Annemi öldürüp asitte mi eritti?

Güncelleme Tarihi:

Annemi öldürüp asitte mi eritti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2014 09:35

Kenan’ın üniversite son sınıftaki oğlu C., annesini babasının öldürdüğünden emindi. 2013 sonbaharında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na babası hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcı, dosyanın yeniden açılmasına gerek görmediği için İstanbul Emniyeti Kayıp Şahıslar Bürosu’nun eli kolu bağlandı. Maktul ve mağdurlar için adalet geç kaldı.

Haberin Devamı

KENAN’ın oğlu, bir sahil kentinde üniversite öğrencisi. Halası emekli öğretmen Zeliha Bedel, maddi ve manevi desteğini hiç eksik etmedi. Samsun’daki dedesi Muzaffer Aydın da emekli maaşının bir bölümünü torunu için aksatmadan gönderdi. C., babasıyla birkaç kez diyalog kurmaya çalıştı, Bayrampaşa’daki evlerine gelmek istedi. Ancak Kenan reddetti her seferinde. Oğlunu hiç arayıp sormadı, bir kez bile cep harçlığı vermedi.

C., 2013 sonbaharında İstanbul’a geldi, buluştuk. Annesini babasının öldürdüğünden emindi. Çocukluğunda tanık olduğu olayları, babasının söylediklerini anlattı. Çağlayan’daki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi. C. ile birlikte Emniyet’in Gayrettepe’deki Kayıp Şahıslar Büro Amirliği’ne gittik. C., annesinin ardından dedesinin ve babaannesinin kayboluşlarını, babasından neden şüphelendiğini anlattı. Kayıp Bürosu Amiri, savcılığın olumlu cevap vermesi halinde Canan dosyasını açacağını, son yıllarda duyduğu en ilginç kayıp vakası olduğunu söyledi. Aradan aylar geçti ve savcılık, şikayet üzerine daha önce ifadesi alındığı için Kenan Öner’in sorumlu tutulduğu kayıp Canan dosyasının bir daha açılmasına izin vermemişti. Kayıp Şahıslar Bürosu’nun yapacağı bir şey yoktu.

BENİ DE ÖLDÜRÜR MÜ?

C. ile 2013 Temmuzu’nda, üniversite eğitimi gördüğü kentte buluştuk. Babasıyla ilgili sırrını, okul çevresinden kimse bilmiyordu. Çok sevdiği kız arkadaşından da gizliyordu. Mezun olup iş hayatına başladığında bu ağır mı ağır sırrını paylaşacaktı. Teybi açtım. Hürriyet aracılığıyla babası hakkında anlattığı gerçeklerin polisi harekete geçireceğini umuyordu.
“Her şey iyi kötü çıksın ortaya. Belirsiz kalmasın. Bazen korkuyorum babamdan. Annemi, dedemi, babaannemi paraları yüzünden öldürdü. Adım gibi eminim. Ölüler! Babamdan korkmuyorum. Bunları anlattığım için beni öldürmez herhalde. Sonuçta evladıyım. Benden ne alabilir ki?..”

O ALTINLARA NE OLDU?

Annemi öldürüp asitte mi eritti

C., denize bakıp dalıyor anneli yıllarına…

“Çocukluğum annem ve anneannemle birlikte geçti. Annem bir dediğimi iki etmezdi. Ne istersem yapmaya çalışırdı. Yönetici olduğu için sık seyahat ederdi. Bir keresinde hamburger istemişti canım. Uçağa binmeden önce alıp getirmişti. Onu çok özlüyorum. Benimle gurur duyamadı...”

