Annelik çalışmasına nisanda başlıyorum

MUHTEŞEM BİR DÜĞÜN İLE EVLENMİŞTİ

Kadın sağlığı konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla düzenlenen “Sağlıklı Toplum ıçin Sağlıklı Kadınlar” kampanyasının destekçilerinden biri de Ceyda Düvenci... “Binbir Gece” dizisinin sevilen oyuncularından Düvenci, bu yoğun tempoya rağmen çocuk sahibi olma planlarını daha fazla ertelemeyeceğini ve nisan ayında annelik çalışmalarına başlayacağını söylüyor.

Sağlıklı Toplum ıçin Sağlıklı Kadınlar projesi için neden sizi seçtiler?
- Beni neden seçtiklerini bilmiyorum açıkçası... Sosyal sorumluluk projelerine çok sıcak baktığımı fark ettikleri, “Binbir Gece” dizisi çok büyük kitlelere ulaştığı ve dolayısıyla çok sevenim olduğunu düşündükleri için seçmişlerdir herhalde. Bir de görev aldığım sosyal sorumluluk projelerine kendimi ölesiye teslim ettiğim için tercih etmiş olabilirler. Öte yandan dizide Bennu’nun yaşadıklarını da göz önünde bulundurmuş olabilirler. Çünkü konu kadın sağlığı...

Bir yandan dizi, diğer yandan bu tür projeler... Bu tempo sizi yormuyor mu peki?
- Artık neredeyse dağılmış durumdayım. Hangi birine yetişeceğimi şaşırıyorum. Bana kalsa hayatımı tamamen sosyal sorumluluklara adarım, ama öyle olmuyor tabii... Performansınızın her yöne dağılması pek sağlıklı değil gerçekten...

Daha önce yer aldığınız diğer sosyal sorumluluk projeleri neler?
- Elimin uzandığı her şeye yetişmeye çalışıyorum. Engelliler için yapılan sosyal sorumluluk projelerinde bulundum. En son da Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’yla “Okuyorum Oynuyorum” projesi kapsamında Samsun’da sokak tiyatrosu yaptık. Bu sene ise listede “Sağlıklı Toplum ıçin Sağlıklı Kadın” projesi var.

Türkiye genelinde yardım kampanyalarına yeterince hassasiyet gösteriliyor mu sizce?
- Göz önünde olan pek çok insan bu tarz dernekler kuruyor ve çok da özel işler yapıyorlar. Fakat diğer taraftan “Çok fazlalaştılar, bu dernekleri giyinip süslenip birbirlerine gösteriş yapmak için kullanıyorlar” gibi yanlış tepkiler görüyorum toplumda... şunu söyleyeyim; o şekilde yani giyinip süslenip dikkat çekiyorsak, sponsorlarımız böyle mutlu oluyorsa, bu işler de böyle yapılır. Çünkü o projeler parasız gerçekleşmiyor. Özel geceler düzenlenecekse, takıp takıştırıp oralara gidilecekse ve orada para toplanacaksa, sakıncası yok, ben de öyle yaparım.

KIZARSAM ARIZA ÇIKARIRIM

Bu proje kapsamında neler yapacaksınız?
- 17 şubat’ta Küçükçekmece Belediyesi’ne gittik. Orada 100 kadına bedelsiz sağlık kontrolü yapıldı. Yanımızda jinekoloji derneğinden doktorlarımız vardı. Siz neden oradaydınız derseniz... “Doktor var, gelin” dediğimizde hiçbir kadın kalkıp gelmez. Ama dizilerde izledikleri, bir dergide görüp beğendikleri isimler uzmanların yanında yer alınca geliyorlar. Gelince de bilinçleniyorlar. Hem belki o 100 kadından bazıları tehlikeli hastalıkların başlangıcındadırlar ve bu basit adımla belki birçok hayat kurtarmış oluruz. Bu şekilde düşünüyoruz.

Türkiye’nin kanayan yarası olarak gördüğünüz ve ileride el atmayı düşündüğünüz bir projeniz var mı?
- Ben hep eğitimden yola çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü toplumumuzun okuma alışkanlığı yok. Çocuklara verilen eğitim yeterli değil. Böyle sürekli kanayan bir yaranın üzerine gidilmez mi?

