Güncelleme Tarihi:
? Tanıştığınız ilk anı hatırlıyor musunuz?
Jeffi Medina: Anlamadım, ne dedin?
Yavuz Turgul: Bizimle biraz yüksek sesle ve anlaşılır bir şekilde konuş lütfen. Çünkü ikimizin de aynı kulağı, aynı anda duymamaya başladı.
? Hangi kulak?
Y.T: Sağ kulakla ilgili sorunlar yaşıyoruz.
J.M: O yüzden birbirimize sol kulaklarımızı çeviriyoruz.
? Tanıştıktan beş dakika sonra birbiriniz hakkında ne düşünmüştünüz?
Y.T: Ben Man Ajans’a 1980 yılında girdim. Jeffi o zaman Man Ajans’ın iş yaptırdığı yapım şirketinin başındaydı. Onun için yan yana değildik. Ama tanıştığım ilk an giyim tarzı çok hoşuma gitmişti. Gözlüklerini çok beğenmiştim. Oda oda dolaşırdı şirket içinde. Jeffi’nin kavgaları çok meşhurdu. Özellikle metin yazarlarıyla olanlar... Hiç olmayacak, abuk sabuk şeyler isteyebiliyorlardı. Neden kamera şuradan girip buradan geçmiyor filan... Kardeşim, diye lafa başlardı Jeffi... Kızara kızara sinirlenirdi. Onlara bu işin neden olmayacağını anlatırken delirirdi.
J.M: Ben Yavuz’u ilk Şener Şen’den duydum. Yıl 1979. Bana, “Arzu Film’de çok yakın bir dostum var, sizin sektöre geçmeyi çok istiyor” dedi. Patronla bir randevu ayarladık. Bizim ajansa öyle geldi ve hemen el sıkıştılar. İlk defa biri anlıyordu beni. Halbuki ben Yeşilçam’dan gelenlerden hiç haz etmeyeceğimi düşünürdüm.
Gençliğin de etkisiyle reklam sektörünü her şeyin üstünde tutardım, küçük dağları reklamcılar yaratıyor zannederdik...
? Bir başka ajansın genel müdürü ve yaratıcı yönetmeniyken ayrılma ve birlikte bir ajans kurma kararını nasıl verdiniz?
J.M: Bir dakika bu noktaya bir açıklık getirelim. Biz ayrılmadık, kovulduk.
Y.T: Jeffi sen geçen bir yerde daha böyle söyledin ama ben kovulmadım, sen kovuldun. Eli Acıman bana, “Sen istersen gitmeyebilirsin” demişti. Ama öyle bir kal dedi ki, tuvalet temizlettirecek belli.
? Eli Acıman’ı neden bu kadar kızdırmıştınız?
J.M: 1993 yılıydı. Biz son üç yılda idareyi fena halde ele geçirmiştik. Ve Acıman’ın oyuncağını elinden almıştık. O da bir vesileyle oyuncağını tekrar ele geçirmek istedi, 73 yaşında. Olabilir, oyuncak onundu. Bu yüzden kovulduk, açıkçası bizim de işimize geldi.
? Neredeyse 20 yıl olacak, hiç pişman oldunuz mu?
Y.T: Olmaz olur muyuz canım, kaç kere... Çok kavga ettik biz.
J.M: Valla ben hiç pişman olmadım. Evet, çok kavga ettik. Bizim aslında bu kadar uzun süre gitmesinin ve hâlâ gidiyor olmasının çok önemli bir sırrı var. Biz hiç birbirimize benzemeyiz. Benim ak dediğime o kara der. Aramızda müthiş bir yin yang ilişkisi vardır. Bizimki zıt kutupların birbirini çekmesi meselesi. Çünkü Jeffi’nin bu hayatta önemsediği şeylerle ben hiçbir zaman ilgilenmedim. Benim ilgilenmek istediğim ve önemsediğim şeyleri de Jeffi hiç takmadı. Mesela o, şu duvarın rengi hakkında üç buçuk saat konuşabilir. Ben, iki cümle bile kuramam. Zaten ikimiz de eğer duvarın rengi konusunda çok fikir sahibiysek olmazdı bu iş, yürümezdi.
? Yavuz Bey reklamcılığı niye bıraktınız?
Y.T:
Müşteriyle uyumsuzluğumdan kaynaklanan bir şey bu. Kreatif konularda Jeffi ile birbirimizi tutar, hak verirdik.
? Para pul meselesi?
Y.T: İkimiz de umursamayız ama Jeffi yönetimdeki parayı
nasıl kullanacağını bilir. Ben şirketi iki dakikada iflas ettiririm. O kadar dıgılım!
