Arkeolojiden müziğe
Güncelleme Tarihi:
Radyo Boğaziçi’nin 11. Müzik Ödülleri’nde “En İyi Çıkış” ve “En İyi Alternatif Müzik Sanatçısı” dallarında aday olan Miya’nın 1 yıl önce piyasaya çıkan “Uzaklaşmalıyım” albümü yıllar boyu dinlenecek cinsten. Arkeoloji, grafik tasarımı okuyup ardından oyunculuk yapan ancak mutluluğu müzikte bulan Miya ile hep “iyiye doğru gitmemek” elde değil.
Zaman ve mekan önemli değil. Sahilde ayaklarınızı uzatıp hayallere dalarken, koltuğunuza gömülmüş her şeyden uzaklaşmaya çalışırken ya da sadece biraz kendinizi zamana bırakmak ve her şeyin iyiye gideceğini düşünmek isterken rahatlıkla dinleyebileceğiniz bir albüm “Uzaklaşmalıyım”. Bu yüzden de bir yıl önce piyasaya çıkmış olmasına rağmen “zamansız” bir albüm olarak rahatlıkla adlandırabiliriz.
Miya’nın anlamı “Hep iyiye, güzele giden” demek. Kendine seçtiği isim gibi hep iyiyi, güzeli arayan, kendini zorlayacak ama bundan zevk alacak kadar mükemmeliyetçi biri Miya. Hayatı boyunca içli dışlı olduğu, üniversite dönemlerinde çimenlerde, kumsalda, öğrenci evlerinde devam eden müziğini Özkan Uğur’un itelemesiyle 2013 yılının Nisan ayında “Uzaklaşmalıyım” adıyla albümleştirdi. Albümdeki tüm söz ve besteler Miya’ya ait. Albümün tam Gezi olaylarına denk gelmesi tanıtım ve klip çalışmalarını ertelese de dinleyenlerin tam not verip kulaktan kulağa yayması sayesinde tanıtıma pek de gerek kalmadı. İlginç bir şekilde “Sosyal medyadan reklam yapmak ayıp olurdu. Zaten o sırada ağaçlara sarılmış vaziyetteydik. Albümü falan unuttuk” diyor Miy. Albümdeki Üç Maymun, Dünya, Kovboy parçaları sanki olaylar yaşandıktan sonra yazılmış gibi.
HAYALİM DEĞİLDİ AMA KATKISI OLDU
Albüm, ayağınının tozuyla 22 müzik yazarı tarafından değerlendirilerek oluşturulan “Müzik Yazarlarının Seçkisiyle 2013’ün En iyileri” albümüne de “Büyüme” adlı şarkısıyla girmeyi başardı. Bunları başaran Miya’nın eğer konservatuvar okuduğunu düşünüyorsanız feci halde yanılıyorsunuz. Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu Miya, içindeki resim, müzik aşkına rağmen üniversite tercihlerine eklediği
Arkeoloji bölümündeki eğitiminin kendisine kattıklarını anlatıyor:“Çok hayalim olan bir meslek değildi ama her eğitim insana bir şey katıyor. Geçmişe daha iyi bakmanı sağlıyor. O günlerde kazılara giderdik. Güneşe kalmamak için dağın tepelerindeki kazılara sabahın köründe gider, elimizdeki fırçalarla santim santim toprakta ilerlemeye çalışırdık. ‘Arkeoloji okuyorum’ dediğimde ‘Mezar kazıcısı mısın?’ ya da ‘İndiana Jones gibi mi?’ diye sorarlardı. Çok fazla ‘Ben bu işi yapmak istiyorum’ diyebilseydim o işe devam ederdim sanırım ama ilgim hep müzikten yanaydı.”