Sonra, çocukluğunda çamaşır makinesinin içinde bulduğu altınları hatırlıyor. “O kadar çok altın vardı ki. Kocaman bir kumaşa sarmıştı annem. Orada saklıyordu. Çok düşündüm. Ecevit’in ‘Ayşe tatilde’ sözü, Kıbrıs çıkarmasının şifresiydi. Babamın ‘Anneni tatile götüreceğim’ sözü de ‘Anneni öldüreceğim’ demekmiş meğer. Tatile götüreceğim dediği gün öldürdü annemi. Bundan eminim. Büyük dayım, kayıp başvurusunun ardından İstanbul polisi babamın evine girdi ama bir şey bulamadı. Babam beni aradı, ‘Polisler eve girip annenin altınlarını çaldı’ dedi. İyi biliyorum, o altınları babam aldı.”

ANNEYLE SON ANI

C. artık 14 yaşındaydı. Samsun Anadolu Lisesi’ni kazanmıştı. Gitmeden önce 2004 Eylül’ünde son kez sarıldılar. Şubat tatilinde Bursa’daki kuzenlerinin yanına gittiği için göremedi. Babası Niğde Cezaevi’nden çıktıktan sonra İznik’e gitmesine, annesinin çok sinirlendirdiğini hatırlıyor. Babasının “Size sürpriz yapmak istemiştim” sözünü de.

“Araları kötüydü. Yaz tatilinde babamı görmek için Samsun’dan İznik’e gittim. Birlikte İstanbul’a döndük. Evde iki gece kaldı. Annem işteyken mektup yazıp İznik’e döndü. Babamla annemin kavga ettiğine hiç tanık olmadım ama aralarında soğukluk vardı. Sonuçta sekiz yılını hapiste geçirmişti.”

BUGÜNKÜ AKLIM OLSAYDI...

C., röportaj için buluştuğumuzda bütün yok oluşlardan babasını sorumlu tutmuş, “Babam bir katil. Ne de olsa Fransız ve Türk Interpol’ünü vaktiyle epey meşgul etmiş bir şahsiyet” demişti. Sıra, çocukluğunda babasının kendisine anlattığı asitte eritme yöntemine geldiğinde, tüylerim diken diken oluyor. C.’yi, babasının yaraladığı ruhunu en az zararla kurtarmasını dileyerek dinlemiştim. “Bir gün baş başa kaldığımızda ‘Bugünkü aklım olsaydı, Fransa’da öldürdüğüm Mehmet Yılmaz’ı asla bulamazlardı. Öldürüyorsun, asite atıyorsun. Eti, kemiği, molekülü bile kalmıyor. Bu yöntemi cezaevinde öğrendim...’ Tuhafıma gitmişti ama ciddiye almamıştım.”

Annemin sigorta parasını aldı

Haberin Devamı

BABAMI en son 2008’de, üniversiteye hazırlanırken gördüm. Samsun’a yine gizli kapaklı işler için gelmişti. Otogarda görüştük. Meğer İstanbul’da anneme ait olan evi almak, dedemlerin evine haciz koydurmak ve annemin hayat sigortasındaki parayı almak için gelmiş. Annemin 30 bin lira sigorta parasını aldı.

Haberin Devamı

Babam, Yeşil’le birlikte yakalanmış

ANNEM, babamın Fransa’daki cinayetini bilmeden evlenmiş. Babam hep gizlemiş. Annem, gerçeği sonradan öğrenmiş ama inanmamış. Babam da “Ben karıncayı bile incitmem. İftira” demiş. Annemin fikirleri çok sonra değişti. 1999 ya da 2000’de Yeşil’le birlikte yakalanmış. Bunu hem babam hem de annem söyledi. Yeşil’i (Mahmut Yıldırım) bir adamı ihbar etmiş, beraber yakalanmışlar. Babam bir de Fransa’daki havaalanını bombalama olayına karıştığını anlatmıştı. “Fransızlar beni gözaltına aldı ama İsrail’in baskısıyla serbest bırakıldım” dedi. Ne kadarı doğru bilmiyorum.

YARIN: POLİS SONUNDA DOSYAYI AÇTI

Annemi öldürüp asitte mi eritti
ONUN HAYATINDAN İKİ HOLLYWOOD FİLMİ ÇIKAR

Annemi öldürüp asitte mi eritti
Oğluna, ‘Anneni tatile götürüyorum’ dedi ama...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!