Aralarında 31 yaş fark var

Güncelleme Tarihi:

Aralarında 31 yaş fark var
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 24, 2006 00:00

Müjde Ar'la birlikteliği sırasında Hepgül Hepbir'i gördüğünü ve başını okşayarak çok kereler geçip gitmiş olabileceğini söyleyen Özdemiroğlu, mutluluğu Hepgül Hanım'da bulmuş.

Haberin Devamı

Â

64 yaşındaki müzisyen Atilla ÖzdemiroÄŸlu, kendinden 31 yaÅŸ küçük eÅŸi Hepgül ÖzdemiroÄŸlu ile evliliÄŸinde mutluluÄŸu buldu. Â

Eşi ve ikiz kızları ile Zekeriyaköy'deki evinde sessiz sakin bir yaşam süren Atilla Özdemiroğlu, "Hepgül’ün çocukluğu Ulus’taki Petrol Sitesi'nde geçmiş. Ben de o yıllarda Müjde (Ar) ile Tefken Sitesi'nde oturuyordum. Aralarında 200 metre var. Acaba kaç defa Hepgül’ün başını okşayıp, sevip geçtim" diyor.

 

Sokakta başını okşadığı kız şimdi çocuklarının annesi

64 yaşındaki usta müzisyen Atilla Özdemiroğlu ile kendinden 31 yaş küçük eşi Hepgül Özdemiroğlu, 11 yıl önce

/images/100/0x0/55eb447af018fbb8f8b62655
nikah masasına oturdu. Lidya ve Lara adlarındaki ikiz kızları ile mutluluklarını ikiye katlayan çift, şimdilerde İstanbul’un karmaşasından uzak bir köşede, Zekeriyaköy’de hayatın tadını çıkarıyor.

- Zekeriyaköy’de, İstanbul’un karmaşasından uzak bir noktada yaşıyorsunuz.

Hepgül Özdemiroğlu:
Fazlasıyla huzurlu bir yerdeyiz hatta!

Atilla Özdemiroğlu: Ben bunu şehre indiğimde daha çok fark ediyorum. Geçenlerde arabaya egzos dumanı girdi diye camı açtım. Daha fena oldu içerisi...

- Anlaşılan buraya taşınmak sizin fikrinizmiş Atilla Bey...

A.Ö:
Yedi yıldır ormanın içinde çok mutlu bir hayatımız var. Hepgül için biraz zor oluyor. Yapısı itibariyle duramıyor ve gün içinde iki kez şehre gidip gelmek zorunda kalıyor. Ama katlanıyor işte!

H.Ö: Bu altyapı çalışması. Belki 10 yıl böyle gider ama sonraki 10 yıl da o katlanacak benim şehir yaşantıma...

A.Ö: Çocukların sağlığı için burası iyi. Oksijen var bir kere.

- İçki ve sigarayla da aranız yoktur sizin, değil mi?

A.Ö:
Benim sigaram var, içkimiz ise yok. Ama misafir için içki bulunduruyoruz.

H.Ö: Ben sağlıklı yaşam sözünden, yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmemiz gerektiğini anlıyorum. Daha fazla
/images/100/0x0/55eb447af018fbb8f8b62657
sebze tüketmek, sık ve az yemek gerek diyorum. Mutlaka egzersiz yapmak, koşmak da lazım. Yazın daha çok ormanda koşuyorum, kışın neresi denk gelirse... Erken yatıp erken kalkmak da önemli tabii.

A.Ö: Bende ise durum tam tersi, çünkü herkes yatınca çalışmaya başlıyorum.

- Zıt yönleriniz, 11 yıllık evliliğiniz süresince hiç çatışma yaratmadı mı?

A.Ö:
Biz zıtlıkların uyumuna iyi örneğiz.

H.Ö: Bir bakıma uyumsuzluğun uyumuyuz. Sıkılmıyoruz. Diğer insanlar gibi 08.00-18:00 çalışsaydık müthiş sıkılırdık.

- Evlilik öncesinde siz ne iş yapıyordunuz?

H.Ö: Ben turizmle uğraşıyordum. Sonra Şahin Özer’le çalıştım. Gençtim, müzik piyasasında kariyer yapayım diyordum. Ama çok uzun sürmedi kariyer çalışmalarım. Üç ayda çok derin bir kariyer yapabildim, Atilla ile tanıştık ve 22 gün sonra evlendik zaten.

