Üstelik sadece bedeni değil, zekásı da kıvrak. Onu izlemek herkese keyif veriyor. Ben de bu bayram günü sizi düşündüğüm için böyle bir hediyeyi uygun gördüm. Onu izlemeye devam edin. Pişman olmazsınız...
AMAN ALLAH'IM! SEVGİLİMİN EVİNDE, ONUN HALILARININ ÜZERİNDE ÇIPLAK AYAK DOLAŞIYOR
Ben miydim, o karlı perşembe günü iki buçuk saatte eve ulaştığını söyleyen? Allah'ın sopası yok tabii! Bu üçüncü indiğim taksi. Köprü, bakıma mı alınmış ne, röportaja geç kaldım. Milim ilerlemiyor trafik, ben saçımı başımı yoluyorum. Fotoğrafçı arkadaşım Senih arıyor, ‘‘Biz geldik kapının önüdeyiz. Gamze Hanım da geldi’’ diyor.
Rezillik ki, ne rezillik!
Nedense, röportajı sevgilimin evinde yapmak iyi bir fikir gibi gelmişti. Hayır, tabii ki hayatımdaki erkeğin yeni idolünün Gamze Özçelik olmasının bu işle bir alakası yok! Benim evim dandini, yeni taşındım. Şimdi bir kafede buluşsak, ıh- ıh, olmaz, onu istediğimiz gibi görüntüleyemeyeceğiz. Bize şöyle tıkış tıkış olmayan, ferah bir mekan gerekiyor. Sevgililer de, doğru tahmin ettiniz, böyle acil durumlarda imdada yetişiyor.
Da... Ben yetişemiyorum.
Kapıyı açacak kimse de yok.
Kedi gibi sokakta kaldılar.
Kat görevlisi İzzet'ten rica etsem, açar mı şu kapıyı acaba?
*
İki saat sonra olay yerine ulaşabiliyorum. Bir de ne göreyim. Gamze açıyor kapıyı. Gülümsüyor.
Aman Allah'ım sevgilimin evinde, onun halılarının üzerinde, hem de çıplak ayak dolaşıyor. Son derece doğal. Son derece güzel. Son derece seksi. ‘‘Çok fenaydı trafik değil mi? Bir şey içer misin?’’ diyor. Nedir bu hissettiğim, kıskançlık mı yoksa? Değil ama, sanki bu eve, daha önce gelmiş gibi davranıyor! Bak, biliyor mutfağın, banyonun ve evin diğer odalarının yerini. Benim ‘‘Kendinizi evinizde hissedin lütfen’’ filan dememe gerek yok, o zaten öyle hissediyor.
Tuhaf bir şekilde, bu rahatlığı hoşuma gidiyor. Bana modern geliyor, farklı geliyor.
Senih'le fotoğrafları çekmişler.
Gururla gösteriyorlar. Bayılıyorum.
Aslına bakarsanız, Gamze Özçelik'in şu karşımda gördüğüm doğal haline de bayılıyorum. Bıcır bıcır, 21 yaşında bir kız. ‘‘Ben acayip güzelim’’ havaları atmıyor. Hani sürekli kendi görüntüsüyle meşgul kadınlar vardır ya, onlardan değil. Kapmış Puma spor çantasını, sokuşturmuş içine bir şeyler, gelmiş. Uzun bir yol var önünde biliyor ve işini ciddiye alıyor. Çalışkan ve disiplinli, yorulmak nedir bilmiyor. ‘‘Serseri’’ dizisinin setinden çıkıyor, röportaja geliyor, oradan tekrar sete gidiyor, ertesi gün Popstar faslı başlıyor.
Ve o eğleniyor.
Ben de annesinin 41 yaşında olduğunu öğrenince çok eğleniyorum.
Çünkü sevgilimin ‘‘Yapma ya!’’ diyeceğini adım gibi biliyorum.
E bir erkek için, idolü olarak ilan ettiği bir kadının, annesinden büyük olmak sinir bozucu bir şeydir herhalde.
Sizi bu bayram günü, dünyalar güzeli Gamze Özçelik'le baş başa bırakıyorum.
