Anoreksik, ama bomba gibi!

Güncelleme Tarihi:

Anoreksik, ama bomba gibi
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 30, 2004 00:00

Zayıflama hastalığına yakalanıp bir ÅŸey yiyemeyen insanların mideleri çok ilginç tepkiler veriyor ve herkesten çok daha fazla enerjileriyle göze çarpıyor. Yeni bir açıklamaya göre, bu çeliÅŸkinin nedeni, veya anoreksinin kökü, ilkçaÄŸlarda yatıyor...Anoreksiya nervosa (zayıflama hastalığı- kuruntulu iÅŸtahsızlık) hastalığına yakalananların % 90’ı kadın. Derileri kemiklerine yapışacak kadar zayıflayan hastaların %50’si tamamen iyileÅŸemiyor. On hastadan biri yetersiz beslenme yüzünden yaÅŸamını yitiriyor ya da intihar ediyor. Fakat anoreksi hastaları ilginç bir ÅŸekilde halsiz kalmak şöyle dursun inanılmaz derecede enerjik. Hatta aşırı enerji, hastalığın önemli belirtilerinden biri sayılır. Demek ki hastalık, dinlenme ihtiyacı doÄŸurmak yerine psikobiyolojik bir etkinlik programını çalıştırmakta. Peki ama bedene zarar veren bir programın anlamı ne olabilir?Amerikalı psikolog Shan Guisinger bu sorunun yanıtını taÅŸ devrinde buldu. Ä°nsanların henüz toplayıcılık ve avcılıkla geçindikleri bu devirde, ilk insanlar kıtlık dönemlerine letarjiyle (letarji = YaÅŸama iÅŸlevlerinin çok zayıfladığı, derin ve sürekli patolojik uyku durumu) reaksiyon göstererek enerji topluyorlardı. Ancak araÅŸtırmacının ‘Psychological Review’ dergisinde yayımlanan yazısında da belirttiÄŸi gibi evrim, herkese eÅŸit davranmamış ve belli bir gen varyasyonuyla teÅŸvik edilen bazı atalarımız ÅŸanslarını farklı bir ÅŸekilde denemeye çalışmışlardı. ‘Sürekli hep aynı bölgede besin aramaktan kaçınmak, son derece enerjik hissetmek ve tehlikeli derecede zayıflığı iyimser bir ÅŸekilde görmezlikten gelmek gibi davranışlar, insana bu son çabayı vermiÅŸ olabilir’ diye açıklıyor psikolog. Midenin ilginç tepkisiBu teori kesin bir ÅŸekilde kanıtlanamasa da bazı araÅŸtırma sonuçlarıyla desteklenmekte. Mesela anoreksi hastasının midesi açlığa karşı ilginç bir tepki veriyor. Yeme ihtiyacı ve tokluk hissinden sorumlu hormon yoÄŸunluÄŸu, normalde açlık çeken insanlardan tam aksi yönde iÅŸleyerek, bir anoreksi hastasının da dediÄŸi gibi kiÅŸiye ‘Bomba gibiyim’ hissini aşılamakta. Almanya’daki bir psikosomatri kliniÄŸinin yöneticisi Manfred Fichter’in son bulguları da bu sonuçla örtüşüyor. Fichter, Amerikalı genetikçilerle birlikte iÅŸtahsızlığın kalıtsal izlerine 1.kromozun bir bölgesinde rastladı. Bu bölgede araÅŸtırmacılar bedendeki opiatlar ve uyarı maddesi serotoninle tepkiyen ve beslenme alışkanlığında da önemli bir rol oynayan bir gen varyasyonu buldu. Bilim adamları Anoreksiya nervosa ile ilgili donanımların %50-80 oranında kalıtsal olduÄŸundan eminler. Ä°ÅŸte Guisinger tarafından açıklanan teori, bu tür gen varyasyonlarıyla kanıtlanabilir. EÄŸer teori doÄŸruysa, özellikle de göçebeliÄŸi yeni terk eden halklar anoreksiye daha eÄŸimli olmalı. Ölüme koÅŸan farelerGuisinger, bedenimizdeki bir biyolojik programın varlığını, birçok hayvanda anoreksiyaya benzer semptomlarla ispatlamaya çalışıyor. Mesela günde sadece bir saat kadar yeme , ama kafeslerinde her zaman bir koÅŸu tekerleÄŸi bulanan fareler, git gide daha az beslenirken çok daha fazla