- Orada mı tanıştınız?

A.Ö: Benim Rumelihisarı’nda evim ve stüdyom vardı. Rengin diye bir arkadaşla çalışma yapıyorduk. Şahin Özer plakçılıktan çıkacaktı. Projenin başına Hepgül getirilmişti.

H.Ö: Ben kariyer planları yapıyordum ve bu çalışmanın içine girmek istememiştim. Gerçi Atilla’ya da hayrandım. Şirkete geliyordu, arkasından düşer vaziyette bakıyordum. Ama sonra gelip bir şey sorunca, "Buyrun Atilla Bey" durumundaydım. Çok ciddiydim yani. Onu beğeniyordum ama babam yaşındaydı!

A.Ö: Hepgül’ün çocukluğu Ulus’taki Petrol Sitesi’nde geçmiş. Ben de o yıllarda Müjde ile Tefken Sitesi’nde oturuyordum. Aralarında 200 metre var. Acaba kaç defa Hepgül’ün başını okşayıp, sevip geçtim.

H.Ö: Ben de kaç defa "Ben büyüyünce sen göreceksin" demişimdir Allah bilir... O çocuk şimdi çocuklarının annesi. Eminim ki mutlaka sevmiştir beni de, çünkü Atilla sokakta çocukları sürekli "Ne tatlısın" diye sıkıştıran bir insandır.

- Atilla Bey, siz o küçük çocuğu nasıl keşfettiniz de apar topar evlenmeye karar verdiniz?

A.Ö:
Benim çok sade bir yaşantım vardı. Ben ilk 18 yaşında tanışıp 19-20 yaşlarında evlendim. Yaprak’ın ve oğlum Sarp’ın annesi olan ilk eşim, Ankara Koleji’nden Ayda Hanım’dı. Ben müzisyendim, o da müzisyen hayranıydı. Bizi Berkant tanıştırmıştı. O 11 yıl devam eden bir evlilik. Evliliklerim hep uzun sürdü. Son evliliğime kadar başka çocuğum da yok...

H.Ö: Sözlerin seni pek iyiye götürmüyor Atilla! Kısa evlilikleri de yok tabii.

- Çekinerek soruyorum Hepgül Hanım’ın yanında ama kaç evlilik yaptınız?

A.Ö:
Sonra Füsun Önal oldu. Kısa evlilik. 1,5 yıl kadar... Bununla ilgili bol bilgi Füsun Hanım’ın yazdığı kitaplarda zaten var. Ben bir tanesini bile açıp okumadım, okumak da istemiyorum.

- Evet ama biz okuduk. Lale Mansur, Füsun Hanım’ın elinden sizi almış.

A.Ö:
Ben saklanıyordum, görmedim olanı biteni diyeyim. Neyse... İşte üç numara Lale. 1974-1981 arası... 6 yıl...

H.Ö: Tarih vermeyelim istersen hayatım.

- Dördüncü eşiniz?

A.Ö:
Dördüncü eşim, nikahlı eşim olmadı ama evlilikten beterdi. Müjde Ar’dı ve 15 yıl sürdü.

H.Ö: Rekor onda.

A.Ö: Sen rekoru kırmak üzeresin. Bugüne kadar bütün ilişkilerimde, Müjde de dahil biri bitmeden diğeri başladı. Duygu bitiyor, evlilik bitmiyor, sonra bir başkasıyla ilişki başlıyor işte. Nefes almadan Müjde’yi de bitirinceye kadar yaşadım. Ondan sonra dedim ki duracağım.

- Ve durdunuz...

A.Ö: Evet, dedim ki "Kendini dinle oğlum, kaç yaşına geldin"... Kendime bekar evi hazırladım Rumelihisarı’nda, stüdyomu da içine kurdum. Bu arada Rengin, Hepgül’ün arkadaşıydı. Bana "Atilla ağabey, bir balerin arkadaşım var, çok güzel" dedi. Kaç yaşında olduğunu sordum, 31 olduğunu öğrenince "Çok yaşlı" dedim. Sonra "Bir arkadaşım daha var, ama o böyle şeylerden hoşlanmaz. 21 yaşında" deyiverdi. 52 yaşındaydım o zaman, aramızda 30 yaş vardı. Sezen Aksu’nun da bulunduğu bir yemek organizasyonu günü, Hepgül de geldi sonra...