? 2004 yılından beri reklamcılık yapmıyorsunuz... Hiç mi suya sabuna dokunmuyorsunuz?
Y.T: Hiç, asla! Ama ben buraya iyi bir adam bıraktım, oğlumu... O çok iyi yetişmiş biri: Kurtcebe Turgul. Bence bu işi benden daha iyi yapıyor.
? Reklamcılığı hiç özlemiyor musunuz? Oturup televizyonda reklam izlerken falan dilinizin ucuna bir şey gelmiyor mu?
Y.T: Valla reklamcılığın son halini izlediğim zaman iyi ki buralardan çekip gitmişim diyorum. Reklamcılığın çok şey yitirdiğini düşünüyorum ve hiç beğenmiyorum.
? Ajansın en önemli
felsefesi ‘Sıradanlığın Düşmanı Ol’... Peki siz ne kadar sıra
dışı adamlarsınız?
J.M: Bence sıra dışı adamlarız da ne kadar onu bilemeyeceğim.
Y.T: Ben hemen bir parantez açmak istiyorum: Sıra dışı işler yapmak için sıra dışı adam olmak gerekmiyor... Biz hiç sıra dışı insanlar değiliz. Gördüğün gibi ben bir pantolon bir kazak, Jeffi’de pantolon, gömlek, ceket giymiş.
? Evet, kendini marjinal kılıklara sokan ajans patronlarından değilsiniz...
Y.T: Onun ne kadar gösterişe yönelik, göz boyamaya yönelik bir şey olduğunu biz çoktan keşfettik. Ve zaten ruhumuz buralara hiç yatkın değildi. Eskiden art direktörlerin ödül törenlerine giderdim. Ne kadar mütevazı art direktör varsa ödül alırdı, ne
kadar marjinal at kuyruğu, küpeler, yüzüklerle uçuşan çocuklar varsa onlar hiçbir
zaman, hiçbir şey olamazlardı.
İşin görsel yanını parlatmakla meşgul oldukları için çok
önemli detayları atlarlardı
çünkü. Halbuki bu iş beyinde başlar, beyinde biter.
Yin yang nedir
Yin Yang felsefesinin özü, ‘Her şey kendi zıddını taşır’a dayanır. Gece-gündüz, yaşam-ölüm gibi. Yin, negatif enerjiyi karanlığı, ölümü simgelerken Yang, aydınlığı yaşamı simgeler. Bu zıt enerjiler birbirini tamamlar. Biri olmadan diğeri olmaz.
SİNEMADA BİRLİKTE OLMAK İÇİN GEÇ KALDIK ŞİMDİ TELAFİ ETMEYE ÇALIŞIYORUZ
Medina Turgul DDB, kardeş şirketleri ve toplamda 240 çalışanıyla iki yıldır Kasımpaşa’da Tuzambarı’nda ikamet ediyor. Burası gerçek bir tuz ambarıyken altı ay gibi kısa bir sürede Jeffi Medina tarafından restore ettirildi. Yavuz Turgul “Tuzambarı’nda tek pay Jeffi’nin. Böyle bir mekanı İstanbul’a kazandırmak bile Jeffi’yi ölümsüz yapacak” diyor.
? ‘Av Mevsimi’nde eş yapımcıydınız. Nasıl bir yapımcıydınız?
J.M: Yavuz film konusunda benim söylediğime kulak kabartır. Söylediğimi kabul etmese de mutlaka bir katkı sağlamaya çalışacağımı bilir.
? Peki önceki filmlerinizde neden Jeffi Bey’i işin içine katmadınız?
Y.T: Reklamcılık o kadar insanı yok etmeye yönelik bir iştir ki, insan kendine nefeslenme alanları yaratır. Bu nedenden dolayı ben kapağı dışarıya atmayı düşünüyordum bir tek, Jeffi falan umrumda değildi açıkçası.
? J.M: Ben de çıksaydım o zaman ajans çok zor durumda kalırdı.
Y.T: Aslında tabii bu benim biraz densizliğim ve anlayışsızlığımla ilgili bir şey.
? Biraz da bencilce galiba?
Y.T: Evet, orada biraz bencillik de var. Benim yanlış davranışım Jeffi’yi dışarıda tuttu. Biraz geç oldu ama şimdi telafi etmeye gayret ediyorum. Hem Jeffi’nin artık bunlara daha fazla zaman ayıracak lüksü var. Çok isterim devam etmesini. Gusto sahibi olmak akademi okumakla olmaz, bu Tanrı vergisi bir şey. Bu anlamda Tanrı’nın eli burada Jeffi’ye değmiştir. Jeffi bir işe kalite getirir. Zaten ikimiz de hayat boyunca mahcup düşmemenin, yaptığımız işten utanmamanın peşinde koştuk.