koÅŸmaya baÅŸlamışlar. Laboratuvar fareleri normalde günde bir kilometre koÅŸar, ama aç kaldıklarında 20km’ye kadar ulaÅŸabilirler. Fareler ilginç bir ÅŸekilde en sonunda beslenmeyi tamamen bırakıyorlar. Bu durumda deneye devam edildiÄŸi taktirde, fareler günde bir saatlik yemle pekala hayatta kalabilecekken, koÅŸma tekerleÄŸinin cazibesine dayanamayarak) ölene de koÅŸuyorlar. Bununla birlikte psikologlar hayvan deneyleriyle yapılan karşılaÅŸtırmalara genelde kuÅŸkulu yaklaşırlar. Bu araÅŸtırmacılar hastalığın kaynağını daha çok sosyolojik alanlarda ararlar. Ama onlar da herhangi bir kanıta ulaÅŸmış deÄŸiller. Günümüzdeki zayıflık modası kısmen etkili olsa da, bu kısıtlı bir açıklama getiriyor. Son bir araÅŸtırmaya göre özellikle de batı kültürlerinde yaygınlaÅŸan bulimia (*) hastalığından farklı olarak, anoreksi hastalığı ortaçaÄŸdan beri biliniyordu. Ancak o zamanki suçlu zayıflık modası deÄŸildi, hastalıktan günahlar sorumlu tutuluyordu! Açlıktan kaçış programıTabii anoreksi hastalarının hepsi gönüllü olarak aç kalmamıştı. Mesele iki dünya savaşından sonra kıtlık yüzünden aç kalan insanların hareketlilikleri karşısında yardım kuruluÅŸları hayretler içinde kalmıştı. Ve bu bilgilerin tümü Guisinger’in teorisiyle örtüşmekte. Ä°ster dini inanç, diyet çılgınlığı ya da besin kıtlığı olsun, çeÅŸitli psikolojik veya diÄŸer nedenlerden dolayı kilo kaybına uÄŸrayan insanlarda ‘açlıktan kaçış programı’ devreye giriyor. AraÅŸtırmalara göre 1000 kadından yaklaşık %5-10’u anoreksiye yakalanıyor. Ve tehdit altında olanlar mesela oruç tutan ÅŸiÅŸmanlar deÄŸil zayıflardır. Özellikle de genç kızlar yüksek bir risk altındadır. Amerika’nın Montana eyaletinde uzun yıllardan bu yana anoreksi hastalarını tedavi eden Guisinger bu yüzden yeni teorinin hastalara ve yakınlara yardımcı olduÄŸunu düşünüyor. Sonuçta bedenin bir zamanlar yaÅŸam kurtarıcı olan bir programı tekrarladığını öğrendiklerinde rahatlayanların sayısı hiç de az deÄŸil. Hastalar ölüm tehlikesiyle burun buruna olmalarına karşın kendilerini neden hasta hissetmediklerini mantıklı bulmaya baÅŸlıyorlar. Ve hasta en iyi durumda da artık taÅŸ devrinde yaÅŸamadığını ve bu yüzden de bedenin ihtiyaç duyduÄŸu ÅŸekilde beslenmesi gerektiÄŸini kavrıyor. Neden ölmediler?Peki ama taÅŸ devri insanları ‘açlıktan kaçış programı’ yüzünden neden ölmemiÅŸlerdi? Dahası tedavi olmadan nasıl iyileÅŸebilmiÅŸlerdi? Guisinger, prehistorik süreci ÅŸu ÅŸekilde tahmin ediyor: Anoreksi hastaları her zaman azınlıkta kalanlardı. Ancak onların kararlığı sayesinde diÄŸer kabile üyeleri de farklı yerlerde besin aramaya baÅŸlıyordu. Ve grup gerçekten de besin bulduÄŸunda aç kalma/ oruç, günümüz göçerlerde olduÄŸu gibi gelenek haline gelmiÅŸ olabilir. Göçerler bol besine kavuÅŸtukları zaman dualar eÅŸliÄŸinde hep birlikte yemek yerken birbirlerine ikramda da bulunurlar. Demek ki yönlendirici olan sadece biyoloji deÄŸil. * Bulimia nevrosa: Önce kontrolsüz bir ÅŸekilde ve aşırı miktarda yeme, daha sonra da kusarak yenilenleri çıkarma, aşırı egzersiz, aşırı diyet, vb. yöntemlerle yenilenlerin bedenden dışarı atılması veya yakma çabasıyla tanımlanan kronik bir yeme bozukluÄŸu.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!