Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2010 00:00
Hiç tartışmayan, kavga etmeyen karı-koca azdır. Peki bu durumda çocuklar ne hisseder? Ebeveynler kesinlikle çocukların yanında tartışmaktan kaçınıp steril bir ortam mı sağlamalı? Yoksa ‘uygarca’ tartışmayı başararak, görüş ayrılıklarının bulunabileceğini de göstermeli mi? Kesin olan, çocuklar anne-babalarının kavga etmesinden hiç mi hiç hoşlanmıyor. Daha fenası güvende hissetme duyguları sarsılıyor. Anne-babanın sadece birbirlerini değil, kendilerini de sevmediğini düşünüyor. İşte uzmanların konuyla ilgili görüşleri
BAZEN TARTIŞMAYI GÖRMESİ LAZIM AMA DİKKAT
Güzide Soyak (Amerikan Hastanesi’nin pedagogu): Çocuklar zaman zaman anlaşmazlıkların olabileceğini, bununla ilgili konuşulabileceğini de ailede öğrenir. Ama bu tartışmalar yaşanırken anne-babanın birbirlerine karşı gösterdikleri tavır, kullandıkları ses tonu, seçilen kelimeler ve tabii tartışma konusuna dikkat ediliyorsa çocuklar da bir şeylerin halledilmeye çalıştığını anlıyor. Anne-baba çocuk için hayattaki iki temel güven unsuru. Birbirlerine karşı ses yükselmesi, kötü kelimelerin seçilmesi ve başka bazı davranışlar, özellikle okul öncesi çocukların aslında birbirini, dolayısıyla onu sevmediklerini düşündürüyor. Çocukların sınırları öğrenebilmesi için anne-babanın çocuğa örnek olması gerekiyor. Örneğin bu tartışmalarda yaşanacak kontrolsüz öfke çocuklar için çok korkutucu. Öfke patlamaları, şiddet kullanılması gibi durumlarda ebeveynlerinin, anne-baba dışında ‘başka bir şeye’ dönüştüklerini görüyorlar. Öfkenin kendilerine yönelmesinden korkuyorlar. Onlara karşı duydukları güven duygusu sarsılıyor. Ayrıca unutmamak gerekir ki çocuklar hem sosyal hem de özel ilişkilerini oluştururken ailelerindeki ilişkileri örnek alıyor. Çok agresif bir babayı, erkek çocuğunun taklit etme ihtimali çok yüksek.
KIZ ÇOCUKLARI EZİLİYOR
Sürekli tartışılan bir ortamda kendini savunamayan, saygısını yitirmiş, sıkıntıları yükselmiş bir annenin kız çocuğunun bunları hissetmemesi ve yaşamaması olanaksız. Çünkü annesi aynı zamanda onun modeli. Annesinin yetersizliği çocuğun endişeyle ilgili algısını da etkilir. Yani ezilen, sürekli hakkını savunamayan, tartışılan bir ev ortamı gelecekle ilgili planlarını, hayallerini olumsuz etkiler. Çocuklar gelecekte kendi ailesini kurarken bu hikayeleri beraberinde getirir. Travmatik sürecin kuracağı aileye yansımaması çok zor. Çocuklar sağlıklı olana bağlama isteği içinde. Elbette ebeveynler arasında fikir ayrılığı olabilir.
Kişiselleştirmeden, hakaret etmeden, baskı kurmadan, fikir empoze ve dediğini yaptırmada ısrar etmeden konuşarak sorunların halledilmesi iletişimin önemini ortaya koyması açısından önemli. Ama örneğin ailenin mali konular ve sıkıntıların çocukların önünde konuşulması kaygı yaratabilir. Bazen ebevynler hiç konuşmuyor, odaları ayırıyor, iletişimde kopukluk yaşanıyor. Eğer bu süre çok uzuyorsa çocuğun kafası karışır. Çocukların uygun bir dille haberdar edilmesi gerekir. Bazen ‘çocukların iyiliği için’ aynı evde, ayrı hayatı sürdürmeyi seçen ebeveynler oluyor. Aslında bu da çocuklar için travmatik. Aile olmayı öğrenemiyor ve anlamıyorlar.
KÜÇÜK TARTIŞMALAR FİKİR ALIŞVERİŞİNİ ÖĞRETİR
Dr. Gözde Luz (Çocuk ve ergen psikiyatristi): Eşler arasında sık sık şiddetli kavgalar yaşanan bir evde, çocuğun bu durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Çocukların bu durumdan dolayı kendilerini suçlar, ailesi tarafından sevilmediklerini düşünüyor. Öte yandan aynı çatı altında yaşayıp da çocuğun yanında tartışmamak çok zor. Aslında doğru olan çocuğun yanında küçük tartışmaları bırakıp diğer ebeveynle aynı fikirde olduğumuzu göstermek. Tartışma konusu önemli olsa bile, karşılıklı hakaretler, özellikle şiddet ve öfke, iki tarafın da kendisine hakim olmasını zorlaştırır ve kavganın daha da büyümesine neden olur. Şiddete şahit olmak en az şiddete maruz kalmak kadar yaralayıcı olabilir. Kavgaların bu noktaya gelmeden sonlanması önemli. Bazen de ebeveynler arasında, çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili konularda anlaşmazlık olur ve anne-baba sanki ‘ben daha iyi ebeveynim’ demek ister gibi gizli bir otorite yarışına girer. Böyle durumlarda konuyu çocuğun önünde tartışmaya gerek yok. Hatta hatalı tarafın bunu kabullenmesi ve diğer tarafı karalamaması çocuk için en doğrusu.
