Güncelleme Tarihi:
Evet, mevsimlerin değiştiğini, yeni bir mevsimin geldiğini takvimden, doğadan, havalardan anlıyoruz ama herkesin bir de kişisel mevsimleri oluyor. İstanbul’da bahara erdiğimizi Film Festivali hatırlatır bana mesela. Sonbaharın geldiğini okullar kapanınca rahatlayan trafiğin yeniden kitlenmesiyle idrak edersiniz. Üç yıldır yazın geldiğini de Hürriyet Hakkımızdır Treni yollara düşünce anlıyorum.
Raylar üzerinde tüm Türkiye’yi dolaşan bu tren, benim mihenk taşım artık. Yakalayabildiğim duraklarda trene atlamak, her sabah başka bir şehirde uyanmak, her gün yeni insanlar, adetler tanıyıp yeni meselelerden haberdar olmak bu ülkeyi gerçekten anlamamı sağlıyor.
Şimdi Erzincan’dayım, siz bu yazıyı okurken Sivas’ta olacağım.
Her yıl insan hakları için yola çıkan trenin bu yılki teması, ‘Türkiye Ne İstiyor?’... Tren insanları bir ay boyunca 25 şehire gidecek, halka bu soruyu soracak.
‘Tabii Aile İçi Şiddete Son’ kampanyası da devam ediyor, her durakta eğitimler veriliyor. Şimdiye kadar kadınlara, güvenlik güçlerine, öğretmenlere verilmişti; bu yıl amaç muhtarlara ulaşmak.
Boşa kürek çekmek değil, gözle görülür sonuçlar alınıyor. İşte bir örnek: Trenin üç yıldır uğradığı Kayseri’de, eşinden şiddet gördüğünü söyleyerek devlet kurumlarına başvuran kadınların sayısında ciddi bir artış sağlandı. Vali Mevlüt Bilici, Hürriyet Treni gelmeye başladıktan sonra sayının yükseldiğini söyledi.
Erzincan’daki muhtarlara da eğitim verildi, kampanya tanıtıldı, şiddete maruz kaldığını gördükleri insanlara nasıl yardım edebileceklerinin yolları anlatıldı.
HİÇ KADIN MUHTAR YOK
Bir sınıfa dönüşen vagondaki masanın çevresinde yaklaşık 20 kadar muhtar var. Bazıları çok genç, otuzlu yaşlarının başında. Çoğu belli ki yılların muhtarı. Tüm Türkiye’deki kadın muhtarların oranı yüzde 2, dolayısıyla aralarında tek bir kadın yok. Zaten Erzincan’dan kadın milletvekili adayı da yok.
Eğitimleri, kampanyanın koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu veriyor. O eğitim için hazırlanırken, muhtarlar yavaş yavaş masanın çevresinde toplanmaya başlıyor. Sessizce aralarına karışıyorum...
Burada küçük bir ara...
Bundan yıllar evvel şirketler adına anket yapan bir şirkette çalışan arkadaşım vardı; o anlatmıştı. Bir zeytinyağı firması için pazar araştırması yapıyorlar. Kadınların mutfakta hangi yağları tercih ettiklerini anlamaya çalışıyorlar. Görevliler kapıyı çalıyor, evin hanımına bazı sorular soruyor.
- Yemeklerinizde hangi yağları kullanıyorsunuz?
Zeytinyağı ve ayçiçek yağı.
- Peki ya margarin?
Asla sokmam, sağlığa zararlı. Biz en çok zeytinyağı kullanıyoruz.
- Peki mutfağa bir bakabilir miyiz?
Dolaplar açılıyor, raflarda kalıp kalıp margarine rastlanıyor.
Böyleyiz işte; ömür boyu, öğretmenin gözüne girmeye çalışan çalışkan öğrenciler olarak kalıyoruz. Doğru olanı biliriz ama yapmayız. Soran olursa aferinli pekiyi almak için gerekirse yalan söyleriz. Göze gireceğiz ya.
Arayı kapatalım.