Anne olduğum için oynadım

Güncelleme Tarihi:

Anne olduğum için oynadım
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2009 00:00

27 şubat’ta vizyona girecek olan “Umut” filminin başrol oyuncuları Selim Erdoğan, Zeynep Tokuş ve Seda Bakan, Kelebek için bir araya geldi.

Haberin Devamı

ZEYNEP TOKUŞ FOTOĞRAFLARI

Filmin kostümlerini de hazırlayan Zeynep Tokuş, “Umut”ta rol almasının nedenini şöyle açıkladı: “Bu filmde anne olduğum için oynadım. Çünkü film, bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini ve bir ailenin fedakârlıklarını anlatıyor.”

27 Şubat’ta vizyona girecek olan “Umut” filminin başrol oyuncuları Selim Erdoğan, Zeynep Tokuş ve Seda Bakan filmi anlattı. Fikret Hakan ve Zafer Algöz gibi usta isimlerin de rol aldığı “Umut”ta rol alan Zeynep Tokuş, “En başta bir anne olduğum için bu filmde oynadım. Çünkü bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini ve bir ailenin yaptığı fedakarlıkları anlatıyor bu film” diyor.

Seda Hanım öncelikle filmdeki rolünüzden bahseder misiniz?
- Seda Bakan: Filmde Meryem karakterini canlandırıyorum. Meryem konservatuvardan mezun olduktan sonra istediği işi bulamıyor ve İstanbul’daki barlarda şarkı söylemeye başlıyor. Daha sonra bir yapımcının eline düşüyor. Yapımcı hayatla ilgili ona büyük zorluklar yaşatıyor. Meryem tam her şeyden umduğunu kestiği anda Yılmaz’la tanışıyor ve hayatı tamamen değişiyor.

Yoksa Meryem de ünlü olmak için kötü yola mı düşüyor?
- S. Bakan: Yok Meryem hiç öyle bir kız değil. Yani pavyon kızı değil. Ünlü olmak için “Her şeyi yaparım” demiyor, sadece sanatıyla var olmak istiyor. Kendi yağında kavrulan bir kız ama yanlış insanla tanışıyor. Tek hatası da beş senelik bir sözleşmeye imza atması.

Rolünüze hazırlanmak için neler yaptınız?
- S. Bakan: Sadece canlı müzik yapan barlara gittim. Orada sahne alan kadın şarkıcıları daha yakından gözlemledim o kadar.

Selim Bey filmdeki en önemli rol sizin. Siz de biraz Yılmaz karakterini tanıtır mısınız?
- Selim Erdoğan: Yılmaz, Avusturya’da bir trafik kazasına karışmış şoförlük yaparken. Cezaevine giriyor ve altı sene sonra memleketine dönüyor. Yılmaz yurtdışında cezaevinde kaldığı için ailesiyle irtibatı kesiliyor. Oğlunu ancak altı yaşındayken görebiliyor. Ülkesine döndüğünde de oğlunun yanına bir yabancı gibi giriyor. Zamanla birbirlerini anlıyorlar ama oğlu hastalanıyor. 

BABAM VE OĞLUM’A BENZEMİYOR

Peki ya siz, Zeynep Hanım?
- Zeynep Tokuş: Ben, Yılmaz’ın eşi Suna karakterini canlandırıyorum. Suna, eşi yurtdışındayken köyde meydana gelen depremde felç geçiren bir kadın. 

Bu filmde rol almanızdaki en büyük neden neydi?
- Z. Tokuş: En başta anne olmam. Çünkü bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini ve bir ailenin yaptığı fedakarlıkları anlatıyor film. Senaryoyu okuduğumda direkt “Ben bu filmde oynamalıyım” dedim. Gerçekten senaryoyu okurken bile boğazım düğüm düğüm oldu.

Rolünüze hazırlanmak için bir rehabilitasyon merkezini ziyaret ettiğiniz yazıldı...
- Z. Tokuş: Aslında olay biraz abartıldı. Ben orada gözlem yapmaktan çok onların acılarını ve umutlarını paylaştım. Bu film bir anlamda rehabilitasyon merkezine gitmeme vesile oldu. Senaryodan çok etkilenmiştim ve onları ziyaret etmek istedim. Hayatta gerçekten unuttuğumuz şeyler oluyor. İşe güce o kadar çok kaptırıyoruz ki kendimizi gerçek hayatta yaşananları unutuyoruz. Ben o insanlarda umut etmeyi de öğrendim. O kadar zor şartların altında yaşamalarına rağmen umut ve sevgi doluydular. 

