Güncelleme Tarihi:
“Canım barışırsınız”
İlk ayrılık aşamasında kız arkadaş teselli ekibinden çıkan ezber cümle. Aslında olayın ciddiyetini anlamak için söyleniyor. Bu lafa inatla karşı çıkıyor, “Asla! İki dünya bir araya gelse hayatta olmaz” gibi beylik cevaplar veriyorsa, sonraki aşamaya geçmek daha kolay oluyor tabii. İlk yapmanız gereken barışacaklarına dair umut vermek. Önemsemeyin, umursamayın, durumunun ciddi olduğunu ona yansıtmayın.
“Onun aramasını bekle”
Adam ayrılık kararını olgunca karşıladı ve bizim kıza dönmedi, diyelim. Bu noktada artık papağan gibi ‘barışırsınız’ları tekrar etmeye gerek yok. O da gerçeğin farkında; bir adım atmazsa adam hareket etmeyecek. Bu noktada gerçekleri suratına çarpmayın, kız acıdan kalp krizi geçirebilir. Verilecek telkinler basit: “Tatlım, o da senden haber bekliyor şimdi. Aramasını beklememelisin, zaten pişmanlıktan kuruyacak” gibi cümlerle aramamasını sağlayın.
“Bırak, o onun terbiyesizliği”
Bizim kız çaktırmadan onu aradı diyelim ya da adam aradı muhakkak kavga edeceklerdir. Ayrılık sonrası ilk aramada genelde “Oyy, ben sevginsiz öldüm” gibi cümleler kurulmaz, “Sen bana bunu bunu yaptın!” gibi bir sürü tutulan çetelenin hesabı sorulur. Arada ağızdan hakaretler kaçar, kırıcı sözlere ve haksız yargılamalara kadar gider iş. Arkadaşımız anında bu olayı bize sinirle anlatmaya başlar. Burada çok dikkat edilmesi gereken bir husus var. O sinirle anlattığı şeylere siz de aynı şiddetle cevap verirseniz, arkadaşınızın kelimeleri anında değişmeye başlar. Bir anda “Ama bunu o anlamda demedi bence. Şimdi ben ona küfredince tabii altta kalamadı” diye size onu savunmaya başlar.
Ayrılma nedenleri sizle alakası bile yokken kızımız kendi küçücük dünyasında olayı, siz ve sevgilisi olarak görür. Kendini ikna edebilmek için ilk önce sizi ikna etmesi gerektiğini düşünür. İşte, en sık hataya düştüğüm nokta burası!
Adam hakkında öyle bir konuşuyorum ki sanki Yahudi katliamını başlatan oydu. Kız bana onu savunmaya çalıştıkça ben daha da ileri gidiyorum. Sonra onlar barışıyor, olan bana oluyor. Burada yapılması gereken tek şey, anlattığı her şeye, “Onun terbiyesizliği. Bunu demeseydi iyiydi tabii” gibi politik cevaplar vermek.
“Arkadaşını bana ayarlasana”
O ayrılık sonra kıçı başı dağıtma durumu var ya, aman o durumda başka bir arkadaşınız devreye girmesin. Sonra ne Manukyan’lığınız kalıyor ne de çocuğu onunla zar zor baş göz ettiğiniz. Bırakın tanımadıklarınızla ne yaparsa yapsın ama mümkünse gözünüzün önünde değil. Hayır, sonra kız kendini aklıyor ve bir bakmışsınız siz onlar sevişirken nöbetçilik yapmış kişi olmuşsunuz.
“Artık akıllanmıştır”
İki üç telefon kavgası ve eşyaları değiş tokuş süreci sonrası bir araya gelir gibi oldular, karşılıklı barışma sinyalleri gönderdiler diyelim. Asla ama asla “Süründür onu!” gibisinden cümleler kullanmayın! Onu süründürmeyeceği gibi o sümüklü herifi bir anda ‘arkadaşlarının istemediği erkek’ çekiciliğinde görmeye başlayacak.
Burada yapılan en büyük hata şu: Sırf kız sevgilisiyle barışmaya meyilli diye arkadaşı kıza afralar tafralar yapıyor, üstüne küsmeye kalkıyor. Bunu yapan kadınların bilinçaltına sızmak, “Sen kız arkadaşsın, kızın metresi değilsin” diye sallamak istiyorum müsaadenizle.
Her barışmaya giden yolda “Hadi bakalım, olacak bu iş” diye gülümseyerek başka konular açmaya bakın. Siz bile bıkmışsınızdır zaten, sanki dünyada ayrılan bir tek oymuş gibi davranmasından.
“Siz birbiriniz için vardınız”
Sonunda onlar barıştı, siz de eski çiftin yanında duran arkadaş pozisyonunuza geri döndünüz. İçiniz rahat, kimse hakkında kötü bir şey demediniz. İleride ne olacağı belli olmaz, barışma sonrası ayrılık zamanına dair yorum yapmamaya gayret edin. Siz yine kendi arkadaşlarınız arasında onların dedikodusunu yapmaya devam edersiniz canım, orası ayrı. Arkadaşlık vazifenizi en iyi derecede yaptığınız için vicdanınız rahat, mışıl mışıl uyuyabilirsiniz.