Ve iyi bayramlar diliyorum.
HAMİŞ: Bir hafta yokum. Yedek yazı da bırakmayacağım. Yanıma laptop da almayacağım. Harbi tatil yapacağım. Dönünce görüşürüz...
Yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz? Oyuncu musunuz, sunucu mu?
- Ne oyuncuyum ne sunucu! Koskoca Haluk Bilginer bile sette, ‘‘Ben hálá oyuncu olamadım, olmaya çalışıyorum’’ diyor. Ben 21 yaşında ‘‘oldum’’ dersem biraz abuk kaçmaz mı?
Seray Sever'den sonra Popstar sunuculuğu teklif edildiğinde, ufak da olsa bir tereddüt geçirdiniz mi, yoksa ‘‘Talih kuşu kondu!’’ diye ellerinizi mi ovuşturdunuz?
- Canlı yayın gecesinden 48 saat önce sunacağımı öğrendim. Fatih Aksoy söyledi: ‘‘Popstar finallerine çıkar mısın?’’ ‘‘Ne zaman?’’ ‘‘İki gün sonra!’’ ‘‘Neeeeee?’’ Oldum tabii! Ertesi gün provaya çıktım, çok da heyecanlıydım ama iş bittikten sonra Fatih Bey, ‘‘Beni utandırmadığın için teşekkür ederim’’ dedi. Biraz paldır küldürdü her şey. Dilim filan dolanıyordu başta, ama sonra alıştım.
Şarkı bile söylediniz. Ciddi unsur olarak mı söylediniz, komik bir unsur olarak mı?
- Dalga geçiyorsun değil mi? Tabii ki eğlencesine! Bulmuşum sahneyi. Seyirci de var. Osmantan'la reklam aralarında insanları biraz coşturmak, güldürmek istiyorduk.
Peki Popstar adaylarından biri olsaydınız, hangi özelliğinizle öne çıkardınız: a) Ses, yetenek b) Öykü
- Sahnede bazı şeylere hakim olurdum diye düşünüyorum. Dans ederdim filan. Dans etmeyi çok seviyorum. Yeteneğimle ön plana çıkardım yani. Ama ses yok. Çok şükür bir öyküm de yok! Annem bizi terk etmedi, babam da sevmemezlik etmedi. Kendi halinde, düzgün bir aile bizimki.
Açalım biraz...
- Ailemi mi? Tamam. Akşam 8'den sonra eve gecikeceksem babamı mutlaka ararım. Yoksa, çıldırır! Neredeyse 22 olacağım, bu hálá böyle. Şu anda nerede olduğumu bildiği gibi, her zaman nerede olduğumu bilir.
Kaç yaşında babanız?
- 50. Kır saçlı, yeşil gözlü, çok yakışıklı bir babam var. Serbest meslekle uğraşıyor. Annemin ise güzellik salonu var. O da 41 yaşında. 4 kız kardeşiz. Yani evde 5 kadın, 1 erkeğiz. Eğlenceli bir aileyiz.
Bütün kardeşler güzel mi?
- Ben çok beğenirim kendilerini!
Nereden geliyor bu güzelliğiniz?
- Bence iyi senteziz! Mesela, benim gözlerim babama benzer. Dudaklarım ve burnum ise aynı annem. Annem Selanikli. Babam Bayburtlu. İnce ve uzun suratım Bayburt'tan geliyor. Ercan Saatçi de Bayburtlu. Babamla çok benziyorlar. Zaten, bütün Bayburtlu erkekler birbirine benziyor.
Hayatınız hep İstanbul'da mı geçti?
- Evet. Maltepe Anadolu Lisesi mezunuyum. Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri sanatları bölümündeyim, gerçi bu aralar pek okula gidemiyorum. Ama bitireceğim.
HÜLYA AVŞAR DEĞİL UMA THURMAN OLMAK İSTERİM
Popstar'da biraz sopa yutmuş gibi duruyorsunuz. Oysa Safran'da sizi dans ederken gördüm acayip seksiydiniz. Çekimlerde aşamadığınız bir şey mi var? Henüz rahatlayamadınız mı?
