Annem beni üvey babama ezdirdi

Güncelleme Tarihi:

Annem beni üvey babama ezdirdi
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 1999 00:00

Haberin Devamı

Her gün bizim karşımızda, canlı yayında, çeşitli numaralarla bizi esir ediyor. Onu seyrederken günlük sıkıntılarımızdan kurtulup, kaka kiki gülerek rahatlıyoruz. Bu röportaj da öyle başlamıştı, ta ki ben çocukluğuyla ilgili o meşum soruyu sorana kadar. Sonrasını aşağıda okuyacaksınız...

Herkes seni seviyor! Üstelik daha da sevsinler diye uğraşıp duruyorsun. Nedir bu? Bir hastalık mı? Yoksa sen çocukken yeteri kadar sevilmedin mi?

- Bilinçaltıma o kadar girmedim, bilmiyorum. Doktorum da girmedi...

Nasıl bir aile ortamıydı seninki?

- Anneme de babama da çok sevgi beslemiyorum açıkçası.

Nasıl yani. İhmal mı ettiler seni?

Baba katı ve sert bir mizaca sahipti. Hani o sevgi göstermeyen tiplerden.

Peki anne?

- Çok genç yaşta, babamdan ayrıldı. Başta, hayatını tamamen bize adadı. Bana ve abime. Ama aradan bir kaç yıl geçtikten sonra yeniden evlendi. Kendinden yedi-sekiz yaş küçük biriyle. Ve bütün dünyası, o adam oldu. Ondan bir de çocuğu oldu. Ve bizi o adama ezdirdi.

‘‘Ezdirdi’’ ne demek?

- Adam çok gençti, bir çocuğa nasıl davranılır, nasıl iyi bir baba, eş olunur, bunların bilincinde değildi. Bir de askeri eğitim alıyordu, babası da subaydı. Yani başka türlü bir mizaca sahipti. O açıdan diyorum.

ANNEMLE UYURDUM

Hangi açıdan diyorsun ben anlamıyorum?

- Ben anneme çok bağlıydım. Mesela ilkokula giderken, abim sabahçıydı, ben öğlenci. Annem sabahları abimi okula ve üvey babamı işe yollardı. Günün en sevdiğim saatleri başlardı: Onlar gittikten sonra tekrar ikimiz yatağa girer, sarılır uyurduk. Öğlenci bir çocuk okula geç kalır mı? Ben her Allah'ın günü geç kalırdım! Annemin kollarından ağlaya ağlaya ayrılırdım. Sonra her akşam da okuldan dönünce, camın önüne tüner, üvey babamın asla bir daha bu eve gelmemesi için uzun uzun dua ederdim. Ama her gece de gelirdi adam.

Kaç yıl devam etti, anneye aşırı düşkünlük?

- Orta 1'e kadar. Sonra halamın yanına yollandık. Ama orası da olmadı. Çünkü ben o yıl zayıf getirdim. Tekrar annemin yanına döndük. Ama o arada onun o adamdan bir çocuğu oldu. Üvey babam da, Orta 3'den sonra abimle, beni eve kabul etmedi. ‘‘Artık onları istemiyorum’’ dedi. Annem de buna ses çıkarmadı. Benim için ‘‘Bunu yatılı okula verelim’’ diyorlardı. En uygunu da ne? Babam tiyatrocu ya, konservatuvar. Ben 14 yaşında konservatuvar sınavlarına girdim. Halbuki 16 yaşından küçükleri almıyorlar. Üstün kabiliyet diye aldılar beni. O zamana kadar, toplasan babamın belki üç oyununu izlemişim. Derken yatılı okul hayatı başladı, ben her gece ağlardım. Hep ‘‘Kendi çocuklarıma böyle yapmayacağım, onlar annelerinin babalarının yanında olacaklar’’ derdim.

Ama olmadı!

