Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz günlerde “Aşk Tesadüfleri Sever” filminin bir uyarlamasının yapılacağını duyurdunuz. İlk olarak bize bu gelişmeden söz eder misiniz?
- “Aşk Tesadüfleri Sever”i yaptıktan hemen sonra, yani 2011’in Mayıs’ında Cannes’a gözlemci olarak gittik. Oraya gitmişken sadece gözlemci olarak kalmayalım, film şirketleriyle de görüşelim dedik. Filmi anlattığımız, DVD’sini verdiğimiz firmalar oldu. Bunların çoğu, filmin televizyon ve DVD haklarını almak için bizimle irtibata geçti.
Ya uyarlama işi?
- Romanya’da Medya Pro diye bir şirket var. Aynı zamanda Warner Bross kuruluşu olan Time Warner’ın ortağı... İşte o şirket, sadece kendi coğrafyalarında değil Türkiye’de de film ve dizi projeleri üretme konusunda bizimle işbirliği talebinde bulundu. “Biz bir Amerikan projesi değil, Amerika’ya da pazarlayacağımız bir dünya projesi yapmak, o amaçla remake haklarını almak istiyoruz” dediler. Kasım ayında, American Film Marketing döneminde nihai sözleşmeyi imzalayacağız. Önümüzdeki sene itibariyle de ön prodüksiyona başlayacaklar.
Hikâye nerede geçecek bu durumda?
- İngiltere-Amerika arasında geçmesini planlıyorlar.
Peki senaryo değişecek mi?
- “Biz bütün senaryo yaratım aşamasında sizin onayınızı ve hatta tavsiyenizi almak istiyoruz” dediler. Bizim de şartımız karakterlerin mesleklerinin, hikayenin başlangıç ve finalinin değişmemesiydi. Bu şarta bağlı kalarak filmi kendi kültürlerine adapte edecekler. Yani olay örgüsü, karakterler ve meslekler değişmeyecek.
ABD’DEKİ ŞİRKETİ GEÇEN YIL KURDUM
Amerika’da da bir şirketiniz var sizin?
- Evet, geçen sene Plus 90 adıyla bir şirket kurduk orada.
Sebep?
- Türkiye’de Amerikan filmi prodüksiyonları yapmak için bir ağımız, bir köprümüz olsun istedik.
Yaklaşık 1,5 aydır Amerika’daydınız. “Tutkal” filminiz için Andy Garcia’yla görüştüğünüzü duyduk...
- Birçok reklam filminde işbirliği yaptığımız, Amerika’da önemli işlere imza atmış, “The Lost City”de de Andy Garcia ile çalışmış Manu Kadesh adlı bir görüntü yönetmenimiz var. “Tutkal”da yine onun olmasını istedim. Kendisine hikâyeyi anlatınca “Bunu istersen Andy Garcia’yla paylaşabilirim, çok ilgileneceğini düşünüyorum” dedi. Andy Garcia hakikaten aradı beni ve ortak bir noktada buluştuk.
İlk buluşma nasıl geçti?
- Sanki 20’nci buluşma gibiydi, çok dostane ve sıcak yaklaştı. Ben ana hatlarıyla hikâyeyi anlattım, sonra İngilizce senaryoyu gönderdik. Okuduktan sonra heyecanının daha da katlandığını söyledi.
“BU ROLÜ OYNAMAZSAM ÖLÜRÜM” DEMİŞ
“Tutkal”ın konusu nedir?
- Bu aslında Beykoz Kundura Fabrikası’nın hikayesi. Filmin üç iddiası var; ilki İkinci Dünya Savaşı’na katılmamış bir ülkenin gözüyle o savaşa bakmak... İkincisi “O dönemde insanlar din, dil, ırk, etnik köken farkı yüzünden birbirlerini öldürürken biz farklı kültür ve farklı inançlardan insanlar olarak bu coğrafyada birlikte yaşamayı becerebiliyorduk” diyen bir film. Yerel ama evrensel olduğuna inandığım yanı bu. Üçüncüsü de dünya sinemasına saygı duruşu niteliğinde...
Dünya sinemasına saygı duruşu nasıl olacak?
- Dünya sinema tarihine geçmiş bazı filmler, bizim filmin içinde görülecek.
Andy Garcia’nın rolü ne olacak?
- Andy Garcia, filmde Yahudi bir Karagöz oynatıcısı. Bizim görüntü yönetmenine “Bu rolü oynamazsam ölürüm” demiş.
Filmde İngilizce mi konuşacak peki?
- Andy Garcia’nın oynadığı karakter, bir İspanyol Yahudi’si... Senaryo gereği Türkçe’yi çok az konuşuyor zaten. Yani rolü ezberlediğinde konuşacağı Türkçe bize yeter. Kızıyla da İspanyolca konuşacak.
Ne zaman çekmeye başlayacaksınız?
- Sanıyorum 2014’te çekeriz.
İKİ SEBEPLE DİZİ İŞİNE BULAŞMADIM
Bir gün dizi de çeker misiniz?
- Televizyon dizisi çeken arkadaşları saygı ve hayranlıkla izliyorum, her bir bölüm sinema filmi uzunluğunda. Haftanın 7 günü 24 saat çalışıp üreten herkesin emeğine ve enerjisine saygı duyarım. Zaten televizyon dünyasına istesem de bulaşamayışımın iki temel sebebinden biri bu. İnsanları insanüstü çalışmak zorunda bırakan sistem. İkincisi de 110 dakikalık bir şey yapma zorunda olmakla 110 dakikalık iyi bir şey yapmak arasındaki farklılık. Ben de zorunda olmak kısmından rahatsızlık duyduğum için o işe bulaşmadım.
Sizin için en özel işiniz hangisi?
- Bütün uzun metraj filmler iyi ki içinde olmuşum dediğim şeyler. Ama tabii “Aşk Tesadüfleri Sever” bir başka...
O filmin Mehmet Turgut’un hayatını anlattığı doğru mu?
- Tamamen Mehmet Turgut’un hayatı değil ama biz karakterleri gerçekçi kılmak adına bildiğimiz, tanıdığımız kişilerin bir takım gerçek hikâyelerinden yararlandık. Mehmet’in fotoğraf serüveninin başlangıç hikâyesi de bize çok ilginç gelmişti, o yüzden karakterimizi fotoğrafçı yaptık. Ve onun gerçek hikâyesini bizim hikâyenin içine serpiştirdik. Ama tamamı Mehmet Turgut’un hayatı değil tabii.
Siz nasıl filmler seversiniz?
- Ben her türlü filmi seyrediyorum.
Yine de kişisel bir tercihiniz vardır...
- Gerçek hikâyeleri beğeniyorum diyeyim o zaman.
FESTİVALLERE KATILMAM
Siz hiç Türkiye’deki festivallere başvurdunuz mu?
- Hayır.
Neden, festivallerle ilgili bir önyargınız mı var?
- Tam tersine, benimle ilgili bir önyargı olduğunu düşünüyorum! Festivallik iş yapmadığım düşünülüyor. Sanki festival filmleri gişe kaygısı gütmeksizin yapılıyor.
Sanat filmi de olsa filmi çeken yönetmen ya da yapımcı kendini göstermek, para kazanmak istemez mi?
- Ben sanmıyorum ki insanlar evindeki arşivine kaldırmak için film yapsın.
Siz reklam filmlerini ve klipleri ekonomik katkı olsun düşüncesiyle mi çektiniz?
- Ne mutlu ki sevdiğim işi yapıyorum. Reklam filmlerini sevmiyorum dersem nankörlük olur.