Güncelleme Tarihi:
* Önce “Vicdan”dan başlayalım. Bu projede sizi cezbeden ne oldu?
- Öncelikle iyi bir senaryosu olması cazipti. Halen devam eden dizilerden farklı bir hikayesi var; çok katmanlı, çok karakterli... Fakat buna rağmen bütün bu karakterleri aynı ortak paydada buluşturmayı beceren bir senaryo.
* Siz hikayenin Yunus’usunuz değil mi?
- Evet... Yunus hepimiz gibi bir karakter aslında. Çok hayatın içinden... Kendini çoğumuzun yaptığı gibi işine, eğitimine adamış, bu sayede başarılı olmuş, ama hayatının muhasebesini yaptığı bir döneme girmiş bir adam Yunus...
* Dizide her karakterde bir gizem hâli var.
- Doğru, hikayede böyle bir durum var. Seyirci hiçbir zaman karakterlerden tam anlamıyla emin olamayacak, şüpheler yaşayacak. Senaryonun güzel tarafı, salt entrika olmaması... Karakterlerden çıkıp yavaş yavaş gelişen bir olay örgüsü söz konusu.
* Belli bir hedef kitlesi var mı dizinin?
- Hayatın bütün katmanlarına ulaşan bir senaryo. O yüzden gençlere de, orta ve ileri yaştakilere de hitap edecek. Bir güzel tarafı da dizinin aslında ortalama bir Türk ailesini anlatması. Hem de sıkmadan. İçinde mizah da var, trajikomik durumlar da var. Herkese ulaşması muhtemel bir proje o yüzden...
BU DİZİNİN MESAJ VERME KAYGISI YOK
* Dizinin vermek istediği bir mesaj var mı?
- Mesaj verme kaygısı taşıyan bir iş değil. Öyle işleri çok sevmem de açıkçası.
* Ya aşk? Duygusallığın dozu ne dizide?
- Aşk da var tabii senaryoda. Hayatın içinde olabilecek, hepimizin başına gelebilecek şekilde anlatılıyor. Keriman karakterinin geri dönüşüyle beraber Yunus ve Keriman arasında tekrar filizlenmeye başlayan bir şey olacak.
* Efsane bir aşk mı?
- Her mahallenin, her kasabanın, her ufak toplumun efsaneleştirdiği bir şey olur ya. Yakıştırılmış, takdir edilmiş... Öyle bir efsane diyelim.
* Peki Yunus, kendisini terk eden Keriman’ı affedecek mi? Tekrar karşılaştıklarında o aşk yeniden alevlenecek mi?
- Onu seyrettikçe göreceğiz. Ama öyle bir affetmeme durumu yok senaryoda. Bu tip şeylerde zaman geçtikçe kırgınlığın etkisi azalır.
* Sizin unutamadığınız bir aşkınız var mı?
- Böyle şeyleri konuşmayı pek tercih etmiyorum.
* Set ortamını özlemiş misiniz?
- Arada film falan yaptığım için çok da uzak kalmadım setlerden aslında.
* Peki dizi çalışmalarına neden 7 yıl ara verdiniz? Bu çok uzun bir süre değil mi?
- Ben öyle biriyim işte. Bu işi arka arkaya yapmak çok kolay gelmiyor bana. Yıpratıcı oluyor. Benim için böyle olması gerekiyordu, kendime ayıracak zamana ihtiyacım vardı. Uğraşmak istediğim başka işler vardı. Arada bir albüm yaptım, konserler verdim, film çektim, seyahat ettim, okudum. Çabuk bile geçti benim için.
BABALIK DUYGUSUNU SÖZLERLE ANLATAMAM
* Rol aldığınız “Senin Hikayen” filmi yakında vizyona girecek. Filmde bir babayı canlandırıyorsunuz. Siz de iki ay kadar önce babalık heyecanı yaşadınız... Nasıl bir duygu?
- Bir duyguyu röportajda anlatmak çok zor. İnsanlar duyguyu anlatmak için şiir yazıyor, şarkı yapıyor, resim yapıyor, heykel yapıyor. Duygular ancak öyle anlatılabiliyor. İnsanlar o yüzden bir şarkıda oturup ağlayabiliyor. Hissettiklerimi burada anlatmam çok zor.
MÜZİK YAPARKEN KENDİMİ DAHA RAHAT HİSSEDİYORUM
* Müzik mi oyunculuk mu?
- Hangisi ön planda onu söyleyemem ama müzik yaparken daha rahat hissediyorum. Oyunculuğu da seviyorum ama ülkemizde öncelikle bazı taşların yerine oturması gerekiyor. Çalışma koşullarından bahsediyorum. İnsanların hak ettikleri koşullarda çalışabilmeleri lazım ki ertesi gün rahat ve huzurlu bir şekilde işe devam edebilsinler. Ailelerine ayıracak vakitleri olsun, sosyal güvenceleri olsun. Bir oyuncular sendikası kurduk. Ben de orda çalışıyorum. Dillendiriyoruz. Umutsuz değilim.Yeter ki bütün unsurlar aynı ısrarı gösterirse başaracağımızı düşünüyorum.