Güncelleme Tarihi:
Eğitimde annelerin rolü nedir?
- Kadınların eğitim sistemiyle ilişkisi karmaşık. Ama en son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Anneler eğer grev yapsa eğitim sistemi çöker! Kadınların ya da annelerin görünmeyen çok yoğun mesaileri var. Çocuklarını okula göndermek, eğitiminin çeşitli dönemlerinde, çeşitli düzeylerde onları takip etmek, yardım edip destek vermek için çok çalışıyorlar. Bu işler de sadece yemek pişirmek ve çamaşırlarını yıkamak, ertesi gün okula temiz pak hazırlanmış göndermekle de sınırlı değil. Aynı zamanda müthiş bir duygusal emek var. Şunu biliyoruz ki okullar son derece otoriter yapılar. Evi bırakıp okula gitmek çocukların o kadar hoşlarına giden bir şey değil. Çocuklarla okul arasında bu ilişkiyi kuran, okulu çocuğa gidilebilir bir yer yapan kişi deanne. Çocuğu okula hazırlayan da, ödevlerine yardımcı olan da, okulla ve öğretmenle ilişkiyi kuran da anne.
Ya bir gün anneler “Bu işleri yapmıyoruz” derse...
- Çok iyi bir şey olur. Bence birden bire okullar çalışamaz, erkekler işe gidemez hale gelir. Belki ekonomik sistem sallanır. Kadınlar buna yatkın olsa keşke. Benim de oğlum var. “Bugün işe gitmeyeceğiz”diyebiliriz ama “yemek yapmayacağız” diyemiyoruz. Anneler grev yapacaksa çocuk duygusal ve ekonomik olarak bundan etkilenmeden yapmaları lazım. Çünkü çocukların karnı doyacak, iyi beslenecekler, iyi giydirilecekler. Oysa bütün bunlar evdeki babanın da sorumluluğu aynı zamanda. Bir çetelesini tutarsak gerçekten dünya kadar iş var annelerin. Kadınlar bunları yapmak için canhıraş bir şekilde mücadele ediyor. Hatta bazen kötü anne olarak damgalanmamak için birbiriyle yarışıyorlar. Piyano dersi, dershane, özel öğretmen diye oradan oraya koşturuyorlar. Bütün okul toplantılarında anneler ağırlıkta. Oğlumun toplantılarında tek tük erkek gördüm.
Çocuğu okula hazırlarken annelerin büyük emeği var...
- Tabii ki. Çocuğun duygusal ve arkadaşlarıyla ilişkisi ya da öğretmenle çıkan sorunlarda, okula uyum sağlayamamasında anneler devreye giriyor.
Bu rolü babalar alsa?
- Babalar bu rolü üstlenmiyor. Zaten mesele bu: Çocuğa yakın ve duygusal olarak o emeği veren babalar var. Ama çok nadir ve erkek egemen sistem öyle yapılanmış ki babalar bu işin dışında. Çalışan kariyer sahibi çok kadın var ama bir şekilde erkekler bu işten sıyırıyor.
Erkeklere uygun değil deniyor...
- Hayır. Erkeklerin doğasının buna elverişli olmadığı teorisine inanmıyorum. Gerçekten emek verirlerse gayet de iyi yapabilirler. Küçük çocuk sahibi kadınlar evde kalmaya daha yatkın. Sistem tarafından belirlenmiş durumdayız hepimiz. Bir şekilde çocukların bakımı, ev işleri kadınların üzerine yıkılmış durumda. Pek çok kadın bundan memnun değil ama yapıyor. Bazı kadınlar da memnun olmak zorunda. Çalışan kadın eve gelip ikinci veya üçüncü mesaisini yapıyorsa o zaman kendini gerçekleştiriecek enerji ve zamanı kalmıyor. O yüzden de bütün gün çalışmak yerine evde oturup işlerini yapıyorlar.
Sınıf anneliği de bu bakışın bir uzantısı mı?
- Sınıf anneliği birçok bakımdan çok ilginç. 1980 sonrası küresel düzende eğitim artık toplumsal sorumluluk gibi görülmemeye başlandı. Yani yeteri kadar kaynak ayrılmıyor. 12 yıla çıkarmaya çalışıyoruz zorunlu eğitimi. Ama ayrılan kaynaklar çok düşük. Milli Eğitim’in bütçesi büyük ama sistemde 20 milyona yakın öğrenci var. O zaman okullar yine kadınları emeği üzerinde işleyecek. Gerçekten çok yoksulların yoğunlukla yer aldığı okullarda ‘sınıf anneliği’ hayati bir önem taşımaya başladı. Okulda hizmetli için kadro yok. Okulun badanasından sınıf düzeyindeki bütün malzemeler için gerekli kaynak ayrılmıyor. Tabletli eğitime geçiyoruz ama gidin yoksul kesimdeki birçok okul hijyenik açıdan çok kötü durumda. Bu durumda birçok ihtiyaç kadınların üzerine yıkılıyor. Evde çocuğunu okula hazırlamak için emek veren anneler bu kez sınıfa girip okulun ihtiyaçlarını karşılıyor. Muhteşem bir yoğun emek harcıyor. Zaten sınıf anneliği de resmi olarak özendiriliyor.
EN İYİ BEN BAKARIM DEMEMELİ
Eğitilmiş, kurtarılmış kadınlar diğer kadınlara nasihat vermeyi pek tercih etmiyoruz. Ama kadınlar dayanışma içinde olmalı. Babalara da “sen çocuğu ders çalıştır, dershaneye götür” demeliyiz. Kadınların ev içinde işlere karşı çıkışları çok önemli. Üç gün bulaşıklar bekleyebilir, beklesin. Bugün bizim evde olmuştu. Yıkanmadı erkek gidip yıkamak zorunda kaldı. Çocuklarla babaların da yoğun mesaisi safretmeleri için kendileri toplumda yer almalı. Anneler “En iyi ben bakarım“ dememeli. Sorumsuz yetiştirilen, sorumsuz gençler olmaması için çocukların gerçek hayatla evdeki işlerle bir şekilde tanışmaları lazım.