Annem geldi

Güncelleme Tarihi:

Annem geldi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2002 00:00

ANNEM geldi.Ama tam değil. Yarısını İzmir'de bırakmış. O kadar zayıflamış yani.Ben burada ‘‘Ecevitler yemiyorlar içmiyorlar’’ diye yazarken o da yemiyor içmiyormuş meğer. Tevekkeli telefonlarda ‘‘Çok ayıp ediyorsun kızım’’ deyip duruyordu.Şimdi annemi ya Ankara'ya devleti yönetmeye gönderelim ya da kendisine burada bir zayıflama merkezi açalım diyoruz.Zayıflama merkezinde yüzde yüz başarı garantisi verebiliriz gelenlere. Bir deri bir kemik olma garantisi. Mevcut merkezlere gidenleri görüyorum. Gerçi kilo verdiklerini söylüyorlar ama dışarıdan hiç belli olmuyor. Psikolojik olarak inandırılıyorlar herhalde. E, doğru... Her şey beyinde biter, kendini zayıflamış hissediyorsan işlem tamamdır.Neyse, konuyu dağıtmayayım. Bu işin şakası. Annemi gördüğümüz an dünyamız karardı. Şekeri sınırda çıktı diye ölüm orucu diyebileceğimiz bir diyete sokmuş kendini. E, zaten o nitratlı, bu hormonlu, şu yağlı, öteki tuzlu diye yediğini içtiğini üç beş şeyle sınırlandırmıştı, bu defa onları da yememiş. Gazetelerde okuduğu ‘‘Bilmemnede zehir çıktı’’ haberleri de eklenince anladığımız kadarıyla bir tek su içmiş bu kış.Arkadaşlarına da ‘‘Kızlar sizi ararlarsa zayıfladığımı söylemeyin’’ diye tembih etmiş. Onlar da seve seve işbirliğine girmişler. Hiçbiri artık doktor, ilaç, şu bu istemediğinden, anlamışlar annemi.Demek sırf Ecevit'e mahsus değil, kuşakta bir problem var. Ya da 70'i geçince hepimiz böyle olacağız, ne bileyim.Neyse ki üç çocuğu arasında Rahşan Hanım'a benzeyen yok. Yani hiçbirimiz ‘‘Seni ancak ben iyi ederim’’ demedik. Her zamanki gibi sevgili arkadaşımız Dr. Alev Karaca'ya ‘‘İmdat!’’ dedik.Sonrası Acıbadem Kliniği, Boğaziçi Tıp Merkezi, tahliller falan. Bildiğiniz hengame işte.Yalnız şu kliniklere değinmeden geçemeyeceğim. O ne temizlik, ne şıklık, ne iç açıcılık öyle. Tahlil mi yaptıracağız yoksa resim galerisine mi geldik? Doktor mu bekliyoruz yoksa tiyatro fuayesinde miyiz?Doktorlar deseniz, sanki mankenleri podyumdan çevirip üzerlerine birer beyaz gömlek giydirdiniz. Her şey bizim gibi doktor ve hastane fobisi olanlara göre.Annem her zamanki gibi herkese hayran kaldı. Yaş durumlarına göre kimini çocuğu, kimini torunu belledi. Bir ara kanını alan yakışıklıya, ‘‘Yavrum, feda olsun sana, lazımsa kendin için de al’’ diyecek diye bekledim.Bir de az kalsın Dr. Filiz Çalışkaner Ören'i çantaya koyup eve getirecektik. Sırf onun tatlı dili yüzünden bir gün içinde ilaçsız milaçsız şekeri düştü annemin. İnsanda ne evham, ne korku, ne heyecan bırakıyor. Hastaya önce moral gerektiğini bilen ender doktorlardan biri.Netice mi?Annem iyi çok şükür. Ama bir ölçek şeker, ikişer ölçek kansızlık ve romatizma katkılı.MIŞ-MUŞŞükrü Sina Gürel, ‘‘DSP'yi kundakladılar’’ demiş.E, ne yapsınlar, hanımefendi hazır benzini dökmüşken...*Uzun ve mutlu evliliğin sırrı siyaset ve sekste anlaşmakmış.Ecevitler'in sırrının yarısını biliyorduk, öteki yarısını da öğrendik.*İstanbul'da fuhuş ve fahişe sayısı azalmış.Artık neredeyse bütün kadınlar tabakta gezdirdiğinden onlara gerek kalmadı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!