Bugüne dek yer aldığınız projelerde, ekip arkadaşlarınızla hep omuz omuza göründünüz. Biz mi yanılıyoruz, yoksa siz gerçekten birçok kompleksini aşmış insanlardan mısınız?
- Aşmışlık değil ama ben bu işe başladığımdan beri kendimi telkin etme noktam biraz farklı. Mesela haftada bir psikoloğuma giderim ve konuştuğum zaman kendimi bulduğum farklı alanlar vardır. Sokakta yürürken de kendimi farklı hissetmem. Çünkü biliyorum ki şöhret geçici... O bir motif ve kaç yıkamada gideceğinin garantisi yok! Ben hiçbir zaman “ınsanlar benim hakkımda ne düşünür” de demedim. Her zaman kendi doğrularımı, bunlarla ne kadar mutlu olabildiğimi ve bu doğrularımla insanların gözünde kendimi nereye koydurabildiğimi düşündüm. Beni üzdükleri anda ise kendimi geri çekmeyi bildim. Bu sayede çevremde beni takdir eden, seven, yanlış yaptığımı düşünse bile arkamda olan, beni düşünen çok enteresan bir topluluk oluştu.

Hayatınızın aşkını buldunuz mu?
- Evet, ama “hayatımın aşkı” demeyelim. Çünkü daha önce de aşık olmuştum. Eşim Engin (Akgün) hem hayat arkadaşım, hem dostum, hem kocam, hem ailem, yani her alanımı dolduran bir adam...

Tecrübe kazandıkları için insanların ikinci evliliklerinde daha mutlu olduğu söylenir. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bir insan isterse belli süreçlerden geçerek kendini değiştirebilir. Ama özü değişmez. Evlilik de çok öz olarak yapılan bir alışveriş. Onda maske yok, yalan yok, “şimdi söylemem, içimde kalsın” diye bir şey yok. Çünkü “ölene kadar” diye çıktığınız bir yolculuk. O yüzden eğer o hata özündeyse, her zaman tekrarlarsın. Yani senin özünde bir arıza varsa onu 35’inci evliliğinde de yaparsın. Ama önemli olan o arızayı karşındakinin ne kadar sorun ettiğidir.

Sizin özünüzde hiç arıza yok mu?
Sıkıntı yaşatacağım konuları dürten bir eşim yok diyelim... Çünkü benim sıkıntılarım bellidir. Yalan söylerse, bir bağımlılığı varsa, güvenmiyorsam arıza çıkarırım. Bir de çabuk sinirlenirim, ama onu da eşim (belki benden 6 yaş büyük olduğu içindir) güzel telafi ediyor. Çok olgun ve özgüveni çok yüksek. Bir ortamda tanınıyor olmam, birlikte olduğum adamları hep rahatsız etmiştir. “Sana mı bu servis, bize yok mu? Biz niye karşılanmıyoruz” diyorlardı eskiden. şimdi eşim diyor ki “Çok mutluyum seninle evli olduğum için. El üstünde tutuluyoruz her yerde”... Yani bana yapılan ikramın bize yapıldığını fark eden bir adam.

Ya çocuk planları?
- “Binbir Gece” bittikten sonra anne olmak istiyorum. O da mayıs gibi bitecek. Nisan gibi annelik için çalışmalara başlarım. Zaten evlenir evlenmez sağlık sigortamı gözden geçirdim, ardından da kadın doğum doktoruna gidip bilgi aldım.

ŞÖHRET BİTERSE BEN DE TEZGAHTARLIK YAPARIM

Sıradan bir yaşam mı sizinkisi?
- Bana “Özel hayatınız hep magazinin gündeminde. Bu yıpratıcı değil mi” diyorlar bazen... Hayır, çünkü beni seven insanlar biliyor ki onların yaşadığı kadar yaşıyorum ben de bu hayatı... Onların yaptığı hatalar kadar hata yapıyorum. Ben hâlâ motorla karşıya geçiyorum, hiç gocunmadan otobüse biniyorum. Ekonomik kriz var mesela ve diyelim ki diziler bitti, şöhret bitti. O zaman tezgâhtarlık yaparım ben de...

Nasıl bu kadar erken bilinçlenebildiniz?
- Güçlü olduğumu fark ettiğim an 26 yaşlarındaydım. Bence herkes güçlü, ama bunu fark edebilmek bir süreç. O farkındalık konusu hakkında saatlerce düşünebiliyorum.