KÜÇÜK TARTIŞMALAR NORMAL
Arada sırada meydana gelen küçük tartışmalar çocuğu incitmez. Çocuk, karşılıklı fikir alışverişini bu şekilde öğrenebilir, çocuğa farklı görüşlere saygı duymayı öğretmek için de iyi bir fırsat olur. Eğer eşler birbirlerine saygı duyduklarını gösteriyorsa çocuk kendini güvende hisseder. En ufak şeylerin bile şiddetli tartışmalar doğurduğu ortamlar çocukları çok korkutur. Ebeveynlerini kaybedeceğini düşünen çocukta kabus görme, gece korkuları gibi pek çok sorun çıkabilir. Çocuklar bazen ağlayan, kendini savunan ya da baskıcı ebeveynle özdeşleşir. Okulda ya da evde bu tarz davranışlar sergiler.
Çocukların şiddet içerikli davranışları, evdeki sorunlar nedeniyle üzüldüğünün bir göstergesi olabilir. Aileler tartışmaları gizleyip çocuklarının önünde kavga etmemeye çalışsa bile, huzursuz ve gergin ortam muhakkak çocuk tarafından algılanır ve kişilik gelişimini olumsuz etkileyebilir. En önemli noktalardan biri de anne-babanın tartışma sonrası çocuklarıyla konuşmaları ve endişelerini azaltmaları. Yoksa çocuk korkuları ve endişeleriyle başbaşa kalabilir. Tartışmalara tanık olduğunda anlayabileceği bir şekilde ‘bu aramızda bir konu, biz halletmeliyiz, seninle ilgili değil’ mesajı verilmeli. Büyüklerin sorunlarının dışında kalması gerektiği konusunda yeterince açık konuşmazsak, anne ya da babasının yanında yer almak isteyebilir. Bir ebeveynle diğerine karşı işbirliği yapmak, çocuk için tehlikeli ve zarar veren bir durum.
KESİNLİKLE ÇOCUKLARIN YANINDA TARTIŞMAMALI
Dr. Sabri Yurdakul (Psikiyatrist): Kesinlikle çocukların yanında tartışılmamalı ve kavga edilmemeli. Çocuklar 2-3 yaşından itibaren anne-babaların kavgalarından etkilenirler. Daha büyük çocuklar da ayrılacakları kaygısı yaşar. Tartışma ortamı çocukları huzursuz, sinirli, huysuz yapar. Erkek çocukları bu ortamda daha saldırgan ve öfkeli davranırlarken, kızlar içlerine atıp daha duygusal tepkiler verebiliyor. Okul döneminde ders başarısı düşebiliyor. Aileden uzaklaşıp, yanlış alışkanlık ve davranışlara yönelebilir.
Ebeveynlerinden bu modelleri öğrenen çocuklar ileriki yaşlarda istemeseler de benzer davranışları sürdürebiliyorlar. Öğrenilmiş bir alışkanlık oluyor. Anne-babanın tartışmak istediklerinde evin çocukların bulunmadığı bir yerine geçmeleri doğru bir yöntem. Tartışıp kavga etme ihtiyacı duyduklarında değil, bir gün sonra konuşmalarını öneririm. Konu sıcakken duygusallık ağır basıyor. Ayrıca çok eski defterler de açıldığında sorun çözümsüz hal alabiliyor. Çiftler asla birbirlerine karşı aşağılayıcı, kişilik haklarına yönelik, geri dönüşü olmayan sözler kullanmamalı. Anne babaların yaptığı önemli yanlışlardan biri de çocukları taraf yapmaları.
ÇOCUKLAR MUTLAKA ETKİLENİYOR
* Çocuklar olayları kendi üzerlerinden okur. Okul öncesi ilk çocukluk yıllarında, anne-babasının kavgasını ‘Birbirlerini sevmiyorlar, dolasıyla beni de sevmiyorlar’ şekline okuyor.
* 7-8 yaşından itibaren daha somut düşünmeye başlayınca, detayları fark ediyor. Örneğin 9-10’lu yaşlarda suçlu arayışı başlıyor. ‘Hangisi hatalı ve yanlış, hangisi daha fazla sorun yaratıyor’u düşünüyor. Yani taraf belirlemeye başlıyor.
* Ergenlik çok daha sıkıntılı. Zaten dışarıya yönelmeye ve arkadaş ilişkilerinin önemi artmaya başlar. Bu süreçte aile içi kavgalar ergenleri iyice uzaklaştırabiliyor.
* Evdeki huzursuz ortamdan etkilenen çocuklar tırnak yeme, mastürbasyon, yalan söylemek, uyku bozukluğu, idrar kaçırma ve saldırganlık gibi belirtiler gösterebiliyor. Bazıları her şeyi kavgayla ve sınır zorlamayla halletmeye çalışıyor. Bazılarıysa tam tersi fazlasıyla tolere eden ve rekabete girmekten kaçınan çocuklar oluyor.
TARTIŞMA ADABI
* Öldürme ve intihar gibi tehditlerde bulunmayın. Boşanma, terk etme ve ayrılma ifadelerini kullanmayın.
* Çocukları taraf olmaya zorlamayın.
* Hırsınızı çocuktan çıkarmayın, öfkenizi onlara yöneltmeyin.
* Çocuklarınıza birbirinizi kötülemeyin. Diğer aile bireylerinin de bunu yapmasına izin vermeyin.