Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2003 01:53
Dedesi Çapamarka'nın kurucusu Bedii Çapa, babası ünlü sanayici Vecdi Çapa, annesi Maçka Sanat Galerisi'nin sahibi Rabia Çapa, dayısı ise ünlü armatör Kahraman Sadıkoğlu. Ama bunların hiçbir önemi yok.
O, bir gün terasta otururken bir sümüklüböcek gördü ve şöyle düşündü: ‘Bu hayatta önemli olan annenizin babanız kim olduğu, ne kadar para kazandığınız değildir. Önemli olan sümüklüböcek gibi ardınızda pırıltılı bir iz bırakıp bırakmadığınızdır.’ Didem Çapa (40) 3. Boyut Proje Üretim ve İletişim Merkezi’nin kuruluş hikayesini böyle anlatıyor. Biz onu ilk ‘Nişantaşı Yılbaşı Festivali’ni yapan kadın’ olarak tanıdık. Şişli Belediyesi'yle birlikte yaptığı organizasyonda her şey kusursuzdu. Ardından Nişantaşı Bahar Festivali geldi. Yıl içinde ‘Safiye Ayla ve Zeki Müren Anısına Ses Yarışması’, Anıtkabir ‘Kültür İnsanı
Atatürk’ Fotoğraf Sergisi gibi başarılı projelere imza attı. 2004 Nişantaşı Yılbaşı Festivali'nin öncesinde onunla röportaj yaptık.
Bu işlere nasıl başladınız?
- Babam çok ünlü bir sanayiciydi. Ama herkes onu
Beşiktaş'ın ünlü sağ açığı Vecdi Çapa olarak hatırlar. Bana ticareti o öğretti. 14 yaşındaydım. Bir gün babamla tartıştık. Kızınca haftalığımı keserdi. Yine kesti. Ama ben bu sefer haklı olduğuma inanıyorum. Poster yapıp satmaya başladım. Ticari hayatım başlamıştı. Çek defterim bile vardı. Bir gün çek defterimde bir borcu unutmuşum. Babama gitmişler, ödemiş. Akşam, çek defterimi tutup ortadan ikiye böldü. Hayatımda bir daha hiçbir çekin tarihini unutmadım. Ama aslında bu işlere nasıl başladığımla bunların ilgisi yok. Baştan alalım.
Peki, baştan alalım.
- Bir gün terasta otururken bir sümüklüböcek gördüm. Güneşin altında ilerledikçe arkasında bıraktığı ıslak iz kuruyunca pırıltılı bir ize dönüşüyordu. Düşündüm ki insan ardında pırıltılı bir iz bırakarak yaşamalı. Yoksa ne iş yaptığınızın, annenizin, babanızın kim olduğunun, kaç para kazandığınızın hiçbir önemi yok. Bu anlattığım olay bundan yaklaşık üç yıl evvel oldu. O tarihten itibaren arkamda iz bırakacak işler yapmaya çalışıyorum. Eğitime, sanata ve kültüre önem veren projeler yaparak kendimi var ediyorum.
Herkes bilir sokaklar güvenilir değildir. Ama siz buna rağmen kalkıp Nişantaşı sokaklarını sanat eserleriyle süslüyorsunuz. Amacınız nedir?- Amacım toplumdaki negatifliği yok etmek. Mutsuz bir toplum olduk. Şehrimiz sanat eserleriyle süslü değil. Yurtdışında her köşe başında bir meydan, her meydanda bir heykel var. İstanbul'da insana kendini iyi hissettirecek bir altyapı yok. Belli dönemlerde insanları heyecanlandıran ortamlar yaratarak, zaman içerisinde kentin kendi heykellerini, kendi sanat eserlerini yaratmasını sağlayacağız.
2003 Nişantaşı Yılbaşı Festivali için sokaklara koyduğunuz ağaçların ertesi gün paramparça olma ihtimalini göze almış mıydınız?