? Jeffi Bey, sizin ağzınızda nasıl bir tat bıraktı ‘Av Mevsimi’nde yapımcı olmak?
J.M: İşin içinde taraf olmak ve böyle bir egzersizin bir parçası olmak, hatta kendini işin sahibi hissetmek güzel bir şey. Yavuz’un, ‘Fahriye Abla’ dışında yaptığı tüm filmlere bir şekilde bulaştım aslında. Montajına, sesine, miksajına, orasına, burasına... O istememesine rağmen çaktırmadan kestim, biçtim. Filmcilik budur.
BİRBİRİMİZE PSİKİYATR GÖZÜYLE BAKIYORUZ
? İlişkiniz yüzlerce sınavdan geçmiştir diye düşünüyorum… Bunca yıldan sonra ayrılabilir misiniz, birbirinizi aldatabilir misiniz?
Y.T: Ara verebiliriz. Bir ara uzun süre ayrı kaldık zaten. Ama aldatma mümkün değil.
J.M: Bizim huyumuzda, suyumuzda yok o aldatma meselesi.
? İlişkiniz ne kadar da evliliğe benziyor...
J.M: Bence benzemiyor. Evlilikte bir çok şey haliyle gizlenebilir. Ben Yavuz ile paylaştıklarımızı başka hiçbir ortamda hiç kimseyle paylaşmamışımdır. Çok rahat konuşuruz. Evliliklerde her zaman konuşamazsınız.
Y.T: Bu biraz benim zorumla böyle oldu. Jeffi aslında çok kapalıdır, ser verip sır vermez. Tam poker yüzlüdür. Ama
ben o kadar agresif yaklaşırım
ki, içine doğru dinamitleri
atmaya başlayınca karşımdakinin içi dışına çıkar haliyle. Ama
bunu çok iyi niyetle ve saf yaparım. Neyse ki çift taraflı paylaşıyoruz ve birbirimize Freudyen bir biçimde ya da psikiyatr gözüyle bakabiliyoruz. Bizim bağlılıklarımız ve keyiflerimiz çok farklı yerlerde durur. Jeffi daha fanfiriktir, yemek, seyahat sever. En yoğun çalıştığımız zamanlarda bile ufak bir boşluk bulunca bunu değerlendirir. Ben ise gider bir yere kapanırım, çalışmam. Sanki ben biraz acı çekmeye o da hayatı yaşamaya gelmiş bu dünyaya, bu noktada da birbirimizi tamamlıyoruz.
KAVGA EDİNCE BİRKAÇ GÜN SOĞUMAYA BIRAKIRIZ
? Hiç anlaşamadığınız, ne zaman konusu açılsa kavga ettiğiniz mesele?
J.M: Beni hep duyarsızlıkla suçluyor. En duyarlı odur. Oysa ben de kendimi çok duyarlı buluyorum.
? Gıcık mıdır Yavuz Turgul?
J.M: Çok gıcıktır. Hep bir gıcıklık yapar. Olmadık bir yerde bir şey sokuşturur, ortalık karışır.
Y.T: Bu galiba şununla ilgili. Ben çok yüksek savunurum bir şeyi. Tansiyonluyumdur. Etraftaki insanlar benim çok bilmiş olduğumu düşünüyor. “Hadi lan o öyle değil” diye çıkışma ihtiyacı hissediyorlar. Bu sadece Jeffi’nin hissettiği bir şey değil yani.
? Peki Jeffi Bey ne kadar gıcıktır?
Y.T: Jeffi hiç gıcık değildir. Tam tersine hep çözüme yönelik çalışır. Hınzırlık yapmaz, onu ona katmaz. Ben çok severim öyle işleri. Millet birbirine düşsün, ortalık çorbaya dönsün bayılırım. Jeffi toplayıcıdır. Yüzünde tatlı bir tebessümle dolaşır, ben ona bile gıcık olurum.
? Kavgalar nasıl sonlanır?
Y.T: Hemen koparız birbirimizden. Daha doğrusu ben giderim. Birkaç gün soğumaya bırakırız. Jeffi hiç kindar değildir bu konularda ama ben çok sertimdir. İşin kötü yanı bunca yıl Jeffi’den bir şey öğrenememiş olmak...