Röportaj: Veronica Parker
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2008 00:00
Birçok dergi tarafından Hollywood’un en güzel oyuncuları arasında gösterilen Naomi Watts’ı artık eskisi kadar çok filmde izleyemiyoruz. Çünkü ünlü oyuncu anneliği daha önemli buluyor. Famous dergisine konuşan 40 yaşındaki yıldız, anne olduktan sonra dünyaya bakışının değiştiğini açıkladı.
n Sahil kenarında bir ev satın aldınız. "Ölümcül Oyunlar" filminin böyle bir yerde çekildiğini düşünürsek, hiç tedirgin olmuyor musunuz?
- Kapı zilini duyduğumda biraz daha tedbirliyim artık! (Gülüyor) Ama dışarısı çok güzel ve çocuğunla şehirden uzaklaşabilmenin en güzel yolu bu. Biraz paranoyaklığımla uğraşmalıyım yine de.
n Bu roller bilinçaltının bir dışa vurumu mu acaba?
- Evet... (Gülüyor) Kendi şeytanlarım var ve kesinlikle bu tarz karakterleri oynadığımda onları dışarı çıkarmak beni eğlendiriyor. Belki de kendimden geçmeme yol açtığı için seviyorum. Psikolojik stres ve gerilim görünce, gerçek hayat çok daha aydınlık oluyor.
n "Kuşlar"ın yeni versiyonunda Melanie Daniels karakterini oynayacaksınız. Sarışın, acı çeken bir genç kızı oynamanız hiç de yabancı değil bize.
- Geriye dönüp bakarsam, zor durumlarda kalan birçok güçlü kadını oynadım. "Şark Vaatleri"nde oynadığım Anna isimli hemşire karakteri de sıra dışı ve güçlü bir kadındı. "Kuşlar" da herkesin hatırladığı klasik filmlerden biri ve Hitchcock filmlerini her zaman severim. Bu yüzden projenin bir parçası olmak benim için bir onur.
n Anne olmanızın ardından gün geçtikçe daha az filmde yer alıyorsunuz. Bundan sonra gelecek projelere isteksiz misiniz?
- Kendimi baştan bir projeye adama konusunda daha tedbirliyim. Cazibe her zaman var tabii ki. Ama anne olmadan önce de zaten karar vermiştim. Biraz da yorulmuştum ve zamana ihtiyacım vardı. Düzenimi değiştirmem gerekiyordu. Çok projede bulunmaktansa, seçici davranmayı tercih ediyorum. Zamanımı Liev (Schreiber) ile geçirerek ilişkimiz üzerinde çalışmak istiyorum.
n Annelik nasıl bir duygu?
- Harika, inanılmaz bir deneyim! Hep rüyasını kurduğum şeyleri yerine getiren bir olay... Olmasını istediğim ve dilediğim her şey buydu. Kendi aileme sahip olmak ve onlarla ilgilenmek.
n Liev Schreiber nasıl bir baba oldu? Neler yapıyorsunuz?
- O, baba olmayı seviyor. New York’ta oturduğumuz apartmanla ilgili problemlerimiz var, binada devam eden tamir ve diğer işler yüzünden. Bu yüzden evin dışında, sahil kenarında daha çok vakit geçiriyoruz. Şehirden uzakta daha çok eğleniyoruz.
n Kariyerinizde bir dönüm noktasında olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Birçok açıdan belki. Zamanın benim için çok değerli olduğunu düşünüyorum. Aileme ve işime ne kadar vakit ayıracağım önemli. Şimdilik sadece anneliğin, oğlumla olmanın ve başka bir şey yapmamanın tadını çıkarıyorum. Oğlumla olup onunla oynamak ve iş hakkında çok fazla şey düşünmemek bana iyi geliyor.
İlişkimiz ilk günkü gibi
n Oğlunuzun doğumundan sonra sizde başka ne gibi değişimler oldu?
- Önceliklerin değişiyor. Tüm dünyan ve dikkatin başka bir yaşama kayıyor. Kariyer kaygıların ve savaşların ikinci planda kalıyor. Seni rahatlatan tek yol o oluyor. Enerjini, hayatına giren güzel, küçük bebeğin için harcıyorsun.
n Liev Schreiber ile birlikte "Duvak" isimli filmde oynadınız. Nasıl bir deneyimdi?
- İlişkimizin başlarındaydık. Sanırım dört-beş ay olmuştu. Hálá ilişkinin amacının karşındakini etkilemek olduğu dönemdeydim. "Duvak" filminin setinde ben çaresizce onu etkilemeye çalışıyordum. Filmde oynadığım karakteri bile bazen unuttuğum oluyordu. Ama Çin’de geçen bütün çekimler ve o tecrübe inanılmazdı. Çok uzak bir yerde, oranın yerlileriyle yaşıyorduk ve her şey çok romantikti.