Anchorwomen olma yolunda

Güncelleme Tarihi:

Anchorwomen olma yolunda
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2009 01:00

Yapımcılığını Kadir Çelik’in üstlendiği, ağırlıklı olarak kadın ve kadına yönelik problemlerin yanı sıra erkeklerin ve her kesimden insanların sorunlarının işlendiği “Susma” programını sunan Seda Sayan, “Sabah programı yapmaktan çok tiksinmiştim. Havlu atıp, hiçbir şey yapmak istemediğim dönemde Kadir Çelik’ten bu program teklifi geldi. ‘İşte aradığım program bu’ dedim ve yoluma devam ediyorum. Bundan sonraki hedefim ancorwoman’lık” diyor.

Haberin Devamı

SEDA SAYAN FOTOĞRAFLARI

Kadir Bey, “Susma” programının yapımcısı sizsiniz... Neden Seda Sayan?          

Kadir Çelik: Bu programı hazırlamaya başladığım andan itibaren hep kafamda Seda Sayan vardı. Seda’yı Saba Tümer’in programında izledim, oradaki tavrına, konuşmalarına hayran oldum. Programda, “Bu camiada dost, arkadaş yoktur, kimse kimsenin dostu, arkadaşı değildir” dedi. Doğru... Çünkü bu piyasada insanlar yüzlerine maske takarak dolaşıyorlar. Ekrana çıkarken de maskeyle çıkıyorlar. ışleri bitti mi, o maskeyi çıkarıp bambaşka bir kimliğe bürünüyorlar. Ama Seda, neyse, o... Zaten Seda Sayan’ı “en güvenilir” konuma getiren de bu açıklığıdır. Ben Seda’yı şöyle tarif ediyorum; o çırıpçıplak, transparan birisi. Baktığınız zaman onun kimliğini, her halinden görürsünüz. Çok da iyi röportajcı mesela. Onunla birlikte kadın tutukevine girdik. Kadın mahkûmlarla röportajlar yaptı ki bu yakında ekrana gelecek. Seda o röportajlarda gerçekten müthişti.
   
Desenize Seda Hanım’dan iyi bir haberci de olur...  

K.Ç: Öyle de zaten... Bakın medyada çok iyi röportaj yapanlar var. Ama bu sayı, bir elin beş parmağını geçmez ki siz de onlardan birisiniz. Emin olun Seda, en az onlar kadar çok iyiydi. Burada Seda’yı alıp daha farklı bir noktaya getirebilirsek, çok mutlu oluruz...

Farklı bir nokta dediğiniz nedir?
           
K.Ç: Seda’nın bundan önce yaptığı işlerde, derinliğini gösterebilecek bir alanı yoktu. Şimdi ise bu alana sahip. Kimse bana sabah programı yaptıramaz

Yani Seda Hanım bu noktadan nereye gidebilir?                  
    
K.Ç: Seda buradan her yere gider.
Seda Sayan: Mesela iyi bir ancorwoman olabilirim. Kanal D haberi ben sunacağım.
K.Ç: Mehmet Ali Birand’ın ayağını kaydırmaya kararlı. (Gülüyor)

 Peki sizce “Arena”, “32. Gün”, “Objektif”, “Siyaset Meydanı” gibi haber programı yapabilir mi Seda Sayan?

K.Ç: Çok rahatlıkla yapar.
S.S: Hem ana haber sunacağım hem de haftada bir gün haber programı yapacağım. Bu arada Kadir, sana bir şey soracağım; gerçekten bana “Objektif” programını yaptırır mısın? Kıskanmaz mısın?
K.Ç: Niye kıskanayım Seda’cığım? Vallahi yaptırırım...
S.S: Bak söz verdin? Ben yaparım, hem de çok severek yaparım...
K.Ç: Yaparsın tabi. “Susma” programı, çok özenle yapılıyor. Jenerik müziği bile özel hazırlandı. Bu programın arkasında ırfan şahin var. Programımızın en büyük destekçisi ırfan şahin’dir. Onun bir arzusu, desteği olmasaydı böyle bir program yapılabilir miydi, zor.

Seyircinin beklentisi ne?

K.Ç: Seyirci hayata dair her şeyi, insanların yaşam hikâyelerini izlemek istiyor. Biz bu yaşam hikâyelerini anlatırken kara tahta önünde ders vererek yapmayacağız. Olayları, hikâyeleri, birebir yaşamış insanların ağzından dinleyeceğiz. Ama kimseyi kurgulamayacağız. Kimseyi yargıla-mıyoruz. Hiçbir cinayeti, meseleyi çözmek gibi bir derdimiz de yok. Biz yaşananları aktaracağız. Hüküm de vermeyeceğiz.

Sorunlara, dertlere çözüm bulacak mısınız?

- K.Ç: Televizyonlardan, programlardan bu beklenir ama doğru değildir. Hiçbir televizyonun bir şeyi çözmek gibi görevi yoktur. Biz ne hakimiz, ne polisiz, ne de savcıyız. Ve televizyonda bu işlere soyunmak da tehlikelidir. Eğer insanların kafasında devletin kurumlarını yok sayacak bir şey yaratılıyorsa, bu çok tehlikelidir. Bu size reyting getirir ama devletin kurumlarına da çok büyük zarar getirir.

