Güncelleme Tarihi:
Modellik yapmaya bebekken başladınız. Poz vermekten yorulmuyor musunuz?
- Kamera karşısına ilk geçtiğimde sekiz aylıktım, çocuklara yönelik bir ilana poz vermiştim. Pek çok kişi tarafından, çalışmak için çok küçük yaşta olduğum için eleştirilmişim ama anlattıklarına göre beni objektif karşısına koyduklarında çok mutluymuşum. 12 yaşından 15 yaşına kadar dişlerime tel takıldı ve onlar çıkarılana kadar hiçbir şey yapamadım. Daha sonra bir ajansa kaydoldum ve moda sektöründe çalışmaya başladım. Model olup dünyayı dolaşma fikri aklımda yoktu, tek istediğim normale dönmek ve kamera karşısına geçmekti.
Moda dünyasında sizi cezbeden nedir?
- Fotoğraf çekimleri esnasında çok eğleniyorum. Ve yapmak istediğimi yapıp, istemediğimi reddedebileceğim bir noktaya geldim. İşleri parasına bakarak kabul etmiyorum. Fotoğrafçının kim olduğuna ya da projeye bakarak seçim yapıyorum.
Bu iş size ne öğretti?
- Çok şey! Ama esas olarak güzel olmanın yetmediğini, sadece bunun seni hiçbir yere getiremeyeceğini. Güzel olmak iyi bir araç ama eninde sonunda yok olacak. İçinde çok daha fazlası olması gerekiyor.
HOLLYWOOD’DA BAZI KİŞİLERLE KİMYAM UYUŞMADI
Top model olmanın en iyi ve en kötü yanları neler?
- En iyi yanı, bu sayede dünyayı görüyorum. İki, üç hatta bazen dört seyahat yapmadığım haftam çok nadirdir. Japonya ya da New York gibi harika yerlere gidebilmek için bir yıl para biriktirmesi gereken akranlarımla kıyaslayınca kendimi çok şanslı hissediyorum. Öte yandan bu bir paradoks ama bu mesleğin en kötü yanı da durmadan seyahat etmek zorunda olmak. Evim diyebileceğim bir yer yok. Sürekli bir otelden çıkıp diğerine yerleşmek, ailem ve arkadaşlarımla iletişim halinde olabilmek için internette bulunmak zor bir durum. Dün annemin doğum günüydü ama kaçırdım. Sürekli bir şeyleri kaçırıyorsun ve kaçırdığın şey her zaman bir parti ya da kutlama değil. Süreklilik hissini de kaybediyor insan. Bir gün burada, yarın başka yerdesin, öteki gün bir telefon geliyor ve Çin’e gidiyorsun.
Çok enteresan insanlarla karşılaşmış olmalısınız. Sizi en çok kimler etkiledi?
- İşim sayesinde Nicolas Sarkozy’yle, önemli yönetmenlerle, Ürdün Kraliçesi Rania’yla tanıştım... Ama en enteresan insanların, herhangi bir yemekte yan sandalyende oturuyor olabileceğine inanıyorum. Hiç tanımadığın insanlarla konuşurken özel bir kimyasal salgılanıyor ve konuştuktan sonra aklında fikirler, cümleler veya hayatla ilgili kararlar kalıyorsa bence bu mükemmel bir şey.
Birkaç yıl boyunca Leonardo DiCaprio’yla çifttiniz. Hollywood’un ambiyansını sevdiniz mi?
- Orada herkes sandığınız gibi değil; tıpkı Wall Street’li herkesin sıkıcı olmadığı gibi. Bizimkinden çok farklı bir dünyaları yok; hisleri var, iyi günleri ve kötü günleri var. Bazı insanlarla kimyam uyuştu, bazılarıyla da uyuşmadı ama Hollywood hoşuma gitmedi diyemem. Sinema dünyasına merak geliştirmeye başladım ama ne yazık ki vaktim çok az olduğundan filmlerde rol almak benim için imkansız.