- Evet meğer herşey insanın düşlediği gibi olmuyormuş. Yine de kendi çocuklarıma, anneleriyle birlikte yaşamıyor olsak da, çok ilgi gösteriyorum. Çünkü içimden geliyor. Benim annemin gelmedi. Ve bütün bunlar beni çok etkiledi. Gerçekten. Şimdi böyle anlatıyorum ama aslında yaşadığım şeyler, çok da hafife alınacak şeyler değildi: Yatılı okuldayım. 14 yaşındayım. Bir erkek çocuğuyum tamam ama annem de Ankara'da. Ve benim çamaşırlarım yıkanacak. Değil mi? Ama annemin kocası olan o adam izin vermiyor! Annem de ağırlığını koyup, ‘‘Sen neler söylüyorsun, o benim oğlum, ben yıkayacağım tabii, kim yıkayacak bunun çamaşırlarını?’’ demiyor. Benim çamaşırlarımı komşular yıkıyordu. Bu da insana koyuyor biliyor musun. O yüzden anneme sevgim çok azdır diyorum.

Yani sen kendini ayazda yalnız kalmış küçücük bir çocuk gibi hissettin.

- O kadar da değil. Ama zor bir çocukluktu. Yatılı okul dönemi geçince alıştım. Hayata oldum olası bağlıyımdır. Ama evet küçüktüm ve kendimi haksızlığa uğramış gibi hissettim. Artık sevgi eksikliği midir nedir bu, çok etkiliyor insanı. Büyüsen bile hep seni takip ediyor. Gerçi babamı kaybettim, rahmetli oldu.

Annen?

- O Çanakkale'de. Devam ediyor evliğine.

Ne kadar sıklıkta görüşüyorsunuz?

- Senede bir iki kere. O da belki.

Mutlu mudur?

- Mutsuzdur. Herhalde.

Dolu dolu para kazanıyorsun. Maddi olarak ona destek oluyor musun?

- Yok.

Ama ne olursa olsun, sen onun çocuğusun.

- Hayır, onun ihtiyacı yok.

KİNDAR DEĞİLİM

Geçmişte yaşanan hiç bir şeyi unutmaz mısın?

- Kin tutmayı becerebilen bir insan değilim. Ben o adamla, yani üvey babamla bile görüşüyorum.

O yine de çok seviniyordur, oğlunu her akşam izliyordur.

- Arada bir selam yolluyorum, Dünya Kadınlar Günü'nde mesela, ‘‘Başta annem olmak üzere bütün herkesin Kadınlar Günü'nü kutluyorum’’ diyorum.

Tüm bunlar kadınlara bakışını değiştirdi mi?

- İntikam mı? Yok hayır, o ben değilim, o sapık yakalandı, Bursa'da!

Peki insan böyle bir çocukluk yaşayınca, kendine nasıl hedefler koyuyor? Öyle bir kadınla evleneyim ki, benim çocuklarımın başına tüm bunlar gelmesin mi diyor?

- 14 yaşındayken en büyük hayalim buydu. Çok güzel bir evliliğim olsun ve hiç bitmesin. Çocuklarım hep mutlu olsun. Sanırım yine de kızlarım benim çocukken olduğum kadar mutsuz değiller. Ama düşler başka, gerçek hayat başkaymış.

HATA YAPIYORUM

Kadınlar senin neyine geliyor?

- Doğallığıma.

Sen kadınların nesine gidiyorsun?

- Şu anda benim için en önemli olan kadının bakımlı olması, akıllı olması ve kariyer sahibi olması. Bunları arıyorum. Ararken hatalar da yapmıyor değilim, yapıyorum.

‘‘500 kadınla yattım’’ ne demek? Sen öyle skor tutan bir adama benzemiyorsun. Bunu söylemek sana ne kazandırdı?

Türkiye'de bu tür şeyler, bir erkeğe ne bir şey kazandırır, ne de kaybettirir. Erkek erkeğe yapılan bir geyikti. Ağzımdan çıktı. Hem bantlar geri alınamıyor. Kimbilir belki de gerçektir. Hiç öyle komplekslerim yok, kaçsa kaç...

Peki bir kompleks söyle o zaman. Boyunun kısa olması mı mesela?

- Olabilir, Tarkan kadar uzun olmayı isterdim!