Öyküye biraz daha derinleştirelim. “Umut” filmi tam olarak neyi anlatıyor?
- S. Erdoğan: “Umut” bir babanın oğlu için yapabileceği fedakârlıkların sınırlarını sorgulayan bir drama. Bu film aynı zamanda “Bir anne oğlu için bunu yapar mıydı?” sorusunu da yöneltiyor. Çünkü baba karakteri hasta oğlu Umut için çok büyük bir fedakârlıkta bulunuyor. 

İlginç. Bir annenin oğlu için yapmayacağı fedakârlık yoktur aslında...
- S. Erdoğan: Evet, yapmayacağı fedakârlık yoktur ama filmi izlemeniz lazım. O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Filmin konusu sanki biraz bana “Babam ve Oğlum”u hatırlattı.
- S. Erdoğan: Evet, bu filmde de bir baba-oğul ilişkisi var ama biz babanın pişmanlık hikâyesini anlatıyoruz. Yani baba ile oğlun başından bir şeyler geçmesi bu filmi “Babam ve Oğlum” yapmaz. 

Filmde izleyicileri neler bekliyor?
- S. Bakan: Çok ağır bir dram bekliyor.
- Z. Tokuş: Okuyucular yanlış anlamasın bu filmde sadece dram yok. Tamam trajik bir öyküsü var filmin ama bu öykünün içinde umut ve mutluluk da var. Tıpkı hayat gibi.
- S. Bakan: Ayrıca Fikret Hakan, Zafer Algöz gibi iki usta oyuncu da var.

Peki, “Umut”un izleyiciye vermek istediği mesajlar neler?
- Z. Tokuş: İnsanların en azından salondan çıkarken şunu diyeceklerine çok inanıyorum: “Allahım çok şükür sana. En azından sağlığımız sıhhatimiz yerinde.” Eğer üzüldüğünüz sıkıldığınız bir şey varsa da “Beterin beteri vardır” diyeceksiniz.

Yılmaz Bey filmde sizi etkileyen sahneler nelerdi?
- S. Erdoğan: Filmde o kadar çok etkileyici anlar var ki, “Şu sahne daha etkileyiciydi” demek çok zor. Bu film aynı zamanda Türkiye’de insanların ne kadar zor şartlarda yaşadığını da anlatıyor. Bugün insanlar 50 TL’ye haftalık alışverişlerini yapıyorlar. Diyeceksiniz ki, bu kadar acıklı mı hayat. Sokağa çıktığınızda daha da trajik sahnelerle yüzleşiyorsunuz. Geçen haftalarda Taksim’de bir adam iki çocuğuyla birlikte kendini yakıyordu. Bence yaşadığımız topraklarla yüzleşelim.                                   

Müzikler Mazlum Çimen’den

Selim Erdoğan, Fikret Hakan, Zafer Algöz, Zeynep Tokuş, Seda Bakan ve yepyeni bir küçük yıldız olan Bertan Ceylan’ın başrollerini paylaştıkları “Umut” filmi 27 Şubat’ta vizyona girecek. Müziklerini Mazlum Çimen’in yaptığı filmin yönetmeni ve senaristi Murat Aslan, bu kez destanlardan, efsanelerden, geleneklerden feyz alan, günümüze dair bir öyküyle izleyici karşısına çıkıyor.

Umut, yurtdışında hapis yatan Yılmaz’ın yıllar sonra vatanına dönmesiyle Şarköy’de başlayan ve İstanbul’da devam eden olaylar zincirini konu ediyor. Köyüne varan Yılmaz’ın hasret kaldığı yuvası paramparça olmuş, bebekliğinden beri görmediği altı yaşındaki oğlu Umut ise kendisine yabancılaşmıştır. Üstelik kader henüz en büyük oyununu oynamamıştır. Yılmaz Umut’la yeniden yakınlaşırken bu kez oğlunu tümüyle yitirme tehlikesiyle karşı karşıya gelir. Umut ile çıktığı zorlu macerası Yılmaz’ı çocukluktan beri görmediği eski bir arkadaş, bir otelin veteran sakinleri ve karşılık veremediği bir aşk ile buluşturur.

Haberin Devamı

Kostüm tasarımcılığını sevdim

Zeynep Hanım filmdeki kostümleri de siz hazırlamışsınız...
Z. Tokuş: Evet... Hatta bu filmde kostüm tasarımcısı olarak oyunculuktan daha çok emek harcadım. Aslında benim asıl mesleğim bu. Kostüm tasarımı üzerine eğitim aldım. Kostüm tasarlamak çok heyecanlı bir iş. “Yetişti, yetişmedi... Şu sahneye bu lazım” falan derken acayip adrenalin yüklü oluyorsunuz. Kostüm tasarımcılığında da yeni baştan bir şeyler yaratıyorsunuz. Çok zevkli bir iş. Umarım “Umut” filmindeki kostüm tasarımlarım beğenilir ben de yeni teklifler alırım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!