Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2010 17:34
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Tedavisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Uncu, “Tüp bebek işleminde, transfer yapıldıktan sonra gebelik olup olmadığını anladığımız 12 gün içinde kadının çektiği stres oranı, herhangi bir hastaya kanser olduğunu söylediğinizde oluşan stres oranıyla aynıdır” dedi.
Uncu, yaptığı açıklamada, bir kadın düzenli adet görüyorsa, sorunu yoksa, erkekte ciddi sağlık sorunları bulunmuyorsa ve düzenli ilişki varsa gebeliğin oluşması gerektiğini söyledi.
Bu durumların varlığına rağmen 12 aylık sürede gebelik oluşmadıysa, konuya ilişkin araştırmanın gerekli olduğunu ifade eden Uncu, düzenli ilişkisi bulunan ve korunmayan 100 çift içinde birinci ay 25 gebeliğin olacağını anlattı.
Bu rakama her ay 10 çiftin ekleneceğini ifade eden Uncu, “6'ncı ayın sonunda 65 kadın gebedir. Sonraki 6 ay içinde bu orana 20 kişi daha eklenir ve yüzde 85 gebelik ortaya çıkar. Bu noktada gebe kalamayan 15 çift araştırılmalıdır. Yani araştırma için 6–12 aylık bir süre mantıklıdır” dedi.
Gebelikte kadının yaşının büyük önem taşıdığını dile getiren Uncu, şöyle devam etti:
“Yakın zamanda çıkan çalışmalar erkek yaşının da önemli olduğunu göstermeye başlamakla birlikte kadının yaşı burada daha önemlidir. 37 yaş sonrası kadın yumurtalıklarındaki yumurta rezervinin tüketim hızı çok artar ve 35 yaş üzerinde olan ve gebelik isteyen hanımlar için araştırma, tanı ve tedaviye başlama anlamında fazla beklememek gerekir. 6 ay kesinlikle yeterli bir süredir. Özellikle yumurtalıklarından cerrahi operasyon geçirmiş kadınlarda ve birden fazla yumurtalık, rahim enfeksiyonu geçirmiş kadınlarda araştırmaya erken başlamak gereklidir. Erkek tarafında ise geçirilmiş testis cerrahisi ve hastalıklarının varlıkları da beklememeyi gerektiren bir durumlardır.”
Tüp bebek stresi
Uncu, tüp bebeğin sabır isteyen bir çalışma olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Tüp bebek işleminde, transfer yapıldıktan sonra gebelik olup olmadığını anladığımız 12 gün içinde kadının çektiği stres oranı, herhangi bir hastaya kanser olduğunu söylediğinizde oluşan stresle aynıdır. Ne kadar büyük bir stres ve beklenti olduğunu düşünün. Bu kadar maddi-manevi eziyet çekilen bir işleme kalkışırken merkez ve merkez çalışanlarının geçmişi, tecrübeleri, birikimleri çok iyi araştırılmalı, başarı oranları ayrıntılı olarak konuşulmalı, tedavi süresince karşılaşılacak her şey ayrıntılı öğrenilmeli ve başarısızlık durumunda bunun dünyanın sonu olmadığı bilinmelidir. Basında çok sıklıkla karşılaştığımız 'bundan sonra çocuksuz çift kalmayacak, tüp bebekle kısırlığa son, ünlü doktor embriyoları lazerle rahime yapıştırıyor, ünlü doktor tüp bebekte mucizevi formülü açıklıyor, ünlü doktor dünyada en iyi gebelik oranları bizde dedi', gibi akla mantığa sığmayan haberlere değer verilmemeli.”
Türkiye'de sağlık sektörünün gerçekten çok başarılı işler yapıldığını vurgulayan Uncu, ülkenin tüp bebekte yakaladığı başarının da dünya başarısının altında olmadığını, belki de üzerinde olduğunu bildirdi.
Dünyada uygulanan yeni bir tedavi yönteminin Türkiye'de önce İstanbul, Ankara gibi şehirlerdeki gelişmiş merkezlerde hayata geçirildiğini dile getiren Uncu, şunları kaydetti:
“Bu anlamda bu bölgelere Anadolu'dan hasta akımı olur. Günümüzde halen bu davranış şeklinin devam ettiğini, tamamen bitmediğini söylemek mümkün. Bursa da bu durum içinde değerlendirilmeli. 2,5 milyon kişinin yaşadığı, her türlü sağlık hizmetinin üst düzey verildiği bir şehirde halen insanların sağlık hizmeti almak için şehir değiştirmesi akla mantığa uymuyor. Bursa'da tüp bebek başarısı son derece yüksek, son derece kaliteli.”