Güncelleme Tarihi:
Doğanın hiç değişmez yasalarından biri, yavrunun günün birinde yuvadan uçacağıdır. Bu yasa hayvanlar olduğu kadar, insanlar için de değişmezdir. Ancak insanoğlunda anne ve baba bu yasayı ne kadar iyi bilse de, kendi çocukluğunda kendi anne-babasıyla yaşasa da, çocuklarının yuvadan uçma vakti gelince durum değişiyor. Çocukların yuvadan ayrılmasının anne-baba ve çocuk üzerinde yarattığı etkiyi inceleyen ABD’li yazar Harold H. Bloomfield, araştırmasını ‘‘Anne-Babadan Boşanma Özgürlüğü’’ adıyla bir kitaba dönüştürmüş. Bakın neler diyor.
Yaşamlarınızın bazı dönemleri ailelerinizle büyük bir mücadele içinde geçer. Anne ve babanızla barışma süreci, kararlılık ve yaratıcılık ister. Kendinizle uzlaşmanın yolu, onları affetmekten geçiyor. Ancak affetmek, anne ve babanızla olan sevgi-nefret ilişkisini gözden geçirmektir. Onlara ilişkin duyduğunuz nefreti sevgiye dönüştüremezsiniz, ama bu duyguyu törpüleyebilirsiniz.
Anne ve babanızla barışı sağlamak için ille de sizi hasta edecek bir krize girmenize veya onlardan birinin ölmek üzere olmasını beklemenize gerek yok. Onlarla aranızda doyurucu ve uyumlu bir ilişki kurmanız mümkün olmayabilir. Bazı duygular ‘‘apse’’ gibidir; asla ortadan kaybolmayan, içi zehirle dolu kesecikler. Zihnimiz genellikle geçmiş kırgınlıklarla kaplıdır.
İçinizde kırgınlıklar taşıdığınızı fark ettikten sonra atacağınız ikinci adım, bu kırgınlıklarla ilgilenmektir. Bağışlamak, herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmektir, affetmektir. Bağışlamak öfkenizi serbest bırakmaktır. Anne babanızı bağışlamak size, aranızdaki kırgınlık ve güvensizlik ilişkisini sevgiye dönüştürme şansı verir. Onları onaylamayabilirsiniz ama onları aynı zamanda sevebilirsiniz de. Aranızdaki farklılıklara saygı ve anlayış gösterip, onlardan bir şeyler öğrenebilirsiniz.
Kırgınlıklara saplanıp kaldığınızda, geçmişiniz bir karabasana dönüşür, bugününüz ise bastırmış olduğunuz öfkeyi yeniden uyandıracak duygularla dolu bir cehennemdir.
ŞEFKATLİ OLUN
Ailenizi bağışlayabildiğiniz zaman duygularınız aydınlanır, artık sürekli savunma durumunda olmazsınız. İlişkide olduğunuz bir insanın veya yaşadığınız bir olayın, eski acılarınızı deşeceği endişesinden kurtulursunuz. Sadece kendi ailenize değil, tüm insanlara sevgi verme kapasitenizi geliştirebilirsiniz.
Size acı veren anıları bastırmak için mücadele etmeniz, öfkenizi dizginlemeye çalışmanız ve kırgınlıkları içinizde taşımanız, şu anki ilişkilerinizi olumsuz etkileyecektir. Eşiniz, sevgiliniz ve çocuklarınız da dahil önem verdiğiniz insanlara sevgi ve şefkat göstermeyi beceremezsiniz. İlişkilerinizde mesafeli davranıp, kendinizi güvende hissetmek için sürekli kontrollü kalma gereği duyarsınız ve sonunda kendinizi yalnız bulursunuz.
Bir an için durun ve anne-babanızla aranızda neden uyumsuzluk olduğunu sorun kendinize. Eğer anne ve babanızın beklentilerini çok ciddi alıyorsanız, tüm hayatınız ya onların değerlerine direnmek veya beklentilerine boyun eğmekle geçecektir. Bu ‘‘ya onların dediklerini yaparsın, ya da onların sevgi ve saygısını kaybedersin’’ anlamına gelir. Bazı insanların kırk, elli, hatta altmış yaşına gelip de hala yorgunluktan ölesiye çalışmalarına, patronlarına öfke duymalarına ve tatminsiz olmalarına hiç şaşırmamak gerek; çünkü onlar bilinç altlarında hala anne ve babalarını memnun etmeye çalışıyorlar.