- Kıyafetler bol geliyor. Bu ara çok kilo verdim. Bel kısımları oturmuyor. Zaten çok kadınsı kıyafetler. Bir de canlı yayın. Henüz tam kendim olamıyorum.
Hedefiniz nedir? Nereye gelince ‘‘Oldu. Tamam’’ diyeceksiniz....
- Bu hırsla gidersem, hiçbir zaman ben oldum demem. Hep bir üst kademe var.
Nedir yani amacınız? Yeni Hülya Avşar olmak mı? Türkiye'nin en iyi aktristi olmak mı?
- İyi bir oyuncu olmak isterim. Ama benim tarzım Hülya Avşar'dan farklı. Kendisini son derece başarılı buluyorum ama ben Uma Thurman, Monica Belluci, Charlize Theron gibi kadınların tarzını kendime yakın görüyorum.
Sizin önünüzdeki havuç nedir? Şöhret, para, sıkı bir aşk, iyi bir evlilik...
- Ben mutlu olmak istiyorum. Havuç bu. Beni ne mutlu ediyorsa o!
Popstar bittikten sonra bütün ilgilerin birden üzerinizden çekileceğini düşünüyor musunuz? Buna karşı bir hazırlığınız var mı?
- Bence iyi iş yapmak hep gündemde olmak demek değildir. Bunlar farklı şeyler. Aşırı gündemde olayım diye bir derdim yok. Zaten henüz insanların beynine ismimi yazdırmak dönemindeyim. İnşallah zamanla oturacak. İyi işler yaptıktan sonra problem değil, sürekli benden bahsetmeseler de olur.
Sevgilim dahil pek çok erkeğin yeni idolüsünüz. Sizce hangi özelliğinizle onları tavlıyorsunuz. Bu ne cüret! Hangi cesaret va hakla sevgilimi elimden almaya çalışıyorsunuz!
- Valla, ben hiçbir şey yapmıyorum. Yok yapıyorum aslında: Cilveliyim biraz!
BULUNDUĞUM YERİ NASIL MI DEĞERLENDİRİYORUM: HASBELKADER...Bu yaşta bulunduğunuz yeri nasıl değerlendiriyorsunuz? a) Hasbelkader b) Bileğimin hakkı
- İkisi de. Yok, daha çok hasbelkader galiba! Çünkü çok da fazla çaba sarf etmedim. Kapıları aşındırmadım. Ben kendimi değil, insanlar beni keşfetti. Ama bileğimin hakkı da yok değil. Acayip çalışıyorum. Kendimi geliştirmek için sürekli uğraşıyorum.
Normalde Popstar'da göründüğünüz gibi mi giyinirsiniz?
- Yok canım. Kadınsı giyinmem ben. Ama Fatih Aksoy öyle istiyor. İkinci Popstar'da biraz tarz değişikliği olacak. Orada kocaman kadın gibi duruyorum değil mi? Saç baş ve derin yırtmaçlar. Ben de şaşırıyorum: Bu ben miyim diyorum. Allah'tan Serseri'de çocuksu yanım da ön plana çıkıyor.
BELLİ ETMESEM DE ÇATLAĞIM... DIŞTAN GÖRENLER UYUZ VE SOĞUK DERLER AMA ÖYLE DEĞİLİM
İnsanlara çok çabuk alışamam. Ne var ki, alıştıktan sonra da bıcır bıcır konuşurum. Durmadan dans ederim, zıplarım, hoplarım. Şimdi Serseri'nin setine alıştım mesela. Çok seviyorum, kulağımda walkman sürekli dans ediyorum, hiç yagırgamıyorlar.
4 KIZ KARDEŞİZ, EN KÜÇÜK KARDEŞİM LIV TYLER'A BENZİYOR BAKIN ONDAN KORKUYORUM!Popstar'a katılacak özelliklere sahip olmadan da, bir tür star olabileceğinizi düşünüyor musunuz? Mesela, Armağan Çağlayan gibi....
- Umarım. Çok zeki biri Armağan Çağlayan. Nasıl bir çıkış yapacağını her zaman biliyor.
Sizce kalıcı olacak mı?
