece hayatında neler değişti? “Eskiden gece çıkan insanlar sadece eğlenmek için çıkarlardı sokağa. Şimdi millet bir yere birilerini görmeye gidiyor. Cool olmak diye bir moda var. Sanki dans etmek ayıpmış gibi millet birbirini süzüyor.” “Merak etmeyin sizi izlerken kimse cool kalamıyor” deyince gülüyor. “Ama ben kendim de eğlendiğim için böyle oluyor sanırım. Ben bu işe para kazanmak ya da ünlü olmak için başlamadım. Çocukluğumdan beri, oyuncağım da, sevgilim de müzik.”
BENİM TEK DERDİM ÜRETMEK
Bir müzisyen için hangisi daha tatmin edici peki? Birçok kişinin hakkında çok iyi müzik yaptığını düşünmesi mi yoksa kendisi sahnedeyken herkesin çılgınca eğleneceğini bilmek mi?
“Bence ikisi birden de olabilir ama onu yakalamak gerçekten zor. Mesela benim aklıma eğlence ve müzik deyince Frank Sinatra geliyor. Tatlı, esprili. Grease müzikalinin müzikleri, 90’lar, Black Eyed Peas, Gogol Bordello da beni kıpraştırıyor. Ayrıca izleyip de etkisinden kurtulamadığım konserler var. Roger Waters, Michael Jackson, Madonna konserleri gibi... Bir de ben gittiğim mekanlarda kendimi rahat hissetmek isterim. Ses düzeninin iyi olmasına çok önem veririm.”
O sırada önümde duran birbirinden havalı altı-yedi gitardan turuncu olanı seçiyor ve bir şeyler çalmaya başlıyor. Tabii herkes hayatından memnun. Ortam bayağı eğlenceli anlayacağınız. Artık çoğu şarkının birbirine benzediğini düşünecek olursak o kendini nereye koyuyor?
Ama sorunca anlıyorum ki o bu konumlandırma işinden pek de hoşlanmıyor. “Benim tek derdim yeni şeyler söylemek ve üretmek. Bu yüzden de projelere aşığım” diyor sadece.
İSTANBUL’DA GİTMEDİĞİM SEMT YOK
İstanbul’u hiç görmemiş birine anlatacaksınız. En sık kullanacağınız kelimeler ne olurdu?
- Özgün, hareketli, etkileyici, ilham verici, tarih kokulu.
En son hangi toplu taşıma aracına bindiniz?
- Vapur.
Hangi semtlerde oturdunuz?
- Bakırköy, Yeşilköy, Kuruçeşme, Kireçburnu, Ortaköy, Ihlamur, Beykoz.
İstanbul’da en sevdiğiniz semt?
- Galata.
İstanbul’da hiç gitmediğiniz bir semt var mı?
- Yoktur herhalde.
HEYECAN BİTERSE İNSAN BOŞA NEFES ALIR
Hayatında her şey iyi mi? Yani istediği her şeye sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? Aslında bu ışıltılı yaşamları olduğunu düşündüğümüz herkes için aklımızdan geçen bir sorudur. Ancak keskin bir “hayır” gecikmiyor. “Hiç öyle hastalıklı bir duruma girmedim ve umarım asla da girmem. Çünkü heyecan biterse insan boşa nefes alır.” O zaman hayaller devam ediyor. İstanbul’da “Şurada sahneye çıksam ne kadar da güzel olurdu” dediği yerler vardır mutlaka. “Aslında hayal ettiğim her yerde çaldım İstanbul’da. Şimdi sırada Ora Arenası’ndaki konserim var. Ora da bu tarihi mekanlar gibi olacak ileride.”
NOHUT PİLAV HASTASIYIM
İstanbul bir sevgili olsaydı onu elde etmek için neler yapardınız?
- Gerdanından, havasından değil, geleceğinden bahsederdim.
Sokaktan ne yemeyi seversiniz?
- Mısır ve nohut pilav hastasıyım, dürümcüler ve çorbacılar da uğrak yerlerim.
Yalnız kalmak istediğinizde nereye gidersiniz?
- Çocukluk mahalleme giderim bazen yalnız başıma. Düşünürüm, hatırlarım, yine düşünürüm.
Kitap, müzik alışverişini nereden yaparsınız?
- Ağırlıkla D&R’lardan alışveriş yapıyorum.
Evde en iyi yaptığınız yemek?
- Basri usulü KENdvich’ler.