H.Ö: Geldim, çünkü yemek olduğundan haberim bile yoktu. Sadece aramızda yemek yiyip, Rengin’in albümüyle ilgili konuşacağız sanıyordum. Sonra bir başladık ki sormayın. Ben Malatya’ya gittim, saatlerce telefonla konuştuk. Çuvalla jeton alıyordum. Kulübe ile ikimiz kaç gün beraber yaşadık! Sohbet de değil sadece, şiir okuyorduk birbirimize.

- Sonra evlilik teklifi mi geldi?

H.Ö:
Aslında hep "Evlenmeyelim, sen kendi evinde otur, ben de kendi evimde, böyle yaşayıp gidelim" diyordum. Ama o "Hayır, evlenmemiz lazım" diye ısrar ediyordu. İşte o zaman "Evlenme olacaksa, teklifin havalı olsun. Sana üç gün müddet" dedim. O sıralar Şahin Bey’in yoğun işleri var, yoğunum. Sabahlara kadar Atilla ile sokaklarda gezip, sabah işe gidiyorum ve bitmiş vaziyetteyim. Üçüncü günün akşamı hiçbir kuvvet beni Atilla’yla sabahlatamaz, eve gidip duş alıp, uzanmak istiyorum diye düşünüyordum. Gül aradı "Gel mutlaka" dedi. Çaresiz gittim. Sezen Hanım’ın evindeydik, Arif Sağ falan var. Onlar da bir çekim yapıyorlardı. Merdivenlerde oturdum kaldım. Sonra bir anda çekim durdu, herkes koşturmaya başladı. Ne oluyor diye bakakaldım. Atilla geldi, dizlerinin üzerine çöküp "Gözlerine aşık olduğum kız, benimle evlenir misin" dedi. "Kıyafetim uygun değil, halim kötü, hayalimdeki değil. Bu çok ciddi bir karar" dedim. Ve sabaha kadar bana evlilik teklif etti sonra.

- Ya sonra?

H.Ö: Mithat Can o zaman 14 yaşlarında falandı. Geldi "Ağabey ver bakayım cüzdanını, kadınların neden anladığını iyi biliyorum" dedi ve kredi kartlarını çıkardı, bana gösterdi. Sonunda "Evlilik teklifin için giyeceğim kıyafetleri bu kartlarla alabilirim" diyerek kabul ettim. 1995’in Temmuz ayında evlendik. 1996’da da kızlar doğdu.

Düş bahçesinde başlayan aşk

- Siz şiir kitabı da yazdınız değil mi Hepgül Hanım?

Hepgül Özdemiroğlu: Evet, "Ay Hanımın Mavi Sureti" isimli bir kitabım var.

Atilla Özdemiroğlu: Tanıştıktan kısa süre sonra Hepgül Malatya’ya gitti. Dönüşünde sokaktan masaya kadar gelen mumlar ve çiçekler hazırlamıştım. Ertesi gün çiçek geldi, üzerinde o gece için teşekkür ettiğini belirten bir not vardı. Ve her şey başladı.

Hepgül Özdemiroğlu: Ona sarı gül severim, bahçede meşale olmalı gibi şeyler söylemiştim. Sonuç olağanüstü bir düş bahçesiydi.

Kapıyı çarpıp gitmek hoş bir fantezidir

- Evliliğiniz sekteye uğradı mı 11 yıl boyunca?

Hepgül Özdemiroğlu:
Tabii ki uğradı, uğramaz olur mu! Beraber yaşamın getirdiği çok farklı ve zor şeyler var. Ama bunların hiçbiri gerçek anlamda arkanı dönüp gitmene sebep değil. Daha çok kalmak için savaş vermek gerek. Kişisel kaprislerle değil de ortak bir birlik için çaba veriliyorsa, bu kapıdan çıkılmıyor. Yoksa kapı orada... Hatta öfkeli olduğun zamanlarda çok hoş bir fantezi kapıyı çarpıp gitmek. Özünüzde beraberliği seviyorsanız, o kapıdan çıkamıyorsunuz işte. Evlilik ciddi bir şirket işidir. Yıllarca birlikte olup evlendikten sonra üç ayda ayrılan var. Bir sürü şirket batıyor biliyorsunuz. Evlilikte de böyle bir ilişki var.
Â

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!