- Böyle bir derdi var mı bilmiyorum ama kameranın önünde olmasa bile çok iyi işler yapacağına inanıyorum. Zeki derken, oturup düşünmüyordur: Şunu yapsam nasıl olur, bunu yapsam nasıl olur? Spontan bir insan. İçinden nasıl geliyorsa öyle davranıyor. Bence istemese de kalıcı olur.
Siz?
- Son bir buçuk senedir acayip hırs yaptım. Oradan oraya koşuyorum. Bir Serseri'nin film seti, bir Popstar. Tabii ölüyorum yorgunluktan. Ama iş hayatı beni fena halde heyecanlandırıyor. Elbette ki kalıcı olmak isterim.
Peki nasıl bulaştınız bu işlere?
- Annemin arkadaşları ve teyzemler bana sürekli: ‘‘Kızımız büyüyünce güzellik yarışmasına girecek ve Türkiye güzeli olacak’’ derlerdi. 16 yaşındaydım, Gaye Sökmen ve babam işbirliği yapıp beni Miss Turkey'e soktular. Okuldayken telefon geldi: ‘‘Resimleriniz elemeyi geçti. Yarın Conrad'a bekleniyorsunuz.’’ ‘‘Ne resmi! Nasıl yani’’ diye kıyameti kopardım: ‘‘Kesinlikle gitmeyeceğim.’’ Ama gittim. Ertesi gün de ilk 20'ye kaldım. Bu sefer de ‘‘Mümkün değil o kampa gitmem’’ dedim.
Sebebi?
- Utandım galiba. Baktım, öyle diyorum ama ayaklarım gidiyor! Derken 17 yaşında Miss Turkey seçildim. Ve başladı. İlk olarak, Haluk Bilginer'le ‘‘Eyvah Kızım Büyüdü’’de konuk oyuncu olarak oynadım. Sonra, ‘‘Cinlerle Periler’’de 15 bölüm başrol oynadım. Ardından ‘‘Tatlı Hayat’’ geldi, bir senedir de ‘‘Serseri’’ devam ediyor. Yaşım küçük ama kariyerimin 5. yılındayım!
Diğer kız kardeşleriniz?
- Ablam, Radyo Televizyon ve Sinema mezunu. Çok iyi bir yönetmen ve iyi bir sunucu. Popstar'ın kamera arkalarını sunmuştu. Ben iki numarayım. Benden bir küçüğü Marmara İktisat'ta okuyor. En küçük kız kardeşim ise henüz 13 yaşında.
Siz kardeşlerinizin en seksisi misiniz?
- Hepimiz farklıyız. Ablam esmer tenli ve kıvırcık saçlı. İri dudaklı, iri gözlü. ‘‘Eşek gözlü’’ derler ya, onlardan. En küçük kardeşim ise kırma bir şey. Liv Tyler'a benziyor. Bakın, ondan çok korkuyorum! Fena geliyor.
Israrla benim bir erkek arkadaşım var diyorum gazeteciler yazmıyorlar
Aptal sarışın muamelesi görüyor musunuz?
- Hayır. Ama eğer karşımdaki insanla ilgilenmiyorsam, onun anlattıkları fena halde beni sıkıyorsa, içim şişiyorsa, aptal sarışını oynayabilirim. Çok işe yarıyor! En azından karşınızdaki kafanızı şişirmeyi kesiyor. Zaten ben insanların benim hakkımda ne düşündüğüyle de çok ilgili değilim. Biraz yabani ve kendi başınayım. Ama tabii fena bir dedikodu çıktığında, ya da saçma sapan bir
haber yaptıklarında ilgilenebilirim...
Var mı böyle hakkınızda çıkan abuk sabuk dedikodular...
- Beyaz'la ilgili olan mesela. Şaka gibi. Bende onun telefonu bile yok!
Beyaz, sizin beğeneceğiniz tarzda biri mi?
- Doğruyu mu söyleyeyim? Çok değil. Yakışıklı bir adam, komik filan ama bir elektrik vardır hani. Hiç öyle bir şey almadım ben ondan. Üstelik benim bir erkek arkadaşım var. Bir buçuk yıldır beraberiz. Benden iki yaş büyük. Belki insanlar bizi bir arada görmediler ama artık bilsinler istiyorum ki, böyle saçma sapan haberler yapmasınlar...
