Arka sokaklardan tahtakurulu tiyatrolardan ilham alıyor

Güncelleme Tarihi:

Arka sokaklardan tahtakurulu tiyatrolardan ilham alıyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2004 02:01

John Galliano bundan sadece on sene önce kendi adıyla sattığı kıyafetleri Paris'in Bastille bölgesindeki bir stüdyoda tasarlıyor ve orada yaşıyordu. Bugün ise ‘‘Hayatındaki tek kadın Juck Russell cinsi köpeği Cheyenne’’ Dior modaevi tarafından özel olarak tasarlanmış kürk montlarla geziyor.

On sene önce konserve bezelye, kırmızı şarap, espresso ile gün geçirirdi. Bugün, o günkü beslenme biçimi için ‘‘Hepsi yanlış’’ diyor.

BESLENME ÇİZELGESİ BEJ, GRİ VE SİYAH

Kişisel antrenör ve doktorların kontrolündeki Galliano'nun günlük programında her sabah spor merkezine kadar yapılan 4.5 kilometrelik koşu, sayısız mekik ve şnav ve dikkatle hazırlanan bir diyet var: ‘‘Bej, gri ve siyah renklerden oluşan bir beslenme çizelgem var. Her renk yeni koleksiyon hazırladığım dönemde artan stresimi temsil ediyor ve ona göre besleniyorum. Siyah en stresli dönem.’’

Galliano deliler gibi koşturma arasında senede dört hazır giyim, iki haute couture koleksiyonu hazırlıyor. Bunların yanında çocuk koleksiyonu, aksesuvarlar, iç çamaşırlar ve sanki ekibin hayatını biraz daha zorlaştırmak amaçlı düşünülmüş, erkeklere etekler giydiren yeni erkek koleksiyonu var. Markanın tüm iletişim ve pazarlama koordinasyonu da onun yönetiminde. Fotoğraf çekimlerinde artık yakın dostu olan ve bu seneki Pirelli takvimiyle başarısı tescillenen Nick Knight'la çalışıyor. Galliano, sadece tasarlamıyor. Artık koleksiyonların basına sunulması, reklam kampanyaları ve vitrin düzenlemeleri koordinasyonuyla da ilgileniyor.

Dior tasarım ekibi her yıl en az iki araştırma ve ‘‘esinlenme’’ gezisine çıkıyor. Dans konulu koleksiyonun hazırlanmasından önce Hindistan'a uzun bir gezi yapmışlar, podyumda Çin akrobatlarının şov yaptığı defile öncesi hatırı sayılır bir süreyi Çin'de geçirmişler. Ocak sonunda Paris'teki haute couture defilesinde Mısır firavunlarını ve tanrılarını podyumda reenkarnasyona uğratan tasarımcı, koleksiyonun yarısını Mısır'dayken yaptığı balon seyahatinde oluşturmuş bile. ‘‘Gittiğimiz yerlerde hislerimizle yönleniyoruz. Tahtakurularının cirit attığı eski tiyatro salonlarına, arka sokaklara, evlere, partilere, müzelere, kısacası girebileceğimiz her yere gidiyoruz. Rusya'da Avrupalı hiçbir tasarımcının görmediği müze koleksiyonları gördük. Rehberlerimize bizi gerçek hayatın içine sokmalarını söylüyoruz. Gördüklerimiz bazen muhteşem, bazen de son derece ürkütücü olabiliyor’’ diyerek gezilerini bir çırpıda anlatırken bir yandan da seyahatlerde çektiği fotoğrafları gösteriyor: Kırmızı kaftanlara bürünmüş bir din adamı, ayakları pembeye boyalı bir fil detayı, bir düğüne giden bir grup dişsiz yaşlı köylü kadın, işlemeli bir kıyafetle dans eden sekiz yaşındaki sokak dansçısı...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!