Güncelleme Tarihi:
RUSSELL BRAND: HÜKÜMETİNİZİ VE YAPTIKLARINI İNCELEDİM
- Önemli bir filmde, önemli bir karakteri canlandırıyorsunuz. ınsanların sizi otomatik olarak ilk filmin kahramanı Dudley Moore’la kıyaslamasından korkmuyor musunuz? Yoksa “Eleştirilere arlıştım artık” mı diyorsunuz?
- Ben Arthur karakterini çok sevdim, hatta kendimi Arthur gibi gördüğümü söyleyebilirim. Onunla o kadar çok ortak yönümüz var ki... Biliyorum patavatsızım, çoğu zaman düşünmeden hareket ediyorum. ınsanları kırabiliyorum. Elimin ve dilimin ayarı yok. Spontane davranıyorum. Ama tıpkı Arthur gibi benim de kalbimde kötülük yok. Niyetim iyi. Bunu beni yakından tanıyanlar bilir, diğerlerinin ne düşündüğü de önemli değil açıkçası. Evet, eminim ki Dudley Moore ile kıyaslanacağım. Ama bundan korkmuyorum. Rolümü çok severek ve inanarak oynadım. Önemli olan bu...
Ya Arthur’un özel yaşamı? Arthur, kalbindeki kadını bulana kadar çok hızlı bir hayat yaşıyor. Sonra mucizevi bir şekilde duruluyor. Buna ne diyeceksiniz?
- Sen çok zekisin, ne demek istediğini anladım. Evet, Arthur’la benim özel yaşamım da çok benziyor. Demek insan aradığını bulunca duruluyormuş. Ben de Arthur gibiydim; bir orada bir burada. Ama Katy (Perry) ile evlendikten sonra uslandım. Ne istediğimi biliyorum. O günler geride kaldı.
ÜLKENİZİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUM
Peki siz kendinizi Dudley Moore ile kıyaslar mısınız?
- Dudley Moore, yıllar önce benim kahramanımdı. Onun gibi olmaya özenirdim. Tüm filmlerini ezbere bilirdim. Bu yüzden, kendimi onunla kıyaslamaya kalkarsam acımasız olurum. Yine de pek fena olduğum söylenemez. Bu arada projede beni asıl heyecanlandıran Helen Mirren oldu. Onun ismini duyar duymaz teklifi kabul ettim.
Helen Mirren ile aynı sette olmak nasıl bir deneyimdi?
- Helen, müthiş bir oyuncu, müthiş bir kadın ve müthiş bir dost. Onunla aynı sette olmak bir lütuf. Gerçekten harika biri. Ondan o kadar çok şey öğrendim ki... Üstelik çok seksi bir kadın. ınsana enerji veriyor. Aramızdaki sinerji anında doğdu, son hız devam ediyor. Eminim dostluğumuz devam edecek.
Seyahat etmeyi çok sevdiğinizi biliyorum. Türkiye’ye gittiniz mi hiç?
- Dersini çalışmışsın. O zaman ben sana sorayım; hükümeti ve çalışmalarını nasıl buluyorsun? Yaklaşan seçimlerle ilgili ne düşünüyorsun?
Nasıl yani?
- şaşırttım galiba... Ben Türkiye’yi yakından takip ediyorum. Birkaç yıl önce oraya gittim. İstanbul’u çok beğendim. Sonrasında ülkeni takip etmeye başladım. Hükümeti, yaptıklarını bile inceledim. Seçim sonuçlarınızı da gerçekten merak ediyorum.
HELEN MIRREN: ARTHUR’UN DONUNU ANI OLARAK SAKLADIM
Russell Brand’le beyazperdede müthiş bir ikili olmuşsunuz. Gördüğüm kadarıyla bu arkadaşlığı gerçek hayata da taşımışsınız. Nasıl doğdu bu arkadaşlık?
- Ben film endüstrisinin içindeyken, Russell hâlâ emekliyordu. Aramızda kuşak farkı var. Ama hiçbir zaman yaşımın insanı olmadım. Kendimi “artık olgunum” diyecek yaşta hissetmiyorum. Benim ruhum genç. Bu da yakın çevreme yansıyor. Russell ile ilk tanıştığımız anda birbirimizden müthiş bir elektrik aldık. Ona haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Aslında çok zeki ve yetenekli biri. “Arthur” da onun kendini ispatladığı bir film oldu. Komedi konusunda çok başarılı, ayrıca çok hazır cevap. Hızlı düşünüyor. Doğuştan komedyen. Bu özellikleri zaman içinde iyice anlaşılacak. Bence yolu açık.
Sanki onun korur gibisiniz...
- Aslında anaç bir kadın değilim. Ama Russell’ın aslında çok yumuşak, çok güzel bir kalbi olduğu bilinmiyor. Onun hak etmediği şekilde eleştirilmesini istemiyorum. Bu korumaksa, evet öyle yapıyorum.
HAYATA MACERACI BİR RUHLA BAKARIM
Başkalarının ne düşündüğü sizi etkiler mi?
- Hayatta sadece kendi hareketlerini ve kendi çizgini kontrol edebilirsin. Hatta zaman zaman hayat sana bu izni bile vermeyebilir. Dolayısıyla başkalarının senin için ne düşündüğü çok da önemli değil. Önemli olan senin kimsenin etkisi olmadan kendinden memnun kalıp kalmaman. Kendinle barışık olabilmen...
Bende maceracı bir ruhunuz varmış izlenimi yarattınız.
- Doğru gözlemlemişsin. Hayata çok maceracı bir ruhla bakarım. Ama bunu insanların gözünün içine soka soka yapmam. Mesela 20-30 yıl önce oynadığım filmlerde ya kız arkadaştım ya da sevgili... şimdi durum daha farklı. Sürekli değişim halindeyiz. Bu süreçte en güzeli kendin gibi olabilmek.
Sanırım Russell Brand, bu derinliğiniz ve doğallığınız yüzünden sizden öğreneceği çok şeyi olduğunu söylüyor?
- Russell çok eğlenceli biri. Onu seviyor ve işine olan bağlılığına saygı duyuyorum. Bu arada, filmde Arthur’un giydiği renkli donlardan birini hatıra olarak sakladım.
Hangi rengi, sorabilir miyim?
- Sarı olanı. Favori rengim.
GRETA GERWIG: RUSSELL’IN ENERJİSİNE YETİŞMEK İMKANSIZ
Genç oyuncu Greta Gerwig, “Arthur” filminde, şımarık ve zengin adamı tavlayan idealist tur rehberini oynuyor. Böyle bir ekipte bulunmaktan gurur duyduğunu söyleyen Gerwig, Helen Mirren için “Müthiş biri” diyor, Russel Brand’i ise hiperaktif buluyor: “Onu cidden çok beğeniyorum. Ama Russell’ın enerjisine yetişmek mümkün değil. Öyle olmak çok yorucudur herhalde!”