Peki siz gazetecilere demiyor musunuz: ‘‘Kardeşim benim sevgilim var. Niye böyle saçma sapan şeyler yazıyorsunuz?’’
- Demez miyim? Her yerde diyorum. Ama nedense o bölümleri kullanmıyorlar. Kesiyorlar. Sevgilim olmayınca, esrarangiz mi olacağım nedir? Gökhan Demirkol benim sevgilim. Ailem de tanıyor ve ilişkimizi onaylıyor.
Ayıptır sorması, ne iş yapar?
- Öğrenci ve basketbolcu. Milli basketbolcu aslında ama son iki senedir sakat. Çapraz bağları koptu.
Size ölüp biten adamlar arasında o sizi nasıl tavladı?
- Ben o kadar çok çalışıyorum ki, ölüp bitenleri görmüyorum. En fazla bir anne geliyor ‘‘Oğlum sizi çok beğeniyor’’ diyor. Ben de teşekkür ediyorum. Oğlu bana nereden ulaşacak ki. Bulamaz ki...
İleriye yönelik hedefleriniz var mı sevgilinizle?
- Arada bir, evimiz olsa nasıl döşeriz hayalleri kuruyoruz. Ama erken. İkimiz de önce işimizde başarılı olmak istiyoruz.
Aileniz, evlenmeden birlikte yaşamanıza nasıl bakar?
- Delirdin galiba! Hiç iyi bakmaz.
Buluşacağınız zaman sorunlar olmuyor mu?
- Hayır, olmuyor.
Akşam onda kalabiliyorsunuz yani...
- Yoook. Öldürür babam! Öldürmez de, istemez. Ben de böyle bir şey asla ona diyemem. Hayal bile edemiyorum: ‘‘Baba, ben bu akşam Gökhan'da kalıyorum.’’ ‘‘Nerede kalıyorsun!!’’ Zaten annemle babamın huyudur, küçüklüğümüzden beri kız arkadaşlarımızda bile kalmamızı istemezler. Tabii artık 21 yaşındayım, bazen çekimler uzun sürüyor, ev de karşıda, arada bir babama ‘‘Kız arkadaşımda kalacağım, olur mu?’’ diyorum, anlayışla karşılıyor. Birlikte yaşama meselesine gelince, evlenmeden ben de istemem. O evliliğin benim için bir farkı olmalı...
Beyaz dışında çok da fazla erkekle anılmadı isminiz. Buna ne kadar direnebileceğinizi düşünüyorsunuz?
- Erkeklere mi yoksa haberlere mi!
Haberlere...
- Bilmiyorum ki. Ben bir şey yapmıyorum, onlar yazıyorlar.
Peki erkeklere ne kadar direnebileceğinizi düşünüyorsunuz?
- Öyle direncimi bozacak bir durum yok. Hem ben sadık bir tipim. Çapkınlık konularında hiç fırlama değilim...
Mankenlik tercihim değil
Bir kere Gaye Sökmen istedi diye bir yardım defilesine çıktım. Ama hoşuma gitmedi. Popstar'da sahneye çıkınca kendimi mutlu hissediyorum ama podyumda yürümek beni mutlu etmiyor. Kendimi mankenliğe yatkın görmüyorum.
NE DUDAKLARIM NE GÖĞÜSLERİM SİLİKON! 15 YAŞINDA ESTETİK YAPTIRMIŞ OLAMAM DEĞİL Mİ?
17 yaşında Miss Turkey seçildiğime, 16 yaşından beri de moda çekimleri yaptığıma göre, 15 yaşında estetik yaptırmış olamam değil mi? Kontrol etsinler. Ne dudaklarımda ne göğüslerimde silikon var. Ama annem bile diyor ki: ‘‘Kızım olmasan burnu da estetik bunun, derdim!’’ Çok minikmiş. Doğduğumda şaşırmışlar, hiç yokmuş o zaman burnum. Bu büyümüş hali!