Feyzullah Arslan, iki yıl öncesine kadar Emniyet basın sözcüsü ve genel müdür yardımcılarından biriydi. Emniyet’in resmi açıklamalarını, Beyaz Saray’ınkiler gibi bir kürsüde, 1. Sınıf Emniyet Müdürü üniformasıyla, zengin mimik ve ses tonuyla, siyah bıyıklarının altından eksik olmayan tebessümü eşliğinde yapardı. Düz Emniyetçi kimliğinin dışına sık sık taşardı. 2003’te TRT Genel Müdürü olmak istediğini açıkladı, olamadı. 2007 genel seçimlerinde MHP’den milletvekili adayı oldu ama yine olamadı.
Yazma merakı ise bir başka özelliği. Onca işinin arasında "Polisin Hatıra Defterinden Yaşanmış Polisiye Olaylar", "Gül, Güldür, Düşündür, Komik ve Trajikomik Olaylar" adlı iki kitap yazmıştı. Hatta özel tiyatrolarda sahnelenen, Devlet Tiyatroları’nın da repertuvarına giren "Ehliyet Senin Neyine Dön Şinasi Evine" adlı bir tiyatro oyunu bile vardı.
Mayıs 2006’da Antalya Emniyet Müdürü olan Feyzullah Arslan, burada da yazmayı sürdürdü. Son zamanlarda ilk kitabının devamı için emrindeki polis memurlarının hatıralarını toplamaktaydı. Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün resmi web sitesindeki (www.antalyaemniyet.gov.tr) duyuruda, personelin yaşadığı "sevimli, ilginç, örnek olayları", Arslan’ın internet adresine yazmaları isteniyordu.
OTYAM’A KAMYONET ÇARPTI TRAFİK YAZILARINA BAŞLADIYazma sevgisi kentte de çok iyi bilinen Emniyet Müdürü, bir süre önce tanınmış bir Antalyalı ile çatıştı. 29 yıl önce Cumhuriyet gazetesinden emekli olup Antalya’ya yerleşen ünlü ressam, 50’yi aşkın kitabın yazarı, gazeteci Fikret Otyam (82) bir
trafik mağduruydu.
Üç yıl önce bir sabah, Konyaaltı’ndaki evinin önündeki kaldırımda yürürken kamyonet çarpmış, ölmekten kılpayı kurtulmuştu. Kendisine çarpan şoförün ortalıkta serbest dolaşması, onu trafik sorunu konusunda hassaslaştırdı, sık sık trafik ihlallerini konu alan, yetkilileri göreve çağıran yazılar yazmaya başladı: "Antalya’da ışık ihlalleri akıl almaz bir şekilde devam ediyor. Arka arkaya ölümler, kazalar... Motosiklette kask zorunludur ama düşenebiliyor musunuz, trafik polisi bile sıcak bölge gerekçesiyle kask takmıyor. Antalya’nın geniş kaldırımlarında kırmızı ışıkta beklerken bir yandan da havaya bakarım. Bir de helikopter çarpmasın diye. Antalya trafiği bu kadar laubali çünkü. Bunu mütemadiyen yazıyorum. Halka karşı görevim."
Fikret Otyam, 26 Aralık 2007’de yerel Son Nokta dergisindeki yazısında yine trafik sorununa değiniyor, Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan’ı eleştiriyordu. Yazının bir yerinde mizahi bir uslupla şöyle diyordu:
HAKARET KABUL EDİLİYORSA SÖZÜMÜ GERİ ALIYORUM"Roman ve piyes yazarımız, sanatçı ve sanatsever sevgili Emniyet Müdürümüz şu sıralar biraz meşgul. Yeni bir eser için bilgi topluyor. Tam bu sırada yok kaskmış, yok yeşilde geçilir, kırmızıda durulurmuş, aksi halde ölümle biten kazalar mazalar olurmuş gibi afaki işlerle, konsantrasyonunu bozacak, performansını etkileyecek ıvır zıvırlarla meşgul etmeniz resmen ve alenen sanat düşmanlığıdır. Suçlamaya neden olmamak için, evet altı ay izin veriniz efendim. Yaşasın sanat, yaşasın polislerin başlarından geçen komik şeyler ve düşündürücü ve dahi ibret alınacak şeyler. Bir ilin trafik sorunu öyle genelgeyle meleygeyle asla düzelmez. Dua edelim, kitap bir an önce bitsin..."
