Güncelleme Tarihi:
KENAN’ın oğlu, bir sahil kentinde üniversite öğrencisi. Halası emekli öğretmen Zeliha Bedel, maddi ve manevi desteğini hiç eksik etmedi. Samsun’daki dedesi Muzaffer Aydın da emekli maaşının bir bölümünü torunu için aksatmadan gönderdi. C., babasıyla birkaç kez diyalog kurmaya çalıştı, Bayrampaşa’daki evlerine gelmek istedi. Ancak Kenan reddetti her seferinde. Oğlunu hiç arayıp sormadı, bir kez bile cep harçlığı vermedi.
C., 2013 sonbaharında İstanbul’a geldi, buluştuk. Annesini babasının öldürdüğünden emindi. Çocukluğunda tanık olduğu olayları, babasının söylediklerini anlattı. Çağlayan’daki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi. C. ile birlikte Emniyet’in Gayrettepe’deki Kayıp Şahıslar Büro Amirliği’ne gittik. C., annesinin ardından dedesinin ve babaannesinin kayboluşlarını, babasından neden şüphelendiğini anlattı. Kayıp Bürosu Amiri, savcılığın olumlu cevap vermesi halinde Canan dosyasını açacağını, son yıllarda duyduğu en ilginç kayıp vakası olduğunu söyledi. Aradan aylar geçti ve savcılık, şikayet üzerine daha önce ifadesi alındığı için Kenan Öner’in sorumlu tutulduğu kayıp Canan dosyasının bir daha açılmasına izin vermemişti. Kayıp Şahıslar Bürosu’nun yapacağı bir şey yoktu.
BENİ DE ÖLDÜRÜR MÜ?
C. ile 2013 Temmuzu’nda, üniversite eğitimi gördüğü kentte buluştuk. Babasıyla ilgili sırrını, okul çevresinden kimse bilmiyordu. Çok sevdiği kız arkadaşından da gizliyordu. Mezun olup iş hayatına başladığında bu ağır mı ağır sırrını paylaşacaktı. Teybi açtım. Hürriyet aracılığıyla babası hakkında anlattığı gerçeklerin polisi harekete geçireceğini umuyordu.
“Her şey iyi kötü çıksın ortaya. Belirsiz kalmasın. Bazen korkuyorum babamdan. Annemi, dedemi, babaannemi paraları yüzünden öldürdü. Adım gibi eminim. Ölüler! Babamdan korkmuyorum. Bunları anlattığım için beni öldürmez herhalde. Sonuçta evladıyım. Benden ne alabilir ki?..”
O ALTINLARA NE OLDU?
BABAMI en son 2008’de, üniversiteye hazırlanırken gördüm. Samsun’a yine gizli kapaklı işler için gelmişti. Otogarda görüştük. Meğer İstanbul’da anneme ait olan evi almak, dedemlerin evine haciz koydurmak ve annemin hayat sigortasındaki parayı almak için gelmiş. Annemin 30 bin lira sigorta parasını aldı.
Babam, Yeşil’le birlikte yakalanmış
ANNEM, babamın Fransa’daki cinayetini bilmeden evlenmiş. Babam hep gizlemiş. Annem, gerçeği sonradan öğrenmiş ama inanmamış. Babam da “Ben karıncayı bile incitmem. İftira” demiş. Annemin fikirleri çok sonra değişti. 1999 ya da 2000’de Yeşil’le birlikte yakalanmış. Bunu hem babam hem de annem söyledi. Yeşil’i (Mahmut Yıldırım) bir adamı ihbar etmiş, beraber yakalanmışlar. Babam bir de Fransa’daki havaalanını bombalama olayına karıştığını anlatmıştı. “Fransızlar beni gözaltına aldı ama İsrail’in baskısıyla serbest bırakıldım” dedi. Ne kadarı doğru bilmiyorum.
YARIN: POLİS SONUNDA DOSYAYI AÇTI