S.S: Sen devlete nasıl yardımcı olursun, kadının kızı kayıptır, resmini gösterirsin, bu kadar. Sen yargıya müdahele edebilir misin, olur mu öyle saçma şey.

K.Ç: Sen devletten daha güçlü değilsin ki! Yani devletin çözemediği bir şeyi, sen hiç çözemezsin.

S.S: Bunlar çok bıçak sırtı konular. Biz yargı değiliz, bizim programımız mahkeme salonu da değil. Hüküm de vermiyoruz... Herkes işini yapacak...

K.Ç: Burada gerçek yayıncılar ile reyting avcılarını birbirinden ayırmak gerek. Gerçek yayıncılar, 18-20 yıl bir programı yapmaya devam ederler. Diğerleri de kısa vadelidir. Biz şunu gözardı etmiyoruz; kişinin, ekran başındakine yansıtacağı duyguyu da tartıyoruz, tartmak zorundayız. Orada, o işin dozunu o kadar artırabilirsin ki, ekran başındaki bu heyecana, gerilime dayanamayıp kalp krizi geçirebilir, hayatını kaybedebilir. Bunun bilincindeyiz.

S.S: Ben programlarda insanların konuk olarak alınıp, yerden yere vurulmasına da karşıyım. ınsanların yerilmesine, küçük düşürülmesine son derece karşıyım. Reyting uğruna neler yapılıyor... Kadir Çelik biraz önce “seyirci doymuyor” dedi ama seyirciyi de biraz da bizler bu hale getirdik.

Sizin de bunda payınız var mı, yani seyircinin bu hale gelmesinde?

S.S: Hepimizin payı var. Benim de. Haksız rekabet olduğunda sen de kamçılanıyorsun. Karşındakine bakıyorsun, haksız. Ben bu yüzden çok RTÜK’ü aradığım oldu. Çünkü ortada haksızlık var. Sen birtakım şeylere dikkat ederken, karşındaki adam olmayacak şeyleri yapabiliyor. Sistem böyle olunca, sen de bir zaman sonra o sisteme ayak uyduruyorsun. O yüzden ben de sabah programı yapmayacağım diyerek havlu attım. Çirkinleşmeye başladı. ış o kadar boyut değiştirdi ki kendi yaptığım işten tiksinmeye başladım, bıraktım. Bundan böyle asla ve asla kimse bana sabah programı yaptıramaz. Bunu ırfan şahin’e de söyledim. Kadir bana gelince, “İşte benim de yapmak istediğim buydu” dedim ve onunla yola çıktım.

K.Ç: Televizyonları hizaya getirecek olan seyircidir. Yani iyi programları büyütecek, sahip çıkacak olan seyircidir. “Susma”da böyle bir programdır.

Haberin Devamı

Hem kamyon şoförüne hem de profosöre hitap ediyoruz

Haberin Devamı

Peki “Susma” neden canlı değil de bant yayın?

S.S: Kanal D’nin genel müdürü olduğu andan itibaren ırfan şahin, “canlı yayın yapmayın” diyen bir müdür. Ben de canlı yayın kadınıyım ya, bunu hiç anlamıyordum. Ama baktığınızda Amerika’dan model aldığımız formatların hiçbiri orada canlı değil. Canlı yayının bir sürü riski var. Bu riski bantta temizleyip, halka en doğrusunu verebilirsiniz.

K.Ç: Bu programın bant olmasının nedeni Seda Sayan’a güvensizlik değildir. Burada biz bir iş yapıyoruz. Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Mesele bu... Bir iş yapacaksın, kanal yıkılacak, cezalar gelecek, ne gereği var.

S.S: Mesela geçen gün adamın biri öyle bir gaf yaptı ki, ayıkladık, attık. Canlı yayın olsa, asla altından kalkamazdık. Seyirci canlı istiyor ama biz son derece rahatız.

K.Ç: Biz yaptığımız işlerle var olmak istiyoruz. şimdi önümüzdeki günlerde bir iş yaptık, yakında ekrana gelecek, Türkiye’de büyük ses getirecek. Bu programın birinci bölümü, Kanal D Ana Haber’e konu oldu. Bizim için başarı budur. Kaliteli iş yapmak istiyoruz. Kaliteli derken, entelektüel bakış açısı içerisinde olmak gibi bir derdimiz de yok. Bizim programımız hem kamyon şoförüne hem de profosöre hitap ediyor. ıkisinin ortasında bir yerde buluşuyoruz.

S.S: Çok önemli bir ailenin miras kavgasıda bizim programımızda işleniyor, kenar mahallede kızım kaçırıldı diyen kadının yaşadıkları da... Bizim asla böyle bir sınırlamamız yok. Programımızın adı, “Susma”, kaybettiklerini konuşarak kazanmak isteyenlerin platformu... “Gelin, anlatın, içinizde saklamayın, hakkınızı arayın” diyoruz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!