Çok geçmeden Fikret Otyam’a bir mahkeme celbi geldi. Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan ondan davacıydı, 20 bin YTL manevi tazminat istiyordu. Çünkü Otyam yazısında kendisini "İşgal ettiği makamı başta Antalya olmak üzere tüm Türkiye’de aşağılamış, küçük düşürmüş, alay etmişti."
Geçen mayısta Antalya 7’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmaya Fikret Otyam, beyin kanaması geçirdiği için koltuk değneğiyle geldi. Verdiği ifadede, yazısının hakaret amacı gütmediğini söyledi, ama "Roman ve piyes yazarımız, sanatçı ve sanatsever sevgili Emniyet Müdürümüz" şeklindeki sözleri hakaret kabul ediliyorsa, özür dilediğini ekledi. Ardından eleştirilerine devam edeceğini söyledi: "Bin dava da açılsa halkımın can güvenliği için mücadelemi bıkmadan, usanmadan sürdüreceğim. Bu eğer suç ise bu suçu onurla kabul ediyorum."
Davanın 20 Haziran’da yapılan ikinci duruşmasında, Emniyet Müdürü’nün tanıkları gelerek, Feyzullah Arslan’ın Fikret Otyam’ın yazısından nasıl rencide olduğunu, moralinin bozulduğunu, içine kapandığını anlattılar. Gerçekten de Emniyet Müdürü, bu konuda çok hassastı. Kendisini aradığımızda "Sanki çok önemli, çok özelliği olan bir habermiş gibi yazıyorsunuz. Konuşmak istemiyorum. Lütfen hanımefendi, asabımı bozmayın" demekle yetindi. Bir sonraki duruşmada Fikret Otyam’ın tanıkları dinlenecek. Bakalım bu edebi trafik davası nasıl sona erecek?
DURUŞMA DİYALOGLARI33 yıllık meslektaşımın psikoloji bozuldu, üzüldü, içine kapandı
Hakim Nursel Teke: Fikret Otyam, yazısında trafik sorunundan bahsetmiş. Bu sorun, Türkiye’nin yarasıdır. Gazeteci gözlemini yazıyor. Feyzullah Arslan neden rahatsız oldu?
Tanık Nurten Ünsür Başarılı ve duyarlı 33 yıllık meslektaşım ve arkadaşım Feyzullah Arslan’a hak etmediği suçlamalar yöneltti.
Hakim N.T. Belli makamdaki kişiler eleştiriye açık olmalı. Yazıda İçişleri Bakanı’na yönelik sözler de var. Belki Bakan eleştiriye daha açık. Dava açmış mı?
Tanık Yusuf Yatoğlu Yazı nedeniyle Arslan’ın psikolojisi bozuldu. Dergideki yazı onu çok üzdü. İçine kapandı.
Hakim N.T. Emniyet Müdürü kitapları ne zaman yazıyor? Mesai saatinde mi?
Tanık Y.Y Feyzullah Arslan günde dört saat uyur. Yazılarını evinde yazıyor.
Tanık Nizamettin Şen Yazı moral dünyasına tesir etmiş. Sürekli bundan bahsediyor.
Hakim N.T. Fikret Otyam’ın yazısı eleştiri midir, rencide edici midir? Olaya subjektif bakın.
Tanık N.Ş. Bence rencide edicidir. Antalya Emniyet Müdürü’nün görevi, 8 milyon turistin geldiği bir kentte çok zor. Bu konuda gelecek eleştiriler mantık çerçevesinde olmalı. Bir polis şefinin böyle suçlanması mantıklı değil.