Almıştık tabii. İlk gün sokak çocukları ağaçların süslerini koparıyordu. Ertesi gün onları topladım. 'Niye çalıyorsunuz, bunlar sizin sokaklarınız, bu ağaçları bozarsanız sizin sokaklarınız çirkin olacak' dedim. Sonra birlikte bir ağaç yaptık. Daha sonra hepsi sokaklardaki ağaçları sonuna kadar korudular. Bu uğurda çok canımızın sıkıldığı bir gerçek. Sanatçılarımız da sponsorlarımız da çok üzüldü. Ama göze almak gerekiyordu.
Geçen sene Nişantaşı sokaklarında düzenlenen yılbaşı partisi hálá konuşuluyor. Gecede en ufak bir sorun bile yaşanmaması herkesi çok şaşırtmıştı. İşin sırrı nedir?- Bugüne kadar dünyanın bir sürü kentinde yılbaşı kutlaması gördüm. Tokyo, Londra, Paris. Hep İstanbul'da da benzer bir şeyler yaratmayı düşledim. Biz Nişantaşı'nda daha iyisini yaptık. Bu sene daha da iyi olacak. Yurtdışında benzer organizasyonlar belediyeler tarafından belli bir bütçeyle hazırlanıyor. Bizde bir sürü insanın emeği var. Taşkınlık yapmak isteyenler çoğunluğun içinde eriyor. Üstelik insanlar hiç polis görmedi, hiç bariyer kullanılmadı. Bu sene de bütün güvenlik sivil olacak.
Türkiye'de bu işlere kafa yorarlar ama uygulamaya gelince yan çizerler. Ben devletle uğraşamam, izin alamam, kimse sponsor olmaz derler. İş gerçekten düşünüldüğü kadar zor mu? - Düşünüldüğünden daha zor. Genel izinler var, mekanlar için alınması gereken izinler var. Sizde öyle bir yürek, bütün bunları kaldıracak sağlam bir mide ve sağlam bir hayal gücü yoksa bu projeleri yapmanızın imkanı yok. Hiçbir proje son dakikaya kadar tamamlanmıyor. Topkapı Sarayı etkinliği ana sponsoru belirsiz bir projeydi. Ben 15 milyar lirayı kendim ödedim. Kár amaçlı davranırsanız bu işleri yapmak mümkün olmuyor. Türkiye'de insanlar egolarını çok önde koşturuyor. Ben yaptım, benim firmam, benim etkinliğim. Oysa ki benim egom ayaklar altındadır.
YILBAŞI FESTİVALİ İÇİN 40 TASARIMCIDAN 40 AĞAÇBu yılı teknoloji yılı ilan ettik. Şişli Belediyesi ile ortaklaşa düzenlediğimiz 2004 Nişantaşı Yılbaşı Festivali World Card, Beck's ve 3M Scotchprint Graphics sponsorluğunda gerçekleşecek. Nişantaşı sokaklarında sergilenmek üzere Mahmut Anlar, Şirin İskit, Ayla Tuncer, Aziz Sarıyer, Derin Sarıyer, Atilla Kuzu, Kesibe Karaosmanoğlu, Ümit Ünal, Hakan Yıldırım, Bahar Korçan, Arzu Kaprol, Yaz Bükey, Hatice Gökçe gibi 40 tasarımcı 40 ağaç tasarladı. Ayrıca 200 ağaç süslenerek aydınlatılacak, ara sokaklar da ışıl ışıl olacak. Festivalin başlangıç tarihi 20 Aralık. Aynı gün Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün konuşmasından sonra 6 modacı (Arzu Kaprol, Ümit Ünal, Bahar Korçan, Evrim Timur, Hakan Yıldırım, Yazbukey) 3M Scotclite reflektif malzemeleriyle tasarladıkları geleceğin kıyafetlerini sunacaklar. 31 Aralık'ta sokakta parti var. Abdi İpekçi'nin Valikonağı ile kesiştiği noktaya, Abdi İpekçi'nin sonuna ve Atiye Sokak’a birer sahne kurulacak. Mağazalar açık olacak. Müzik eşliğinde lazer gösterileri, yiyecek ve içecek sunumları, çeşitli animasyonlar yapılacak. Abdi İpekçi ve Atiye Sokak Türkiye'de ilk kez Lytec neon ışıklarla aydınlatılacak.