Güncelleme Tarihi:
Kapitalist yüzeysel kitle kültürünün global düzeydeki baskın etkisi karşısında sanat aracılığı ile algımızı netleştirebileceğimizi düşünen Baltalar, sade ve kişisel düzeyde etkin olan bir iletişimi hedefliyor. İzleyici ile resmin arasındaki etkileşimin basit ve tanıdık olmasını arzu ediyor. Baltalar’ın 2011 ve 2012 yıllarında bu sergi için hazırlanan resimleri kentsel-toplumsal yaşam ile doğa çatışması arasında kalanların nefes alabileceği bir aralığın izini sürüyor. Serginin tematik altyapısı, sanatçının bir önceki solo sergisi “Seyir Terası” ile paslaşmakla beraber, bakış açısında bir değişikliğe gidiyor. İzleyici, bir önceki sergide, bir duruma ziyaretçi olarak katılırken, bu sergide, resimler ve onların gösterdikleri ile karşılaşıyor. İzleyicinin bir duruma tanıklık etmesinden çok, bakışlarını sanatçının bakışına eş tutarak kendi çıkarımlarına varması bekleniyor.
Baltalar, önceki sergilerinde, hazırladığı resim, heykel ve objeleri ev atmosferini çağrıştıracak şekilde bir yerleştirme düzeni içerisinde gösteriyordu. Raflar, eşya parçaları, heykelcikler ve resimler tek tek değerlendirilebildiği gibi sergi bütününde de ortak bir söylem kuruyordu. Temelde; tüm etkiyenleriyle kentsel yaşam ile doğanın karşılaştığı sahnelerde figürler görülüyor ve anlatım bu atmosferde kuruluyordu. Sergiyi izlerken, sistem, güvende olmak, kent, aradalık, doğa, huzur arayışı, ev, bize göre olan, biriktirmek gibi kavramların izleriyle karşılaşıyorduk.
Freud’un kendisinin hem doktoru hem hastası olma durumuyla ilgili söylediği “Bir psikiyatrın, yaşamı boyunca en yakından tanıyabileceği tek ve biricik hasta bizzat kendisidir” sözü bu ilginin çerçevesini oluşturuyordu. Sanatçı kendisinden hareketli bir çıkış yapıyor ve kendi üzerinden bir genellemeye ulaşıyordu. Ana karakter olarak kendini ortaya koyuyordu. Bu sergisinde ise, etkisi altında olduğumuz eskiyeni sistemlerin kişisel veya toplumsal düzeydeki etkileri ile doğal yapı arasında kişiye ait değiniler görülüyor. Genel akışın hengamesi arasında sakin bir aralık açarak bu iletişimin gerçekleşmesi bekleniyor. Romantik gelenekten geldiği düşünülebilecek, çeşitli boyutlardaki resimler dolaysız bir iletişime kapı açacak oranda gerçekçi yapıdalar. Ancak bu gerçeklik etkisinin düşsel bir yanı da bulunmakta, fantastic öğeler yok bu resimlerde. Baltalar, sergisiyle ilgili, “Sanat dünyayı algılayış biçimimizi şekillendirebilir. Bunun sağlayacağı iyileşmeye güveniyorum” diyor. Baltalar’ın daha önce izleyiciyle buluşmamış yeni çalışmalarının birarada görülebileceği PİLOT’taki bu ilk solo sergisi, 15 Eylül - 27 Ekim tarihleri arasında ziyaret edilebilir.