Yalvaranlar içimi kıyıyor

Şu eleştirilere verecek cevabın ne?

1) Yalvartıyor...

- Yalvartmak için yapmıyoruz ki bu programı. Yok öyle bir şey. İnsanları eğlendiriyoruz, hem de mutluluk veriyoruz.

2) Yatağa atıyor...

- Yatak deyince insanların aklına bir tek fuhuş mu geliyor? Yatakta oyun da oynanır, kahvaltı da edilir.

3) Alay ediyor...

- En fazla komiğini çıkarıyorumdur!

4) Belden aşağı espri yapıyor...

- Evet doğru. ‘‘Yapamazsam Fatih Ürek olayım’’ diyorum, ölüyorlar gülmekten. Ama ‘‘Mehmet Ali halanız size kurban olsun’’ da diyorum, yani ben kendimle de dalga geçiyorum. Zaten bir dolu başka eleştiri de geliyor: Yok, biseksüel, homoseksüel, latan filan. Bu konuda da bir kompleksim yok, tercihim o yönde olsaydı saklamazdım.

‘‘N'olur yardım edin Mehmet Ali Bey!’’ Bu cümleyi duyunca ne hissediyorsun?

A) Acıyorum,

B) Sinir oluyorum,

C) İçim kıyılıyor. Hangisi?

- İçim kıyılıyor.

Bazılarına araba veriyorsun, bazılarına vermiyorsun. Sosyal konumlarına göre mi karar veriyorsun?

- Sanırım içgüdülerime göre karar veriyorum. İnsanların gerçekten ihtiyacı var mı, gerçekten samimi mi, ben hissediyorum.

Bir gün birilerine bir şey veremeyecek konumda ve durumda olursan nasıl hissedeceksin kendini?

- Çırılçıplak!

Türkiye'deki Çarkıfelek'in dünyadaki Çarkıfelek'lerden farkı nedir?

- Orijinal formatıyla yayınlandığında, yani geçen sene, dünyada diğer tüm Çarkıfelek'ler arasında birincilik almıştık. En iyi komedi sunum dalında. Ama şimdiki hali tamamen farklı. Hiçbir şekilde tanıyamıyorlar! Böyle bir format yok! Sanırım ip kopmuş diyorlar, hele son halini gördükten sonra hiç karışmıyorlar.

Anti-depresan kullanıyorum. Şikayetim baş dönmesi gibi bir şeydi. Boşlukta gibiydim. İsteksizlik, mutsuzluk hiçbir şeyden zevk alamama. Doktora gittim, boynumdan kaynaklanıyor zannediyorum. Tomografilere girdim, bir dolu testler yapıldı, bir şey çıkmadı, psikolojikmiş, yani depresyon. O günden beri ilaç alıyorum. Beni hiç bir yere götüremiyorlardı, ne bara gidebiliyordum, ne restorana. Duramıyordum, çıldıracak gibi oluyordum, kaçmak istiyordum, eve gidip yatayım...

KUMAR UNUTTURUYOR

Başkalarının fikirlerini, yazdıkları, yaptıkları yayınları ne kadar ciddiye alıyorsun?

- Mesela, stand-up'larımda Reha Muhtar'ın konusunu ediyorum, derken iki gün üst üste Show Haber'de beni karalayan haberler çıkıyor. Ben evli değilim, ben milletvekili değilim, neden ana haber bülteninde benimle ilgili 20 dakika haber yayını yapılıyor? Kenan Erçetingöz alıyor, Yasemin Koşal'ı konuşturuyor...

Antikaları sen ihbar etmişsin!

- Evet, evet, sonra ben onunla beraber olmak istemişim o hayır demiş onun üzerine de kızı işten çıkarmışız. Böyle bir şey olabilir mi? Bayağı üzerime geliyorlar.

Bir de kumar oynuyorsun.

Evet çünkü kendimi unuttuğum oluyor kumar oynarken. Bir heyecanı var. Gurur duyuyorum diyemeyeceğim ama utanmıyorum da. Üç aydan üç aya gidiyorum. Kıbrıs'a ya da yurtdışına.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!