Anne ve babanız, hayatınızda size destek veren ve öneri sunan insanlardan yalnızca ikisi. Onların önerilerine uymak veya uymamak sizin seçiminiz. Anne ve babanızla ilişkinizin boyutunu ‘‘olması gerekenler’’den ‘‘olması dilenenler’’e dönüştürmek istiyorsanız, soğukkanlılığınızı ve kararlılığınızı koruyun. Bunun sonucunda aranızdaki farklılıklara rağmen sevginin devam ettiğini göreceksiniz.
Anne ve babanızla duygusal göbek bağınızı kesin. Kendi kendinizin anne ve babası olun. Suçluluk duygularından kurtulun. Çocukluğunuzda sağlık ve mutluluğunuzun sorumluluğu onlardaydı. Ancak bir yetişkin olarak da hala psikolojik açıdan beslenmek, cesaretlendirilmek ve sevgi görmek gibi bazı ihtiyaçlarınız var. Anne ve babalarınızla barışı bulabilmenizin en önemli koşulu, kendi sağlık ve mutluluğunuzun sorumluluğunu üstlenmek. Kendi yaşamınızla ilgili tüm sorumlukları kendi üzerinize alın ve gerçeklerden kaçmaktan vazgeçin.
Empati geliştirin
Empati, sözlük anlamıyla, başka insanların duygularını, kendinizi onların yerine koyarak anlamak demek. Yani anne ve babanızın söylediklerinin satır aralarını okumak, kelimelerin altındaki duyguları anlamak ve onların görüş açılarını paylaşabileceğiniz şekilde dinlemektir.
Birçok ailede yaşanan anlaşmazlıkların temelinde, kimin güçlü olduğu veya kimin otoriteye sahip olduğu yatar. Bu her iki tarafın da anlaşılmadığını hissettiği bir kontrol savaşıdır. İnsanlar genellikle 'ben haklıyım'cıdır. Yaşanılan her tartışmayı, kendi haklılığınızı kanıtlama aracı olarak kullanmayın, onlara da haklı olabilme şansını verebilmelisiniz.
KENDİNİZİ YENİDEN EĞİTİN
Alışkanlık: Eski alışkanlıklar tekrarlanma eğilimi taşır. Bu nedenle geçiş dönemlerinde kendinizi eğitmeniz ve denetlemeniz gerekir. Eski alışkanlıkların direnci zamanla kırılır ve yeni davranışlar, alışkanlıklar olarak yerleşir.
Kızgınlık: Kızgınlıklarınızı içinizden atıp, hangi durumlarda sevildiğinizi ve saygı gördüğünüzü anımsayın. Bu olumlu özellikleri kendi ilişkilerinize uyarlayın.
Örnek almak: Kendi anne-babanızdan olduğu kadar, çevrenizdeki başka insanlardan anne-baba olmayı öğrenme fırsatını kullanın. Dostlarınızı ve akrabalarınızı gözlemleyerek de bir çok şey öğrenebilirsiniz.
Toplantı: Haftada bir kez aile toplantısı düzenleyerek aileyi yönetme işini kolaylaştırabilirsiniz. Bu ortamın sevgi ve dayanışma dolu olmasına özen gösterin.
Değişiklik: Kendi anne-babanız olmakla bir sona değil, bir başlangıca varacaksınız. Gerçek mutluluk başkalarına yardım etmeyi öğrenmekte gizli. Kendi mutluluğunuzun sorumluluğunu üzerinize aldığınızda, anne ve babanıza daha güzel duygular taşımak ve duyduğunuz sevgiyi ifade etmek kolaylaşacaktır.
OLDUKLARI GİBİ KABUL EDİN
Anne ve babanızı oldukları gibi kabullenmeyi öğrenmek istiyorsunuz, ancak her zaman sizi kızdıran bir şeyler oluyor. Onlarla dost olmak istiyorsunuz ama çocukluğunuzdan kalan öfkelerin tekrarlandığını, eski rollerin değişmediğini görüyorsunuz. Anne ve babanızla ilişkinizi test edecek sorular:
Onları ziyaretiniz mutlu ve huzurlu geçiyor mu, yoksa tedirginlik mi duyuyorsunuz?
Onlarla birlikte olduğunuz özel günlerden (doğum günleri, bayramlar, yıllık kutlamalar gibi) keyif alıyormusunuz, yoksa bu bir zorunluluk mu?
Onlarla birlikteyken kendinizi iyi hissediyor musunuz, yoksa yıllar önce üzerinizden attığınızı sandığınız çocukluk veya gençlik rollerinize (savunmada olmak, onaylanmayı beklemek, onlara kendini kapatmak veya çaresizlik gibi) sadık mı kalıyorsunuz?
Sıklıkla uyumsuzluk veya iletişim kopukluğu yaşıyor musunuz?