Güncelleme Tarihi:
Biz sizi cover şarkılarınızla tanıdık, “İhtimallerden de Uzak” albümünde ise bu ‘cover grubu’ algısını yıktınız. Ne zaman başladınız kendi şarkılarınızı yapmaya?
Barbaros Akbulut: Aslında grubun kurulduğu zamandan beri kendi şarkılarımızı yapmak için sabırsızlanıyorduk ama ilk yaptığımız eserler taklit gibiydi. Orhan Gencebay, Hakkı Bulut, Ferdi Tayfur’u dinleyip dinleyip onlarınkine benzeyen şarkılar yapmaya çalışıyorduk. Son dönemde kendimizi eleştirdik, “Neden arabesk müzikte üretim olmuyor?” diye düşündük. Her albümde cover sayısını azalttık, grubun ilk kurulduğu aşamadan beri planımız buydu.
İlk çıktığınız dönemde de “Ünlü isimleri taklit edip onların ününden yararlanıyorlar” gibi eleştiriler yapılmıştı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Korkut Peker: Bir enstrümana başlarken ya da oyunculuğa adım atarken bile mutlaka birilerini taklit edersiniz, örnek alırsınız. Aldığınız örnek üzerinden kendi yolunuzu çizersiniz. Biz de önce “O klasikleri kendimize göre nasıl yorumlarız?” dedik, sonra da “Arabesk beste yaparsak ne çıkar?”. Birilerini taklit etmeden, bugün kullanılan dille arabesk hissiyatlı şarkılar yapılırsa nasıl olur, onu bulmaya çalıştık.
Barbaros: Ayrıca biz şöhretlerinden yararlanmaktan çok, zorluklarını çektik.
Ne gibi zorluklar?
Barbaros: Arabesk grubu olduğumuz için şarkılarımız çalınmadı. Müzik kanalları çektiğimiz videoları göstermedi, radyolar şarkılarımızı çalmadı. Hâlâ da böyle durum. İlk başta eleştirmeleri çok doğaldı ama artık bu işi sevdiğimizi görmeliler. Bizim üçüncü albümü bir an önce yapmak isteme sebebimiz de bu yolun yolcusu olduğumuzu göstermekti.
Son dönemde kendinizi eleştirdiğinizi söylediniz. Hangi konularda özeleştiri yaptınız?
Barbaros: İlk başta ne yaptığını pek bilmeyen bir gruptuk açıkçası. Şarkı sözleri yazarken ve düzenlemelerde kendimizi tekrar ediyorduk. Bir de sound anlamında çok geniştik. Blues da vardı bizim müziğimizde, heavy metal de. Son albümde biraz daha birbirine benzeyen düzenlemeler yaptık.
TÜRKİYE’DE 6 BİN SOKAK ÇOCUĞU VAR
Arabesk müzik, sizlerin hayatına nasıl girdi?
Serkan Öngel: Müziğe hepimiz rock’la başladık aslında. Bunun yanında kulağımızda hep arabesk vardı. Çalma ve icra etme durumu da Barbaros’la tanıştıktan sonra başladı.
Beste Aksu: Arabesk, çocukluğumdan beri kulağımda olan bir müzik türü. Ebru Gündeş döneminin çocuğuyum ben zaten. Onunla başladım, bugüne kadar kim varsa dinleyerek devam ettim. Arabeskin bu haliyle de ilk kez Barbaros sayesinde tanıştım.
Barbaros Bey, diğerlerinin kanına siz girmişsiniz. Arabesk sizin kanınızda mı vardı?
Barbaros: Ben arabeskle doğup büyüyen biri değilim. Bu müzik türüyle babam vefat ettiği zaman karşılaştım. O dönem Suadiye Lisesi’nde okuyordum. Modern Talking, George Michael dinleyen bir gençtim. Babamın ölümüyle Bingöl’e gitmek zorunda kaldım. O yıllarda Bingöl’de müziğe ulaşmak kolay değildi. Bir bakkalın önünde oturup İbrahim Tatlıses dinlerdik. Galiba yaşadığım hayatla paralel olduğu için çok sevdim. İstanbul’a döndüğümde tekrar batı müziği yapmaya devam ettim ama bir kere arabesk aşkını almıştım. “Neden değişik bir formda duymuyorum bu müziği?” diyordum. Dönem içinde bunu çok arkadaşıma anlattım. Yüzünü batıya dönmüş bir arabesksever arıyordum, sonra Korkut’la çalmaya başladım.
Grupta siz ve Korkut Bey hep sabit kaldınız, diğer elemanlar sıkça değişti. Neden?
Korkut: Buna ben cevap vereyim; tamamen hayal uyuşmazlığı.
Nasıl hayalleriniz var ki?
Korkut: Ben, kendi arabeskimizin büyük bir kitle tarafından hep bir ağızdan söylendiği günleri hayal ediyorum açıkçası.
Serkan: Çok konser vermeye çalışıyoruz, arkamızda olmayan o televizyon ve radyo desteğini sahnelerle sağlamaya çabalıyoruz. Her konserde 10 kişi fazla görmek, bizi çok mutlu ediyor. Hayalimiz, bu senteze olan önyargıları kırmak.
Barbaros: Ayrıca arabesk grubu olarak, uluslararası bir caz veya rock festivalinde Türkiye’yi temsil edebilmek.
Beste: Hepimizin ortak hayali, grubu ve arabeski dünya çapında duyurmak.
Yakın zamanda konserleriniz var mı?
Serkan: 19 Ocak’ta İstanbul Live’da albüm lansman gecemiz var. Bu gecenin ve albümün gelirini Koruncuk Vakfı’na bağışlamaya karar verdik. 23 Ocak’ta da Avustralya’da bir festivale gideceğiz. Orada beş-altı konser vereceğiz.
Albüm ve lansman gelirini sokak çocuklarına bağışlamaya nasıl karar verdiniz?
Barbaros: Aileleri tarafından terk edilen, terk edilmeseler bile çalışmak zorunda bırakılan çocuklar konusunda uzun süredir bir şey yapmak istiyorduk. Türkiye’de sokaklarda 6 bin çocuk yaşıyor, bu insanlar için bir şey yapalım dedik. Sonunda buna karar verdik.
O ŞARKILARA CİDDİ PARALAR ÖDEDİK
Cover yapmak daha mı kolay?
Barbaros: Daha kolay gibi görünüyor ama bu şarkıları almak hiç de kolay değil. Biz okuduğumuz şarkıların hepsine çok ciddi paralar ödedik, alırken de bir sürü zorlukla karşılaştık. Bütün prodüksiyonları kendimiz yaptık. Bir sürü eleştirmen karşımızdaydı. Arkamızda da büyük plak şirketleri yoktu.