TEMİZLİKÇİM BİLE KIYAFETLERİME DOKUNAMAZ
Tasarımcı da oldunuz. Markanızın ismi ne?
- İnternette lansmanını yeni yapıyorum şu günlerde: Under.me. Hem erkekler hem de kadınlar için iç çamaşırı yapıyoruz. Çok yumuşak dokulu ürünler; külotlu çorap, bluzlar, üstler ve seksi iç çamaşırları... Şimdi artık bunları mağazadan satın almaya gerek yok, bu lafım herkesten önce erkeklere. (Gülüyor)
En sevdiğiniz tasarımcılar kimler?
- Günlük rahat kıyafetler için Alexander Wang, IRO, Zara ve Mango. Daha özel bir şeyler için Roberto Cavalli, Calvin Klein ve Ralph Lauren. Ama kendimi bir moda kurbanı olarak görmüyorum.
Giysilere çok para harcar mısınız?
- Kendimi tanıdığım diğer insanlarla kıyaslayınca, hayır. Jean’ler, bluz ve kazaklar gibi gündelik giysileri ucuz mağazalardan almayı severim. Asla kot pantolona 300, bluza 500 dolar vermem. Öte yandan özel bir gece için bir blazer almam gerekirse Stella McCartney’ye veya Chanel’e giderim; özel ve kıymetli bir elbise içinse Calvin Klein’a. Çok iyi ve kaliteliyi, daha basit ve sadeyle kombinlemek hoşuma gidiyor.
Gardırobunuzda neler var?
- Dolabımda 20 kot pantolonum olsa da sadece dört tanesini giyerim! Ve ayakkabılar... Eminim 100 çiftten fazla ayakkabım vardır. Hepsi sığsın diye ayrıca bir odam var. Çok düzenliyimdir, kimse eşyalarıma dokunamaz, hepsini kendim düzenlerim. Eve temizlik için biri geliyor ama kıyafetlerime dokunmasına izin vermiyorum. Yıkama, ütüleme ve katlama işlerini bile kendim yapıyorum. Böylece neyin nerede olduğunu biliyorum.
ÇOCUK YAPMAK İÇİN ÇOK GENÇ DEĞİLİM
Şu an Tel Aviv’de mi yaşıyorsunuz?
- Bu süper olurdu ama ne yazık ki hayır. Şu an Londra’da yaşıyorum, çünkü buradan seyahat etmek çok daha kolay. Her fırsatım olduğunda İsrail’e ziyarete gidiyorum. Annem, babam ve bütün ailem orada.
Kendi ailenizi kurmak istiyor musunuz?
- Anne olmak için doğduğumu hissediyorum. Çocuk sahibi olmayı çok küçük yaşlardan beri istiyorum. Üstelik bir değil; birden fazla çocuk. Bunun için çok genç olduğumu düşünmüyorum ama henüz babayı bulamadım!
Çalışmadığınız zamanlar neler yaparsınız?
- Boş bir günüm varsa sakin geçirmeyi tercih ederim. Müzik koyar, kahve yapar, bilgisayarın başında bir saat geçiririm. Sonra spora giderim, ebeveynlerimi ve köpeklerimi ziyaret ederim ya da bazı arkadaşlarımı; bir de takip ettiğim dizilerin kaçırdığım bölümlerini izlerim.
TWITTER BAĞIMLISIYIM
“Kendimi normal ve sağlıklı bir GENÇ KADIN olarak görüyorum. Ne çok zayıfım, ne de fazla kiloluyum. Yemek yemekten zevk alıyorum; bir yandan da dengeli bir diyet yapıp spor salonuna gidiyorum... ve Twitter bağımlısıyım!”
YALNIZLIK HOŞUMA GİDİYOR
Bu top modelin hayatı nasıl geçiyor? Yalnız mısınız?
- 16-17 yaşındayken çok zorlandım, çünkü o zaman henüz kendime bakabilecek yaşta değildim. Şimdi yalnız vakit geçirmeye alıştım ve hatta bu durum hoşuma gidiyor.